Ortalıkta Düzgün Erkek Var / Yunus Sezener..

Geçen sene İki Sade Bir Şekerli programı sayesinde haberim olan pek çok yazardan ve kitaptan biri de Yunus Bey’inki oldu :) Sonrasın da birçoğumuz gibi ben de Ayşe Arman’daki röportajını okuyunca, ‘aha tamamdır yürüyorum buradan!’ oldum :) Ve tee o zamandan ancak geçtiğimiz yaz kısmet oldu okumaya ve şimdi de buraya yazabilmeye :) Ne diyelim geç olsun güç olmasın kontenjanından post’larımı özlemişsiniz dediydim ;)
Kitaba gelirsem ise :) sevdim efenim. Üzerinde yazdığı gibi sadece bir kişisel gelişim (ki bence çok da karşılamıyor çünkü bence yol gösterici – açıklayıcı nitelikte) kitabı değil tam bir araştırma kitabı. Öyle ki pek çok bilimsel araştırmanın yanı sıra kendi profesyonel araştırmaları sonucundaki verileri doğrultusunda çok güzel bir başucu kitabı/araştırması sunulmuş bize. Onun üzerinden de gerçek örneklendirmelerle erkek ve kadın dünyasını hem ayrı ayrı hem bir aradaki hâliyle çok yerinde tespitlerle analiz etmiş. Ve tabii ki biz dişillere de :) yol göstermiş, Allah razı olsun :) Hoş kendi adıma az buldum püf noktaları pek tabii :) Keşke daha fazla olsaydı. Tabii onun sebebi de muhtemelen bundan sonrasının göreceli olarak her ilişki ve kişi(ler) özelinde değişkenlik gösterebilecek yapısı olsa gerek. Dolayısıyla da danışmanlığına girecek nitelikte. Dilerdim ki İstanbul’da olsaydım giderdim. Harbiden :) Bence şahane bir yol göstericilik.
Verilen tüyolar ve/veya analizler de kitaptaki çok güzeldi. Kendime dair (dişile dair) olanları görmek kadar, erile dair bilmediklerimi de öğrenmek çok keyifliydi :) ‘Aha ben bunu yaptıydım, görüyo musun Caleee’ nitadaları ile ‘yuh bak bunu yaptıydı demek buymuş anlamı bilemedim’ birbirini karşıladı cici cici desem yalan olmaz :)
Özetle çok keyifli ve bilgilendirici oldu şahsım adına. Rehber kişiliklere her daim açığım bilinmeyen dehlizlere dair :)
İlla birini seveceksen Ten’e değil / Can’a değeceksin. / İlla birini seveceksen, / dışını değil içini seveceksin. / Gördüğünü herkes sever. / Ama sen görmediklerini seveceksin, / Sözde değil ”Özde” istiyorsan şayet; / ”Ten’e” değil / ”Can’a değeceksin..! -- Hz. Mevlana

  • ... aslında biz belki birçok kişiye hayır diyoruz ki bir kişiye evet diyelim. Seçtiğimiz bu kişiye dilersek ruh eşi diyebiliriz ama neden sadece “sevgilim” demeyelim ki? Belki de ruh eşimiz kendimizizdir... Ya da herkestir... Biz kendimizle bir bütün olduğumuzda, herkesle olabildiğince iyi bir iletişimde olduğumuzda, hayatı bir de birisiyle paylaşmak istiyorsak, o özel kişiyi bulamamak ve en güzelini yaşamamak için hiçbir sebep yok bence.  Hayatımıza giren herkes ruh eşiniz olabilir... Çünkü karşınıza biri çıktığında, unutmayın ki: • Aynen sizin gibi; bu insan da çok kez düştü ama bir şekilde her seferinde ayağa kalkmasını bildi. • Sizin gibi; bu insan da takdir edilmeyi seviyor. • Sizin gibi; bu insan da hayatının birçok anında kararsızlıklar yaşadı. • Aynen sizin gibi; bu insan da kaç kez ayağına gelen fırsatı tepti. • Bu insan da yeterince iyi biri. • Sizin gibi, bu insan da hassas ve kırılgan. • Aynen sizin gibi; bu insanın da çok büyük bir potansiyeli var. • Bu insanın gözlerinin içine bakarsanız; onun da çok güzel bir insan olduğunu göreceksiniz. O da sizin gibi çok güzel. • Sizin gibi, bu insan da sevilebilir. Zaten her şeyi sevgi görmek ve sevgi vermek için yapmıyor muyuz? • Ve son olarak; aynen sizin gibi, bu insan da çok değerli...  [s. 78]
  • Kendimizden feda ettiğimiz noktada, karşı taraftan mutlaka bir beklentimiz var. Uyumlandığımız noktada ise, karşı taraftan bir beklentimiz yok. [s. 89]
  • Özellikle buluşmalarda, vücut diliyle ilgili yapılan araştırmalarda; 3 noktaya çok aha fazla dikkat edilebileceğini söyleyen araştırmalar var: 1) İnsanlar bizimle konuşmak istediklerinde, ayaklarının ön taraf bize doğru dönük oluyor; gitmek istediklerinde ise ayaklarının ön tarafı başka yere bakıyor. 2) Birinden hoşlandığınız zaman, onu gördüğünüzde gözbebekleriniz refleks olarak 3 katına kadar büyüyebiliyor. 3) Karşınızdaki kişi buluşmasında size doğru eğiliyorsa ve alnı; özellikle de omuzları tam size dönük bir şekilde konuşuyorsa, bu vücut dili de size kendini yakın hissettiğini veya yakın hissetmek istediğini gösterebilir. 3) ... Biz erkekler ise (karşı tarafa ilgisi varsa) bacaklarımız açık bir şekilde oturup; geriniyor gibi yapabiliyoruz. Vücut dilimizle açık bir şekilde, karşı tarafa kendimizi teşhir edip; rahat gözükmeye çalışırız. Goriller de aynısını yapıyorlar. 'En iyisi benim!" mesajı vermeye çalışıyoruz. [ss. 138-139]
  • Örneğin; bir erkek bir kadını ger ekten önemsiyorsa ve ilişki istiyor o kadının ailesini, dostlarını ve onun gelecek planlarını çok daha fazla merak edecektir. Eğer karşısındaki kadınla niyeti çok daha farklıysa, daha çok aktivitelerden bahsedecektir. Havadan sudan konuşurken, bir ara "Yemekten sonra sinemaya gidelim, sonra da belki bir kahve içeriz ne dersin?" tarzı soruları ok daha fazla soracaktır. Örneğin ciddi bir ilişki düşünen biri  birkaç ay sonra nereye tatile gideceğinizi sorabilir. Diğeri ise "Ben gelecek ay ...'a gideceğim der"; size de "gidelim mi?" diye sormak yerine cümleleri genellikle “Ben ...” ile başlar. Karşımızdakinin konuşmalarına biraz daha odaklansak; ilişkimizle ilgili sonucun nereye varacağını aşağı yukarı tahmin edebiliriz [s. 152]. 
  • Artıları ve eksileri yan yana koymayı, birisiyle ilişki yaşayıp yaşamamak konusunda da yapabiliriz. Hatta ilişkinin içinde de yapabiliriz. Ne zaman ki artısı, eksisinden fazla zaman arkamıza bile bakmayabiliriz. Eğer eksiler fazlaysa da, açık iletişimle birbirimize geri bildirim vererek, eksileri artılara dönüştürmeye niyet edebiliriz. Yine de olmuyorsa yolumuza bakarız. Bugün karşıma çıkan her ikilem için aynı şeyi yapıyorum. Şöyle ki; örneğin bir ilişkide olmanın artıları olduğu kadar, eksileri mutlaka olacak olsa da, artıları fazla olduğunda eksilere hiç bakmıyorum. Aksilere odaklanırsam mutsuz olacağım biliyorum. Artıların fazla olduğunu bilince ise, yalnızca seçimimin mutluluğunu yaşıyorum. Bence önemli olan da bu. Artık hayatımın her alanında kararsızlık anlarında bu yöntemi kullanıyorum [s. 180].

Comments