Antik Yunan ve Roma’nın Mitleri ve Efsaneleri / E. M. Berens..

Karşımızda, isminin tam karşılığını veren, adeta bir mitoloji sözlüğü niteliğinde olan bir kitap var. Bizlere, dolu dolu mitlerin ve dünyanın başlangıcını anlattıktan sonra, o çok duyulan Olimpos tanrılarının kimler olduğunu bir bir aktarıyor. 

Ardından tüm tanrıları çok güzel bir kategorizasyon eşliğinde ve dediğim gibi bir sözlük formatında uzun uzun bizlere iletiyor. Bu kapsamda önce deniz tanrılarını sıralıyor, sonra küçük tanrıları, onun akabinde gece ve çocukları ismini verdiği bölümde ölüm, uyku ve rüyalara dair tanrıçalardan bahsediyor. Roma tanrılarını da anlatıp ilk bölümünün tanrılar kısmını tamamlıyor. İlk bölüm diğer kısmını da antik Yunan ve Roma’daki toplu ibadetler ve festivallerin neler olduğunu yine madde madde sıralayarak bitiriyor. 

Kitabın ikinci kısmında ise sadece efsanelere yer veriyor. Bu kapsamda da yaklaşık 100 sayfa boyunca; altın post öyküsünün, Herkül ve Odipus‘un, Herakles oğullarının hikâyelerinin vb.  yanı sıra Truva kuşatmasını ve Troya’nın düşüşünü aktararak kitabı bitiriyor. 

Dolayısıyla konunun ilgi duyanlarındansanız; baştan sona tüm hikayelerin üzerinden gitmek şeklinde bir okuma gerçekleştirebileceğiniz gibi, ara ara ilgi alanınıza giren tanrı ve tanrıçalar ile mitolojik öykülerin neler olduğunu bakmak için de bir sözlük olarak başvurabileceğiniz bir kitap olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

  • Phoibos-Apollon iki anlam bakımından ışık tanrısıdır. Birinci olarak dünyayı aydınlatan büyük küreyi, ikinci olarak insanın ruhuna can veren göksel ışığı temsil eder. [s. 72]
  • Görkemli ışık tanrısına bir başka açıdan daha bakmalıyız, (Yunan ulusu üzerindeki etkisine göre) çok daha önemli bir açıdan; zira eski zamanlarda Apollon'un tüm diğer işlevleri ve nitelikleri, kehanet tanrısı olarak sergilediği büyük güç karşısında önemsiz kalmıştır. Tüm Yunan tanrılarının belirli bir ölçüde gelecekteki olayları önceden haber verme yetisine sahip olduğu doğrudur; ancak Apollon, güneş tanrısı olarak, tüm kehanet gücünün yoğunlaşmış halidir; çünkü en gizli girintilere bile giren ve karanlık perdelerin arkasında gizlenmiş sırları açığa çıkaran her şeyi gören gözünden hiçbir şeyin kaçamadığına inanılır. [s. 74]
  • Şifa sanatının tanrıısı Asklipios (Aesculapius), Apollon'la Koronis adlı Nimfa’nın oğludur. Onu Kentavro Kheiron (Hiron) eğitir. Ona her konuda, bilhassa şifalı bitkilerin özellikleri hakkında bilgiler verir. Asklipios bitkilerin gizli güçlerini araştırır ve insan vücudunu etkileyen çeşitli hastalıkların çarelerini keşfeder. Sanatını öylesine mükemmel bir noktaya getirir ki ölümü önlemekle kalmaz, ölüleri de hayata döndürür. Ona bu harika tedavilerinde Pallas-Athena’nın verdiği Medusa'nın kanının yardım ettiğine inanılır. [s. 164]
  • Genellikle sağlıklı yerlerde, şehir dışındaki tepelerde veya iyileştirici güçlere sahip olduğuna inanılan su kuyularının yakınında inşa edilen bu tanrının mabetlerinin aynı zamanda hastalara derman sunduğu gözlenmiştir. Böylece mekânın dini etkileriyle sıhhi etkileri birleşmiş olur. Hastalar tapınakta uyurlar. İnancı sağlamsa Asklipios ona rüyasında görünür ve hastalığının tedavisi için neye ihtiyacı olduğunu söyler. 
  • Yılan bu tanrının (Asklipios) ayırt edici bir sembolüdür. Bunun bir sebebi sürüngenlerin kadim insanlarca hastalıkların tedavisinde kullanılması, bir diğer sebebiyse yılandaki ihtiyatın ve bilgeliğin akıllı bir hekim için vazgeçilmez kabul edilmesidir. [s. 165]

Comments