Naile Hanım Portresi tablosu..
Tabii ki Hamdiciğimle olan resmimi ve en ünlü tablosuna dair ana ayrıntıları topladıktan sonra, beni eşi Hamdi ile tanıştıran tabloyu ve onun öznesi Naileciğimi de anlatmadan edemezdim..
NAİLE HANIM PORTRESİ. (Portrait of Marie/Naile).
Osman Hamdi Bey’in yaşamına, Paris’teki hukuk ilk yıllarında, eğitiminin ilk yılları olan 1870’lerde giren Marie Palyart’ın SSM koleksiyonunda yer alan 1880 tarihli bir portresidir.
-Osman Hamdi Bey ile evlenmesinin ardından Naile ismini alan Marie Palyart, sanatçının ikinci eşidir.
-Osman Hamdi ile evlendikten sonra Marie, ‘Naile’ ismini (erişmek, kavuşmak anlamına gelen ‘nail’ kelimesinin dişil hâlidir) aldıysa da bunun din değiştirme mânâsına geldiğini düşünmemek gerekir. Marie/Naile hayatının sonuna kadar Hristiyan kalacak, ölümünde de Feriköy’deki Latin Katolik Mezarlığı’na defnedilecektir. Ancak Naile ismi onun Osmanlı toplumuna entegrasyonunu simgelemesi açısından önem taşıyan bir hareket olmuştur.
-1863’te Fransa’da doğmasının ve annesi Germaine Palyart’ın da İstanbul’da yaşamış olmasının dışında hakkında çok az şey bilinir. Genç Marie'nin Osman Hamdi'yle ne zaman ve nerede tanıştığı da pek bilinmemektedir. Aktarılan bazı rivayetlere göre, İstanbul'a geliş sebebi de Osman Hamdi'nin ilk karısı Agarithe olmuş olabilirse de bu konuda güvenilir herhangi bir bilgi mevcut değildir. Keza, Osman Hamdi'nin ilk evliliğinin tam olarak ne zaman sona erdiği, Marie ile ne zaman evlendiği de müphemdir.
-Osman Hamdi Bey’den Leyla (1880-1950), Edhem (1882-1957) ve Nazlı (1893-1958) adlarında üç çocuğu olmuştur.
-Eşinin 1910’daki ölümünden sonra da İstanbul’da yaşamaya devam eden Naile Hanım, 1930’larda Paris’te kızı Nazlı’nın yanında kalmıştır. İkinci Dünya Savaşı sırasında İstanbul’a dönmüş, 21 Eylül 1943 günü hayata veda etmiştir.
-Hayatının neredeyse tamamını Kuruçeşme'deki yalıyla Eskihisar'daki köşk arasında geçiren Marie'nin başlıca uğraşı evi ve ailesi olmuştur.
Osman Hamdi Bey aile fertlerinin portrelerini sıklıkla yapmıştır. Bunlar arasında karşımıza en çok Naile Hanım’a ait portreler çıkmaktadır. Öyle ki ilk dönem kadın portrelerindeki kişinin bazen, Osman Hamdi’nin ilk eşi (yine Paris’te tanışıp İstanbul'a getirdiği, ilk çocukları Fatma ve Melek’in annesi olan Fransız kadın) Agarithe ile karıştırıldığı görülür. [Örneğin, birçok kaynakta ‘Naile Hanım Portresi’ ya da ‘Kadın Portresi’ adıyla sunulan, ancak Agarithe olan, Viyana 1824 (Vienne 1874) tarihli tablo bunlardan biridir.] Ancak ismi her ne olursa olsun, Osman Hamdi’nin ilk karısının portresini tespit etmek mümkündür. Naile Hanım’ın çok sayıdaki portrelerinden herhangi biriyle mukayese edildiği anda göze çarpan farklar, -özellikle Naile'nin hafif kemerli ve düşük burnunun Agarithe'in kalkık burnuyla bariz farkı- bunu teyit etmektedir.
Naile Hanım’ın sağ veya sol profilden, önden ya da arkadan, farklı kıyafetler içerisinde, değişik yaşlarda betimlendiği bu portrelerin genel hatları birbirlerine benzerlik göstermektedir. Ancak Sakıp Sabancı Müzesi Koleksiyonu’nda bulunan Naile Hanım Portresi, figürün etrafında kullanılan altın yaldızla ayrışmaktadır.
• Sol profilden resmedilen figürün giysisi ve başındaki siyah örtü, yüzün durağan ifadesinin tersine hareketli fırça darbeleriyle gerçekleştirilmiştir.
• Tuvalin yarısını kaplayan yoğun siyah renk kullanımıyla resmin geri kalanındaki altın yaldızın arasında belirgin bir kontrast oluşmuştur.
• Portreyi çevreleyen altın yaldız, Antik Mısır’dan başlayarak, İslam sanatında, Ortaçağ Avrupa’sında ve erken Rönesans’ta daima kutsal kişilerle ilişkilendirilmiş olan bir renktir.
• Türk sanatında kadın temasını tuval resminde ilk ele alan sanatçılardan olan Osman Hamdi Bey, Bizans ikonalarında figürlerin tanrısallığını vurgulamak için uygulanan altın yaldız fonu, eşi Naile Hanım’ın portresinde kullanmıştır.
• Tablo kenarındaki kırmızı fondan alınan örnek, sanatçının zeminde demir içeren bir boya kullandığını, altın varağı bunun üzerine uyguladığını göstermektedir.
• Altın, kırmızı boyanın üzerine fırçayla boyanarak değil, yapraklar halinde yapıştırılmıştır. Bu, yüzeyde görülen altın yaprakların kenarlarından ve yüzeyin tamamıyla altın ile kaplanmamasından anlaşılmaktadır.
• Altın yapraklarının kaplamadığı bölgeler ise fırçayla parlak krom sarısı boyanarak kapatılmıştır.
Kaynakça:
Edhem Elden; Osman Hamdi Bey Sözlüğü; 2010.
Edhem Elden; Nazlı’nın Defteri; 2014.
Görünenin Ötesinde Osman Hamdi Bey Sergi Kataloğu; Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi; İstanbul; 2021.
Osman Hamdi Bey – An Ottoman Intellectual; Translation: g Yayın Grubu; Pera Museum Small Book Series No.5; İstanbul; 2019.
Emre Caner; Kaplumbağa Terbiyecisi; 8. Baskı; Kapı Yayınları; İstanbul; 2019.
Comments
Post a Comment