Carl G. Jung - “Dışa Bakan Rüya Görür, İçe Bakan Uyanır” / (Editör: Özlem Küskü)..
Her ne kadar boyutu nedeniyle kapsamlı bir kitap olmadığını düşündüyseniz, hemen bu düşüncenizin yersiz olduğunu söylemeliyim. Şöyle ki, karşınızda şahane bir Jung 101 kitabı var. Lisans döneminde tabii ki bir şekilde karşıma çıkmış ve ne yazık ki sadece derslerin içeriği bağlamında üstünkörü okumuştum. Dolayısıyla da kendisine dair bölük pörçük ve çok kısıtlı bir bilgim vardı. Ve nedense o zamandan beri de hep çok merak etmeme, çok mu çok öğrenme hevesinde olmama karşın bir şekilde, onu gerektiği gibi anlamlandıramayacağım kaygısına sahiptim. Hoş bu sahipliğim azda olsa devam ediyor, itiraf etmeliyim. Ancak özellikle son dönemde, en en çok sevgili theta healing öğretmenim Yeliz sayesinde, bu merakım ve isteğim inanılmaz perçinlenmiştir. Ve fakat dediğim sebepten ötürü (onu gerektiği gibi anlamlandıramayacağım kaygısı), bu kitabı da çokça görmeme rağmen ötelemiştim.
Çok kısa bir süre sonra ise kitabın, az ve öz anlatarak Jung dünyasına bir giriş niteliğinde olduğu bilgisine eriştim. Ve işte bu ifade benim için kitabı, bulunmaz bir hazine haline getirdi. Sağ olsun sevgili Habibeciğimin sürpriz ile de elime alma fırsatım oldu. Alır almaz da elimden bırakamadım.
Tahmin edersiniz ki, beni bu kitabı okumaya ikna eden açıklamanın tam da karşılığı olacak şekilde kitap, tam bir Jung’a giriş kitabı. Onun anlatılarını, felsefesini üzerinde oturttuğu temel kavramlar nedir, nasıldır mevzusunu çok güzel, akıcı ve en önemlisi de anlaşılır bir dille bize aktarıyor. Tabi böyle yaparak da beni daha da çok Jung dünyasını bir an önce keşfetmeye davet ediyor.
Siz de benim gibi bu dünyaya henüz tam dalamayangillerdenseniz ve fakat aynı merakı paylaşıyor iseniz kitabı kesinlikle öneriyorum. Çok keyifli, aydınlatıcı ve şu kadarcık bir kitapta bile Jung’un ortaya koyduklarının ne kadar çarpıcı ve vurucu olduğunu bize gösteren bir derleme. En azından benim için öyle oldu. 120 sayfalık bir Jung kitabı bile beni, ‘inanamıyorum ne kadar harika bir şey!’ deme noktasına getirdi resmen.
Tabii getirdi getirmesine de bundan sonraki adımın ne olacağı konusunda da şu an için kara kara düşünmüyor değilim :-) Hangisi ile devam etmeliyim ki yine anlaşılır adımlarla güzel güzel, kolaylıkla, keyifle ilerleyebileyim bakalım.
- Nevroz, kendi anlamına ulaşamamış bir ruhun acı çekmesidir. [s. 9]
- "Kendi içine bakmaya cesareti olmayan herkesin yaşamı bulanıktır:" Dahası bu bulanıklık dünyayı da bulandırır. Önyargı ve kabullerinizden sıyrılma vakti. Jung bizleri kendi mitimizle tanışacağınız bir yolculuğa davet ediyor. Sembollerin, rüyaların, arketiplerin ve mitlerin âlemine hoş geldiniz… [s. 11]
- "İnsan kendi ruhunun efendisi olduğuna inanmak ister. Ancak istese de bu tam anlamlıyla mümkün olmaz. Ne ruh halini ne de duygularını kontrol edebilmeyi başarır. Bilinçdışının yaptığı sızıntıyı görürse ve sayısız gizli yolla kendisini etkilediğini fark ederse ancak o zaman kendi kendisinin efendisi olabilir." [s. 54]
Comments
Post a Comment