İbrahim Çallı manolyalar tablosu..

Sakıp Sabancı Müzesi’nin koleksiyonunda ki iki Çallı imzalı manolya tablosundan biri olan (aşağıda alıntıladığım yerlerin kaynağı olan makaleden öğrendiğim üzere, ki sanırım şu an sadece bu resimdeki ziyarete açık) bu resimdeki eser vesilesiyle, önce sanatçının resim anlayışına, ardından onun ismiyle anıla gelen manolya temasına kısa kısa bilgilerle değinmeden edemedim.

.

Bir kuşağa adını veren İbrahim Çallı, Türk resminde bir çağı kapatıp yeni bir çağ açmayı başarmıştır. 

1882 yılında doğan ve Osmanlı’nın son yılları ile Cumhuriyet’in ilk dönemini yaşamış bir sanatçı olan Çallı, Osmanlı Cumhuriyetinin önemli sanatçılarının bulunduğu kuşakta yer almıştır. Ülkemizde empresyonizmin temsilcisi olan Çallı’nın uzun yıllar konu edindiği manolya teması, adeta onunla özdeşleşmiştir. 

Osman Hamdi Bey’in okul müdürü olduğu Sanayi-i Nefise Mektebi’nin en verimli yılları olan 1910’larda sanat eğitimine başlayan Çallı, yeteneğiyle öteki öğrencilerden farklı olarak eğitim süresini üç yılda tamamlamıştır. Ve mezun olduğu o dönemdeki öğrencilere “İlk Mezunlar” deyimi kullanılmıştır. 1910 yılında katıldığı yarışmada birincilik derecesi alarak devlet bursuyla Paris’e gönderilmiştir. 

Paris’te aldığı resim eğitimi sonrasında, okulun yeni müdürü Osman Hamdi Bey’in oğlu Halil Edhem Bey’in önerisiyle 1914 yılında sekiz altın maaş karşılığı Sanayi-i Nefise Mektebinde yağlıboya öğretmeni olarak göreve başlamıştır 

Bir eğitimci olarak Çallı, Cumhuriyet Kuşağı’nın önde gelen ressamlarını yetiştirmiştir. Bu grup sanatçıları Türk resim sanatının öncüleri olmuşlar ve 1914 Kuşağı veya Çallı Kuşağı olarak anılmaya başlamıştır. Bu grubun sanatçıları, farklı teknikler uygulayarak, özgün eserler vermeye başlamış ve böylelikle Türk Resim Sanatının evrenselleşmesini sağlamışlardır. 

Çallı Kuşağı uyguladığı teknikle, empresyonizm etkisinde kalarak koyu tonları paletlerinden atmış, atölyelere kapanmaktan çok açık havaya çıkıp İstanbul’un aydınlığını tuvallerine geçirmişlerdir. 

Kullandığı ışıkla belirginleşen renk ve leke değerleri bir tutkunun varlığına işaret etmektedir. Eserlerinde ölü bir doğa resmetmesine karşılık, kompozisyon düzeni ve fırça dokunuşlarıyla yaşama ilişkin bir dinamiği yakalamak mümkündür. 

Öğrencilerine sonsuz bir sanat aşkı aşılamak kudreti göstermek suretiyle kuvvetli bir neslin yetişmesine imkân verdiği ifade bulan İbrahim Çallı’nın natürmortları içinde manolyaların ayrı bir yeri vardır. 

  • Çallı, manolyalar temasını uzun yıllar devam ettirmiştir. Öyle ki, sergilerde yer alan manolyaları konu alan 14 adet eserlerinin tespiti yapılmıştır. 
  • Bu tutkusu, öğretmenlik yaptığı akademinin Fındıklı’daki binasının (1926 yılında buradan taşınmıştır) bahçesindeki manolyalar ile başlamış ve uzun yıllar yapıtlarının konusunu olmuştur. 
  • Öğrencisi Zeki Faik İzer, hocası Çallı’nın Fındıklı binasındayken manolya resimlediği dönemiyle ilgili şunları aktarmıştır: “Son zamanlarında çiçeklerle bilhassa manolyalarla dostluk kurmuştu. Her manolya mevsimi Akademi’deki ağaçlardan bir buket gönderirdik, o da kendisine ayrı bir şöhret yapan bu güzel kokulu dostlarla baş başa birkaç gün daha geçirirdi. Bu, yol genişletme dramı ile bahçedeki manolyaların kesilmesine kadar devam etti.” 
  • Manolya çiçeğinin anlamı, soylu, azim ve doğanın sevgisi sembollerine eklenmiştir. Yumuşak ve incelikli bir renkte, ancak görünüşte güçlü olan çiçek, kadınlık ve yumuşaklığı kapsayan güzelliği temsil eder.
  • Çallı manolya eserlerini, belki anlamından belki de yumuşak ve incelikli renk geçişlerinden etkilenerek vazgeçemediği için yoğunlukta çalışmıştır.
  • Kuşkusuz alıcılar tarafından konunun cazip bulunması, satış kolaylığı gibi faktörler bu eserlerin sayıca fazla oluşunun göstergesidir. Teması zaman içinde adeta Çallı’nın sanatçı kişiliği ile özdeşleşmiş olan manolyaları konu alan pek çok resmi günümüze ulaşmıştır. 
  • Bazen üzeri küçük bir halıyla örtülü fazla yüksek olmayan bir masa ve sehpa üzerinde, antika özeliği taşıyan vazoya yerleştirilmiş manolyalar, gelişi güzel yerleştirilmiş olmasından dolayı, doğallık içeren görüntüye sahiptir. 
  • Çallı’nın manolyalar serisinde detay ve aksesuarlardaki tekrarlara sık rastlanır. 
  • Manolyalar, tablonun yüzeyine egemen bir konumda yer alır. Masanın bulunduğu mekân ise tablonun sağında, sağ üst köşesinin oluşturduğu açıyı vurgulayacak biçimde yüzeyi diyagonal bir çizgiyle keser. Bazı tablolarında ise mekân, arka ve ön plan olarak ele alınmıştır. Masa veya sehpanın oluşturduğu perspektife paralel bir doğrultuya, boşluk imajı veren etki; çoğu zaman açık sarı, kahverengi tonları ile sağlanmıştır.

Sanatçının paletinde; zamanla seçkinleşme düzeyine erişmiş olan kendine özgü renk tonlarının, yeşillerin ve açık sarıların, gri-beyazların, kahverengilerin egemen olduğu bir renk beğenisine de tanıklık ederiz. 

Son kertede Çallı, şöhretinin karşılığını maddi olarak alamasa da, bohem kimliği ve nükteleri sayesinde, renkli bir kişilik olarak yaşadığı dönemde gündemde kalmayı başarmıştır. Basına birçok röportaj vermiş, hakkında sayısız yazı ve haber yayımlanmış, bu sayede ülkenin en iyi tanınan ressamı olmuştur. Onun bir sanatçı olarak ülkemize en önemli katkısı; resim sanatını tanıtmış, özendirmiş, Türk resim sanatının saygın bir meslek olarak kabul görmesinde önemli bir rol oynaması ve Cumhuriyet Kuşağı sanatçılarının yetişmelerinde büyük emeği geçmesidir. 

Kaynak:

Şen, E. ve Çölgeçen, Ş. (2021). İbrahim Çallı’nın Hayatı ve Magnolia (Manolya) Temalı Eserleri, Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler Dergisi, 4(6): 577-586.


* Tüm fotoğrafları, imleciniz resmin üzerindeyken sağ klikle yeni pencerede tek başına açarsanız, görseldeki yazıları çok daha büyük okuyabilirsiniz.

Comments