Kaplumbağa Terbiyecisi tablosu..

Hem o kadar bilinen bir tabloya dair pek bilinmeyenleri toplamak, hem de Hamdiciğimle olan (şu an için) tek resmimi de şuracığa bırakayım dedim..

KAPLUMBAĞALI ADAM. 

Osman Hamdi Bey'in 1906 ve 1907 tarihlerinde iki örneğini gerçekleştirmiş olduğu ve genellikle Kaplumbağa Terbiyecisi adıyla bilinen tablosu.

  • İlk defa olarak 1907 yılında Paris'teki Salon'da 783 sıra numarasıyla sergilendiği, 1910’da ölümünün ardından da Osman Hamdi Bey'in kızı Leyla Hanım'ın koleksiyonuna girmiş olduğu biliniyor. Ardından büyük bir sessizliğe gömülür ve uzun yıllar nerede belli olduğu belli olmadan belki de birkaç kez el değiştirir. 
  • Tablonun asıl adının ‘L'homme aux Tortues’ yani ‘Kaplumbağalı Adam’ olduğunu, 1906 resim sergisinin resmi kataloglarından anlamaktayız. Bu kaynaklanın birinde ise İngilizce isim olarak sadece ‘Tortoises’ (Kaplumbağalar) kullanılmıştır. Zira, Kaplumbağa Terbiyecisi’nin, Osmanlı Ressamlar Cemiyeti Gazetesi'nin 17. sayısında "Kaplumbağalar ve Adam" şeklinde kullanıldığı da bilinir. 
  • Boyları dışında bu iki kompozisyon arasındaki farklar gayet az olup boyutu, kaplumbağa adedi, pencere önünde bir testinin varlığı veya yokluğu gibi ayrıntılarla* sınırlıdır. 
  • Bir türlü tarihi boyutu anlaşılamayan kaplumbağaların ilham kaynağının; hiç de tahmin edilmeyecek şekilde Osmanlı değil, Kore ve Japon kültüründen kaynaklandığı anlaşılmıştır**:
  • Kaplumbağalı Adam’da resmedilen, birkaç kaplumbağayı seyreden derviş kıyafetindeki ana karakteri canlandıran kişi; Osman Hamdi Bey'in birçok resminde olduğu gibi kendisidir.
  • Tabloda resmedilen mekânın Bursa'daki Yeşil Camii’nin 2. katındaki oda olduğu tespit edilmiştir. 
  • 1912’de kızı Leyla Hanım’ın koleksiyonuna girmesinin ardından büyük bir sessizliğe gömülür ve uzun yıllar nerede belli olduğu belli olmadan belki de birkaç kez el değiştirir. 
  •  Tablo uzun yıllar Saim Birkök koleksiyonunda bulunduktan sonra, Erol Aksoy tarafından satın alınmış, fakat ardından da İktisat Bankası’nın borçlarına karşılık devlet tarafından el konulmuş ve 2004 yılında da Tasarruf Mevduatları Sigorta Fonu tarafından satışa sunulmuştur. 
  • 12.12.2004’te Antik A.Ş.’nin düzenlenen 227. müzayedesinde 1.95 trilyon lira muhammen bedelle sunulan tabloyu alabilmek için İstanbul Modern (Eczacıbaşı Ailesi) ile Pera Müzesi (Suna-İnan Kıraç Ailesi) rekabete girmiş, sonuçta Pera Müzesi 5 trilyon lira, yani yaklaşık 3.5 milyon dolar karşılığında tabloya sahip olmuştur. Ki bu sansasyonel rekabet ve satış, Osman Hamdi Bey'in en iyi bilinen eseri hâline gelmiş olan bu tablonun kazanmış olduğu şöhretinin çeşitli nedenlerinin en önemlisidir.

Kaplumbağalı Adam'ın şöhretinin bir kısmı da bu tuvale atfedilen mânâ ve muhtemel mesajlardan kaynaklanmaktadır. O yüzden konuyu daha iyi çerçeveleyebilmek adına, tabloya dair yorumları ayrı bir paylaşımda toplamaya niyet ettim. Ancak yine de severek okuduğum ilgili bir alıntıyı, tam bu noktada iliştirmeden de edemedim :) :

“Tablo bittiğinde Osman Hamdi başyapıtına baktığını hemen anladı. Sonuçtan hayli memnundu. Ama resmi görenler tabloda ne anlatıldığını anlamakta zorlanmışlardı. Birbirlerine kaplumbağa terbiyecisi diye eski bir mesleğin olup olmadığını soruyorlardı. En okumuş yazmışlar bile böyle bir meslekten söz edildiğini hiç duymamışlardı. Nerede çalışırlardı bu adamlar? Sirklerde mi? Yoksa saray bahçesinde mi? Kimse bilmiyordu. Osman Hamdi de hayatı boyunca kimsenin bilmediği meslekler yapmıştı. Ressam olmuştu en başta. Sonra müze müdürü. Bir arkeolog. Ardından da güzel sanatlar akademisi müdürü. Onun kaplumbağa terbiyecisinden bir farkı yoktu aslında!” (Emre C.: 249)

Ve

“belki de yıllarca kitaplarda aradığı yaşamın sırrı, bu kaplumbağalarda saklıydı. Belki de bu beş kaplumbağa, Doğu felsefesinde iyi bilinen, oryantalistlerin de sık yararlandığı yaşamın ve bizzat insanın beş elementini simgeliyordu: Odun, Ateş, Toprak, Metal, Su. Üstelik tablonun renkleri, bu elementlerin her birinin rengini doğrudan karşılamıyor mu?” (Durmuş A.: 79)


* Birbirine çok benzer şekilde tasarlanmış olan bu iki tuvalin

• 1906 tarihli olanı:

-222 x 122 cm boyundadır,

-5 adet kaplumbağa vardır,

-sadece "O. Hamdy Bey 1906" imzasını taşır,

-İstanbul’da Pera Müzesi'nde sergilenir,

-sadece, çinilerle çevrelenmiş sivri kemerli alınlıkta “Şifa'al-kulûb lika'al Mahbub” yani "Kalplerin şifası, Sevgiliyle (Hz. Muhammed) buluşmaktır' yazısı yer alır.

1907 tarihli olanı

-136 x 87 cm boyunda, daha küçük ebattadır,

-6 adet kaplumbağa vardır,

-ekstra kaplumbağa gibi bir de pencerenin yanında bir vazo bulunur,

-Fransızca "A Munir Pacha. Souvenir affectueux. O Hamdy. 1907" (Münir Paşa'ya muhabbetle yadigâr) ibaresiyle dünürü Salih Münir Paşa'ya ithafıdır,

-Belma Simavi koleksiyonundadır,

-çinili yazının dışında bir de, sağ taraftaki duvarda asılı olan ve üzerinde "Muhammed" (Hz. Muhammed) yazılı bir levha daha vardır.


** 1869 yılında Aimé Humbert adında bir İsviçreli diplomat, Japonya'da gördüklerini aktardığı bir makaleyi Fransız ‘Tour du Monde’ dergisinde yayımladığında "Kaplumbağa Terbiyecisi" başlığıyla bir gravüre de yer vermiş, Edo'nun Asaksa panayırında genellikle Koreli olan bu kişilerin nasıl kaplumbağalara sadece küçük bir davulla çıkardıkları sesler sayesinde sıra halinde yürümeyi ve alçak bir masanın üstüne tırmanıp üst üste dizilmeyi öğrettiklerini anlatmıştı. Osman Hamdi Bey'in aynı yıl Bağdat'tan bir mektubunda babasına bu derginin o cildi için teşekkür edip zevkle okumuş olduğunu söylemesi bu gravürü görmüş olduğunu kesinleştirmekte, ileride yapacağı tabloya da esin oluşturacağı anlaşılmaktadır.

Kaynakça:

Edhem Elden; Osman Hamdi Bey Sözlüğü; 2010.

Görünenin Ötesinde Osman Hamdi Bey Sergi Kataloğu; İstanbul; 2021.

Osman Hamdi Bey – An Ottoman Intellectual; Pera Museum; 2019.

Oğuz Erten; Türk Plastik Sanatlarında İlkler; 2012.

Emre Caner; Kaplumbağa Terbiyecisi; 2019.

Durmuş Akbulut; Türk Resminin Öncüleri – Osman Hamdi ve Batı Kuşağı; 2009.

Comments