The Master..
The Master, inanılmaz enteresan bir filmdi. Diğer Oscar adayları için olduğu gibi (ne yazık ki) buna da büyük bektentiyle yaklaşmıştım. Beklentim karşılandı mı derseniz, film o kadar enteresan çıktı ki buna bile cevap veremiyorum şu an. Zira çok garip bir yola girdi, çıkmak bilmedi. Çıktığında da hala çok garipti.
Neyse efem, film ne öyle savaştı, dramdı, Amerikan kültürüydü, aşktı, seksti.. bildiğiniz hiçbir şey değil. Çok değişik bir şey.
Bir kere bana birçok şekilde 'Şimdi'nin Gücü', 'How to Stay Sane' ve 'Create an Unexeptional Life' kitaplarını hatırlattı. Bu 3 kitabın son okuduğum 3 kitap olmasından öte önemli olan, hepsinin de şimdiye odaklanmayı anlatması, öğretmeye çalışması, yılların carpe diem lafını gerçek kılmaya cesaretlendirmesi. Filmde bir noktada amacının bunu gözler üzerine koymak olduğunu bize anlatıyor. İşte şaşırdığım da o oldu. Zira filmden, herhangi bir filmden, hele ki Oscar aday listesindeki, 3 de adaylığı olan ödüllü bir filmden (nedense) böyle bir şey, böylesi derin bir mevzuya odaklanmasını beklemiyor olmam.
Ama beni esas şaşırtan ise izledikten sonra okuduğum kritiklerinden; Scientology tarikatına olan bağlantısıyla eleştirilmiş olması, hatta kurucusunun hayat hikayesi olarak yaklaşanların olduğu, Philip Seymour Hoffman'ın tipiyle tamamen onu hatırlatması bilgilerine ulaşmam oldu. Resmen şoke oldum. Belki de tarikata karşı hiçbir bilgim olmamasındandır.
Deyinmeden geçemeyeceğim en önemli nokta ise iki başrol oyuncusunun da ina-nıl-maz derecedeki oyunculuklarıydı. Hem Philip Seymour Hoffman hem Joaquin Phoenix muhteşem ötesiydi. Hele Phoenix fiziksel olarak bambaşkaydı. Resmen konuşturmu kendini. Daniel Day-Lewis gibi aylarca karaktere girip oynadığı, onun gibi olduğu söyleniyormuş. İyi ki de onu örnek almış, zira deli iyi olmuş.
Diyceğim o ki bence hiç öyle bütçesini bile çıkarmayan gişe hasılatına takılmadan izleyin. Çok gerçekçi, çokn yalın bir hikaye-film-oyunculuk.
Comments
Post a Comment