Sevgilinin Soğuk Elleri / Han Kang..

* orijinal Korece adı “그대의 차가운 손” (Geudaeui Chagaun Son -Senin Soğuk Ellerin-)

[ENG in below]

  • Sevgili Pınar Hanımın sürprizi olarak, Han Kang’ın taze taze raflarda yerini alan (Güney Kore’de 2002’de yayımlanmışsa da) kitabını okumuş olmak çok keyifliydi. 
  • Daha önce sadece Vejetaryen isimli kitabını ilk çıktığında okumuş ve hatta birkaç ay önce biblioterapi atölyemiz vesilesiyle de analizini dinlemiştim. Bu nedenle yeni kitabını bunun akabinde okumak çok iyi oldu. 
  • Öncelikle yazarın kesinlikle ‘beden’ ile ilgili bir derdi olduğunu söylemeliyim. Ancak derdi derken; bunu çözümleme, anlama ve anlamlandırma çabası içerisinde olduğundan bahsediyorum.
  • * Eserde heykeltıraş Jang Unhyong, yaşayan insanların ellerinin ve vücutlarının alçı kalıplarını yaparak, insanların maskelerinin ardındaki gerçekliği keşfetmeye çalışır.
  • Ki bu okurun da aynı noktalardan kendini gözlemleyip analiz etmesine imkan tanıması çok kıymetli. Özellikle kendi adıma da bedenimle ilgili bir derdim olduğu için nokta atışı ve daha önce farkına varmadığım tespitlerle okumak çok iyi geldi. 
  • Bu nedenle bu kitabının da yazarın, kesinlikle biblioterapi kitabı olduğunu söylemeliyim. 
  • Dolayısıyla üzerine oldukça düşünülmesi gereken bir eser olarak sevdiğimi söyleyebilirim. 
  • Tüm bunları, uzak doğunun o her zamanki orijinalliği ile, gerçekten çok yaratıcı bir kurgu üzerinden kaleme alması da takdire şayan. 
  • Kendi dili dışında sadece bizim dilimize ve Almanca’ya (şu an için) çevrilmiş taptaze bir kitap okumak isterseniz ve hele ki yazarı öncesindeki eserleri ile tanıyıp sevdiyseniz mutlaka tavsiye ederim. 
  • Bu anlamda sadece Almanya’da ve Türkiye’de çevrilmiş olması da bence analize değer şekilde manidar.

Bana biri, heykel yapmayı neden sevdiğimi sorduğunda ona basitçe, ellerime güvendiğim için diye cevap verirdim. Ellerimle iskeleti oluşturup kili yoğurduğum an her şeyin kabuğunu delip içine bakmaya yönelik ısrarlı inadımdan azat olabiliyordum. Fiziksel bir coşkunlukla kendimi vermem gereken bu hassas işe âşıktım. Sonuçta, belki de sadece yaptığım üç boyutlu, sert ve kaba formlar aracılığıyla bu dünyaya bir şekilde tutunabiliyordum.

Hayır, benim için heykel denilen şey, hayatın çözümlenemeyecek sırlarına ellerimle şekil vererek onların sırrına ermişim gibi hissetmemi sağlayan bir tür hipnozdu, kim bilir.

Dili ve gözleri olan yüzün aksine eller net konuşmaz. Konuşmaya çalışır ama konuşamaz. Aynı şekilde, bir şeyleri örtmek ister ama her şeyi örtemez. Yüze kıyasla fakat bir bakıma yüzden de daha marifetli bir maskedir. Ne konuşmaya ne de kem küm etmeye ihtiyacı vardır. Susması ve öylece hareketsiz durması kâfidir.

Kayıt tutma alışkanlığı içten içe büyüleyici olduğundan bundan böyle yaşadığım sürece ara vermeden devam edeceğim hissine kapıldım. Gerçek hayatla bu kayıtlar arasında yatan ıssız ve sağlam sessizliği hissettim ve belki de yazarların hüznü veya karamsarlığı bu noktadan doğuyor olabilir mi diye düşünmeden edemedim.

Yeni şeyler öyle mi ki? Hem temiz hem güzel. Henüz hiç el sürülmemiş, hiç kullanılmamış eşyaları severim. Jelatini açılmamış yataklarla koltuklar, etiketi sökülmemiş giysiler, henüz su değmemiş tabaklar... Üzerlerine sinmiş kimyasal kokusunu, pırıl pırıl parlaklığı severim. Bir projeyi tamamlayınca geceyi orada geçirmemin en büyük sebebi bu. Sahip olduğum neredeyse tek mutluluk bu.

***

[in ENG]

Your Cold Hands / Han Kang..

* Original Korean title: “그대의 차가운 손” (Geudaeui Chagaun Son)

+ translated into English, but not yet published.

  • It was such a pleasure to read Han Kang’s newly released book—though it was originally published in South Korea in 2002—as a surprise gift from dear Ms. Pınar.
  • I had previously only read The Vegetarian when it first came out and, in fact, had recently listened to an analysis of it during our bibliotherapy workshop a few months ago. So, reading her new book right after that felt very timely.
  • First of all, I must say that the author clearly has a deep concern with the body. But by “concern,” I mean an effort to analyze, understand, and make sense of it.
  • In the story, sculptor Jang Unhyong tries to uncover the truth behind people’s masks by making plaster casts of their hands and bodies.
  • This gives the reader a valuable opportunity to observe and analyze themselves from similar angles. Especially for me, as someone who also carries a deep concern related to the body, reading it through spot-on insights—many of which I hadn’t previously noticed—was truly impactful.
  • Because of this, I would say this book, like her previous one, is undoubtedly suitable for bibliotherapy.
  • I can say I loved it as a work that deserves deep reflection.
  • And the fact that she wrote all this through a truly creative plot, with that signature originality of the Far East, is absolutely admirable.
  • If you’d like to read a freshly released book (outside of its native language, currently translated only into Turkish and German), and especially if you already know and appreciate the author from her previous works, I highly recommend it.
  • The fact that it has only been translated into German and Turkish so far is, in my opinion, a meaningful detail that deserves analysis in itself. 

Comments

Popular Posts