Indignation..
Çok ama çok ümitliydim, şöyle geçen senenin Brooklyn'i tarzında (bu arada müjdeler olsun ki dizisi çekilecekmiş) bir 60'lar dönem filmi izleyeceğim diye sevinçliydim. Ancak kanaatimce yine bir edebiyat uyarlaması felaketinin sonucu olarak başarısızlıkla sonuçlandı. Neden derseniz, içerisinde çok yerinde tespitleri var ancak koskoca bir kitap, küçücük bir filme tıkıştırılınca hepsi azıcık azıcık kalıyor, şöööyle yüzeysel olarak dokunulabildiğiyle kalıyor. Ki nitekim bunda da öyle olduğunu düşünüyorum.
Mesela sırf o, dekan-öğrenci konuşmasını (ki bizde asla öyle bir sahnenin bir kurmaca filmde bile geçebilme olasılığı sıfır!) içeren sahne için izlemenizi salık vereceğim gibi, o sahnede geçen müthiş konuşma, altında yatan gerçekler, ancak o gerçekleri savunan gence yöneltilen bireyseliğine dair eleştirinin altında yatan gerçek de bir o kadar vurucu. Ailenin yaşadığı, dönemin Vietnam kuşağı, gidilmese de kalınsa da yaşattığı savaşa dair korkular, çekirdek aile, kadına yönelik bakış, ev kadınının tutsaklığı, adamın dükkanındaki kapana kısılmışlığı, gençliğin iki uçtan birinde olması, ortada bi yere konuşlanamaması... ve daha nice önemli konu barındırmasına rağmen hepsi geçiştirildiğiyle kalıyor. Olan yine bize oluyor, mök gibi kalıyoruz!
Çünkü kızın o duruma gelmesine neden olab çok büyük ailevi sorunların olduğu, annenin yaşadığı çok büyük ızdıraplar olduğu, çocuğun kendine dair çözemediği problemleri olduğu çok bariz. Ve biz hiçbirini öğrenemiyoruz. Ancak buna rağmen bakayım derseniz, yine de bir şey kaybetmezsiniz, çünkü o efsane dekanlı konuşmayı dinlemiş olursunuz ;)
Tüm bu durum da bende, kitabı okuma arzusu uyandırdı, orası da ayrı, umarım sıra gelir.
Mesela sırf o, dekan-öğrenci konuşmasını (ki bizde asla öyle bir sahnenin bir kurmaca filmde bile geçebilme olasılığı sıfır!) içeren sahne için izlemenizi salık vereceğim gibi, o sahnede geçen müthiş konuşma, altında yatan gerçekler, ancak o gerçekleri savunan gence yöneltilen bireyseliğine dair eleştirinin altında yatan gerçek de bir o kadar vurucu. Ailenin yaşadığı, dönemin Vietnam kuşağı, gidilmese de kalınsa da yaşattığı savaşa dair korkular, çekirdek aile, kadına yönelik bakış, ev kadınının tutsaklığı, adamın dükkanındaki kapana kısılmışlığı, gençliğin iki uçtan birinde olması, ortada bi yere konuşlanamaması... ve daha nice önemli konu barındırmasına rağmen hepsi geçiştirildiğiyle kalıyor. Olan yine bize oluyor, mök gibi kalıyoruz!
Çünkü kızın o duruma gelmesine neden olab çok büyük ailevi sorunların olduğu, annenin yaşadığı çok büyük ızdıraplar olduğu, çocuğun kendine dair çözemediği problemleri olduğu çok bariz. Ve biz hiçbirini öğrenemiyoruz. Ancak buna rağmen bakayım derseniz, yine de bir şey kaybetmezsiniz, çünkü o efsane dekanlı konuşmayı dinlemiş olursunuz ;)
Tüm bu durum da bende, kitabı okuma arzusu uyandırdı, orası da ayrı, umarım sıra gelir.