Dünün Dünyası / Stefan Zweig..

Ve an itibariyle, hayatımın ilk kitap kulübü kitabını bitirmiş oldum. @egemuga ‘nın kurduğu (ne mutlu ne kutlu ki kurduğu) #mugabookclub ‘ın ilk seçkisi olan kitap aynı zamanda benim ilk Zweig kitabım da olmuş oldu.
“Genç insanlar kendi yazarlarını kendileri arar ve bulurlar çünkü onları kendileri için bulmak isterler.” [s. 64] 
Öyle ki kitabın daha başlarında, Zweig’ın kendi lise yıllarına dair yazarın ifade ettiği bu durum bağlamında kendi adıma Ege Soley de ‘kendi bulduğumuz ve çok sevdiğimiz’ yazarlardan biri olarak yerini aldı bile daha Sakin kitabıyla 🙏🏻 Ne mutlu ki çağcılımız ♥️
Herkesin olduğu gibi benim de karşıma sıkça çıkan kitaplarından ne yazık ki bugüne kadar okuyamamıştım ve bu  güzel vesileyle hem de çok iyi bir seçimle sıkı bir giriş yapmış oldum Zweig âlemine. Bir kere kitap kendi tanıtım yazısında da ifade olduğu üzere sadece otobiyografik bir eser değil, aynı zamanda yazarın yaşadığı döneme inanılmaz gerçekçi bir bakış açısıyla ışık tutan okunulası bir tarih kitabı niteliği taşıyor. Çevirmeninin ifadesiyle 'Avrupa'nın hatta insanlığın biyografi diyebileceğimiz' eşsiz bir eser [s. 9].
Bu yönüyle de kendi adıma inanılmaz doyurucu buldum. Ve aynı şekilde, yazarın hayatı açısından ise gerçekten ne kadar dolu bir yaşamı olduğunu birinci ağızdan okumak çok güzeldi. Bizim tezlerde, makalelerde alıntı yapmaktan gurur duyduğumuz, bir kitabı vb okuduğumuzda o yazarın/düşün insanının eserini okumuş biri olmakla, tabiri caizse böbürlendiğimiz dünyaca ünlü şahsiyetlerin Zweig’in çay içtiği, yemeğe çıktığı, düşün tartışmalarına girdiği, sokakta yürüyüş yaptığı vb arkadaşlarından biri olarak anlatılması ise gerçekten çok enteresan ve büyüleyiciydi. Hatta bunların sadece yazar olmakla kalmayıp ünlü ressamlar, müzik sanatçıları, politikacılar vb şeklinde sıralanması Zweig’ın gerçekten ne kadar çok yönlü ve dünyaca kabul görmüş bir şahsiyet olduğunun birebir kanatlarıydı. Dolayısıyla böyle bir şahsiyetin yaşam öyküsünü onun kaleminden okumak ve döneme dair düşüncelerini öğrenmek oldukça etkili ve öğreticiydi.
Ayrıca özellikle belirtmek istiyorum ki kitabı elinize alırsanız girişte çevirmenin kaleme aldığı kısmı kesinlikle atlamamalısınız. Çünkü bu çok yönlülüğü öyle güzel bir şekilde dile getirmiş ve açıklamış ki Gülperi Hanım, şahsen ben onun giriş metninden sonra çok daha büyük bir heyecanla kitabı ve bu yaşam öyküsünü okumaya başladım. Ayrıca dip notlara ilişkin anlattığı detaylar, kitapta verilenden çok daha büyük bir düşün dünyasına dair öyle şahane verileri bize taşıdığını öyle güzel ifade etmiş ki, daha okumaya başlamadan, bir kitaptan çok daha fazla esere ulaşacağımızın ip ucunu veriyor. Ki nitekim gerçekten öyle oluyor. Kitabı bitirdiğinizde eğer daha önce okumadıysanız; bir çok başka kitaptan, makaleden veya yazılı metinden bize ulaşmış bir doluluğa erişmiş oluyorsunuz.
Aynı şekilde belirtmek istediğim bir diğer nokta; kitapta 1. ve 2. Dünya Savaşı’na dair detayların hem o kadar gerçekçi hem de grotekse, acıklılığa (veya hangi ifade daha doğruysa o sıfatta) kaçmadan aktarılmış olması da Zweig’ın müthiş yaratıcı ifade tarzının ve kabul görmüş yeteneğinin büyük bir kanıtı olarak yer alıyor, kanımca. Bu da önünde saygıyla eğilmeyi beraberinde getiriyor.
Sonuç itibari ile zaten yazarın sevenlerindenseniz mutlaka okumuşsunuzdur, yok değilse de, yukarıda bir şekilde değindiğim noktalardan biri okuma tercihlerinizde ilgi alanlarından birini oluşturuyorsa şans vermenizi ve okumanızı keyifle önerebileceğim bir kitap var karşımızda.
Incipit: (Lat.) Başlangıç, bir müzik eseri ya da bir edebiyat eserinin başı. (Ç.N.)
“Eskiden insan denen varlık be­ denden ve ruhtan oluşuyordu. Bugün ise bir de pasapor­t tunun olması gerekiyor, aksi halde insandan sayılmıyor.” [s. 466] 

Comments