Alice in Wonderland..
Evet efendim, BiKutuMutluluk’un Çay Saati kutusunun etkisiyle bir Alice Harikalar Diyarı’nda moduna girdiğim doğrudur :) Bu bağlamda da, zaten instagram’dan görmüşsünüzdür, kitabı yeniden okudum ki o kitabın da vakti zamanında, güzeller güzeli BKM Neon kutusunun sürprizi olduğunu not düşmeliyim ;) Ee kitabı okuyunca da yine bir gaza girip, ne yazık ki çıktığı dönemde bir türlü izleyemediğim Tim Burton imzalı filmini de izleyemediğim için fırsat bu fırsat deyip izledim. Ki dediğim gibi bu film Tim Burton versiyonu olan Alice In Wonderland. Dolayısıyla kitabın orijinal konseptin biraz farklı.
Tabii ki ana karakterler ve yaratılan dünya aynı ancak, pek tabii Tim amca kendi hayal dünyasında harmanlamış tüm o detayları. Çok da iyi etmiş. Sonuçta bir film ve bir sinemasal örgüsü olması gerekiyordu. Çünkü ben de kitabı okurken ‘bunu nasıl film yapmışlar’ diye düşünmedim değil. Doğal olarak biraz kopukluklar var gibi. Hani oradan oraya atlamaları film düzleminde nasıl yaparlar diye merak etmedim değil. Ancak tabii ki bu noktada T. Burton faktörü devreye girmiş ki korkarım ondan başkası da bu şekilde yapamazdı. Onun da akıllara ziyan hayal gücü halihazırda muhteşem olduğu için iki konsept birbirine cuk oturmuş vesselam :)
Dolayısıyla tam bu bağlamda söylemem gerek ki; Lewis Carroll yenge yaşasaydı bence Tim amca müthiş bi ikili olurlardı. Sinema, edebiyat vd tüm sanatları, e dolayısıyla bizi de koparıp götürürlerdi, ortalığı o yaratıcılıkla kasıp kavururlardı alim Allah :) Öyle değil mi ama? Neyse efendim, filmimiz tabii ki fantastik bir animasyonlu yapım. Yani her türlü görsel efekt kullanılmakla birlikte, Helena yengemiz ve Johnny amcamızın fantastik performanslarıyla çok tatlı bir evrende geçen görsel bir hikâye. Ben ne yazık ki 3D olarak izleme şansımı kaçırdım (umarım siz yakalamışsınızdır). Çünkü gerçekten de öyle izlenecek güzellikte bir sinemasal şölen söz konusu. Hani böyle konuyu, konuşmaları fonda bırakmalık ve renkleri, detayları, çizimleri izlemelik bir film. Eh Tim amca çekmiş sonuçta..
Bu arada Alice’in kıyafetleri de tek kelimeyle olağanüstü! Ba-yıl-dım. Hepsi birbirinden güzel ve yaratıcı. Bir harika olmuş resmen. Nitekim 83. Oscar Ödülleri’nde en iyi kostüm tasarımı ve sanat yönetmenliği ödülünü almış!, vakti zamanında. Helal olsun vallahi, sonuna kadar hak etmiş. Neyse efenim, biraz geç kalınmış bir film postunun daha sonuna gelmiş bulunmaktayız ;) Selamlar, öptüm kaçtım :*
Tabii ki ana karakterler ve yaratılan dünya aynı ancak, pek tabii Tim amca kendi hayal dünyasında harmanlamış tüm o detayları. Çok da iyi etmiş. Sonuçta bir film ve bir sinemasal örgüsü olması gerekiyordu. Çünkü ben de kitabı okurken ‘bunu nasıl film yapmışlar’ diye düşünmedim değil. Doğal olarak biraz kopukluklar var gibi. Hani oradan oraya atlamaları film düzleminde nasıl yaparlar diye merak etmedim değil. Ancak tabii ki bu noktada T. Burton faktörü devreye girmiş ki korkarım ondan başkası da bu şekilde yapamazdı. Onun da akıllara ziyan hayal gücü halihazırda muhteşem olduğu için iki konsept birbirine cuk oturmuş vesselam :)
Dolayısıyla tam bu bağlamda söylemem gerek ki; Lewis Carroll yenge yaşasaydı bence Tim amca müthiş bi ikili olurlardı. Sinema, edebiyat vd tüm sanatları, e dolayısıyla bizi de koparıp götürürlerdi, ortalığı o yaratıcılıkla kasıp kavururlardı alim Allah :) Öyle değil mi ama? Neyse efendim, filmimiz tabii ki fantastik bir animasyonlu yapım. Yani her türlü görsel efekt kullanılmakla birlikte, Helena yengemiz ve Johnny amcamızın fantastik performanslarıyla çok tatlı bir evrende geçen görsel bir hikâye. Ben ne yazık ki 3D olarak izleme şansımı kaçırdım (umarım siz yakalamışsınızdır). Çünkü gerçekten de öyle izlenecek güzellikte bir sinemasal şölen söz konusu. Hani böyle konuyu, konuşmaları fonda bırakmalık ve renkleri, detayları, çizimleri izlemelik bir film. Eh Tim amca çekmiş sonuçta..
Bu arada Alice’in kıyafetleri de tek kelimeyle olağanüstü! Ba-yıl-dım. Hepsi birbirinden güzel ve yaratıcı. Bir harika olmuş resmen. Nitekim 83. Oscar Ödülleri’nde en iyi kostüm tasarımı ve sanat yönetmenliği ödülünü almış!, vakti zamanında. Helal olsun vallahi, sonuna kadar hak etmiş. Neyse efenim, biraz geç kalınmış bir film postunun daha sonuna gelmiş bulunmaktayız ;) Selamlar, öptüm kaçtım :*
Comments
Post a Comment