Türk Mitolojisi / Merve Köken..

Bir içi dolu fıçıcık kitabı ile daha karşınızdayım :-) Son dönem Yunan ve Roma mitolojisine giriş niteliğindeki rehber kitaplarla bu kadar haşır neşir olduktan sonra (Bknz. Apollo ve Asklepius yazım) ilk kez Türk mitolojisine dair bir kitap elime aldım. Ve iyi ki de ilk bu kitabı elime aldım, bu konuya dair. 

Çünkü gerçekten çok kapsamlı, adeta minik bir tez niteliğinde harika bir kitap. Hâlihazırda Türkiye’de yaşadığımız için, ailemizden hayatımız boyunca duyduğumuz pek çok deyimin, ritüelin veya inanışın aslında Türk mitolojisinden geldiğini okumak çok keyifliydi. Mesela bilmiyorum sizin de oldu mu: bir tarafımız ağrıdığında oraya masaj yapılırken ‘benim elim değil, Havva anamızın eli’ gibi bir deyimin kullanılmasının; Altay panteonunda dişil özelliği ile anılan ilahi Umay’dan geldiğini ve aslında, dolayısıyla, orijinalinin ‘benim değil, Umay ananın eli’ diyerek Şaman’ın hasta çocukları iyileştirmeye çalıştığı bir ritüelden dönüşerek geldiğini öğrendim. 

Bunun dışında o hepimizin çok bildiği ağaçlara çaput bağlanması, göbek bağının gömülmesi, lohusaların başına kırmızı kurdele takılması, üç harfliler tanımlaması ve benzeri pek çok, bence sihirli ve güzel uygulamalarımızın, nerelerden bugünlere ulaştığını okumak çok keyifliydi. 

Ayrıca en çok keyif aldığım bölümler ise Türk mitolojisinde anaerkil düzenin nasıl bir işlerliğe sahip olduğunu; bu kapsamda dişiliğin, rahmin kutsallığının öyle çok yerde yaşatıldığını ve benimsendiğini okuduklarım oldu (günümüzü düşünerek) :/. Diğer yandan ağacın, ki özellikle hayat ağacının, mağara kültü ile rahim sembolizmi bağlamında yine pek çok yerde öyle güzel aktarıldığını okumak adeta zihin açıcıydı. 

Tabii ki şaman ve Şamanizm’in Türk kültüründeki yeri, Türk mitolojisine göre evren ve dolayısıyla belli başlı yaratılış mitleri, önemli kültler ve koruyucu ruhlar yani iyeler, Türk mitolojisindeki yaratıklar ve Türk inanç sistemlerindeki son/ölüm kavramı ile İslamiyet inancının Türklerin yaşamına ve mitolojik anlatılarına etkileri oldukça değerli bir şekilde dolu dolu aktarılıyor. 

Özetle bu kitabı çok beğendiğimi ve çok faydalı bulduğumu iletmek isterim. Mitolojiye ilgi duyuyorsanız zaten kesinlikle okumalısınız. Eğer kendi mitolojik anlatılarımıza giriş yapma niyetinde değilseniz de oldukça iyi bir başlangıç kitabı olduğunu mutlaka söylemeliyim.

Meraklısına:

[kitapta beni en eğlendiren bilgi:]

Çarşamba Karısı: Dişil bir ruh olarak nitelenen Çarşamba Karısı saçı başı dağınık bir biçimde betimlenmiştir. Salı gününden Çarşamba gününe bırakılan işlere çok kızan bu varlık evlere musallat olup evi dağıtmasıyla bilinir. [s. 105]

[kitapta ben en çok üzen bilgi:]

Vatikan ve Dresden Kütüphanelerinde iki adet nüshası bulunan bu anlatıların (Dede Korkut Hikâyeleri) orijinal nüshaları maalesef bizim kütüphanelerimizde yoktur. Orijinal ismi Kitab-ı Dede Korkut Âlâ Lisan-Oğuzhan olarak bilinen bu metinler bir önsöz on iki de hikâyeden oluşmaktadır. [s. 127]

  • Kadınlar, toplumun çoğalmasını sağladıkları, çocukların büyümesinden o dönemde birincil derecede sorumlu oldukları ve ocağın düzenini sağladıkları için de ayrıca saygı görmüşlerdir. Hatta şöyle ki düzenli devletler kurulmadan evvel Türklerin bir anaerkil dönemden geçtiğine inanılmaktadır. Kadınların doğurması, evrene bir yaşam sunması, regl olması o dönem için büyük mucizevi özellikleri olan ve kutsanacak unsurlar olarak nitelendirilmiştir. Mağaralarda yaşayan insanlar nasıl ki mağarayı insanı dışarıdaki kötülüklerden koruyan bir unsur olarak görüyorduysa, Türkler de bebeği koruyup kollayan ve dünyaya getiren kadını öyle mucizevi bir varlık olarak görmüşlerdir. [s. 15]
  • Ak Ana / Ana Maygıl: Ak Ene olarak da bilinen, Tanrı Ülgen'e Yaratılış Destanı'nda dünyanın yaratılma ilhamını veren kutsal dişil ruhtur. Suyun derinliklerinde yaşamaktadır. [s. 59]
  • Şaman kozmogonisine göre on altı kat olan göklerin en üstünde yaşayan Ülgen, bazı düşüncelere göre yedi bazı düşüncelere göre dokuz kat olan gökyüzünün en üstünde altın sarayında yaşar. Kısacası Ülgen gökyüzünün en üst katında Tanrılık görevini yerine getirir. [s. 59]
  • Yer-Su da diğer kutsal ilahlar gibi Türklerin ilerlemesi için onlara yardımda bulunan ilahlardan biridir. Bütün bu lütfa Türk toplumları kayıtsız kalmamış kendi tabiat analarına gerekli özeni göstermişlerdir. Hatta öyle ki çimenleri bile tabiat ananın saçları olarak düşünüp onları koparmamaya özen gösteren Türk topluluklarının varlığı bilinmektedir. [s. 79]

Comments