The Little Mermaid (2023)..
Bi kere ilk kez deniz kızı, hafif buğday tenli bir oyuncuyla perdeye aktarılıyor. (oysa klasik deniz kızı tipi, bembeyaz tenli ve kızıl saçlı bir kızımız) Ancak bununla kalmıyor prensi üvey-beyaz biri olarak konumlandırıp, kraliçeyi de tekli ebeveyn kontenjanından siyahi bir karakter olarak kurguluyor. (Hele filmin sonunda öyle bir sekans var ki aklımıza gelip gelebilecek tüm ırk, mezhep ve tenlerde kişiler bir arada. Oraya hiç değinmiyorum!) Böylece Disney bugüne kadarki tüm günah çıkartmalarını tek bir filmde aklamaya çalışan bir üslupla bence aşırı bir politik doğruculuk sergiliyor bu anlamda. Zira çok kör gözün parmağına bir yapılandırma ortaya koyduğunu düşündürdü bana.
Tabii tüm etnik grupların birlikteliğinin arka planda işlendiği imajını verse de; bence bir diğer taraftan, sadece dünyamızdaki değil evrendeki diğer canlılarla olan bağlantımızın da alttan alta “farklı dünyalar” şemsiyesi (ki kalıp olarak bu tamlama filmin pek çok yerinde sıkça yineleniyor) altında irdelendiğini düşündürdü.
Zira başta Poseidon ve Sirenler olmak üzere çokça mitolojik öğe işleniyor ve fantastik atmosfer üzerinden, kanımca bu durum bilinçli bir şekilde aktarılma gayretiyle somutlaştırılıyor. Tabii ki durumu bu açıdan oldukça hoş karşıladığım açık:).
Paylaşımıma eşlik eden görsellerden de anlayacağınız üzere ise filmi özellikle estetik açıdan çok keyif verici buldum. Buna kuşumuzun ve yengecimizin espritüelliği de eklenince ilgili sahnelerde çok eğlendim.
Bu bağlamda konulara özel sözleri ile orijinal film müziklerini ve özellikle dans-renk harmonisinde ekrana yansıyan sekansları çok beğendim.
Özetle kız çocuklarına güncellenmiş mesaj veren yeni kurgulu (sonu dahil) bir Disney filmi seyretmek isterseniz, iyi bir seçenek olarak şans verebilirsiniz.
- Kollektif bilinç aşkına, eğer bu Disney hikâyesini sevengillerdenseniz Mükemmel Dokuzlu kitabını da okumanızı öneririm. Zira kendisi de film olabilecek destansı bir konuya sahip.
- Benim gibi prensimizin şatosuna hayran kaldı iseniz, gerçekte İtalya-Sardunya adasındaki bir şatodan (Castelsardo in Sardinia, Italy) esinlendiğini müjdelemek isterim.
Comments
Post a Comment