Aşk Romanları Okuyan İhtiyar / Luis Sepúlveda..

[ENG in below]

-  @bewaterbookcafe X @fundasakaoglu bibliyoterapi atölyesi Eylül 2024 kitabı.

- Yine, böylesi büyük bir konunun bu kadar öz ve yaratıcı bir şekilde anlatıldığı çok etkileyici bir kitap okuduk atölyemizde.

- Öncesinde sonrasında bir çok görsel ve yazılı eserde aynı konu belki pek çok kez işlenmesine rağmen dediğim gibi bu kadar orijinal ve yaratıcı bir minvalde sunulmasının ötesinde; 

- öyle görselleştirici, adeta bir film izliyormuş gibi tüm o sahnelerin ve o sahnelerin gerçekte yaşatabileceği hislerin, kokuların ve diğer her şeyin böylesi büyüleyici bir şekilde aktarılmış olması da ayrı bir şahanelik kitaba dair.

- Kaldı ki bu yaratıcılık sadece görünürde anlatılan konunun değil, aynı zamanda alt Metin’de aktarılan kahramanın o zihninde korkularla yüzleşmesi bağlamındadaki içsel savaşının ve dönüşümününün de aktarılması nezdinde vuku bulmasam müthişti. Sonuçta Amazon ormanları, beyaz adam, yerliler, aşk romanları ve daha nice sembol ancak bu kadar yaratıcı bir şekilde bence bir araya getirilebilirdi.

- Sonuçta kartaldan ve yılandan farklı olarak* Jaguar “hem gölgeler arasında sessizce ilerlerken hem de çevresindeki her ayrıntıyı keskin bir farkındalıkla algılar. Dünyayı bir avcı olarak izler, ama her hareketin ve şeklin derinlerinde saklı anlamları görür. Yani, onun dünyası hem yüzeyde hem de derinliklerde, iki katmanlı bir algıyla şekillenir.” Kahramanımız ve yaşadıkları da tüm bunları bize tam da böyle aktarıyor.

- Kendi adıma ise bu vesileyle tüm bunlara öğrendiğim sevgili hocam Yeliz’in Amazon ve ayahuska deneyimini aktardığı bir dönemde, hem de onun kutsal kakao seremonisini bir kez daha deneyimleme şansına sahip olduğum bir haftada bu kitabı okumam da apayrı güzellikte bir eşzamanlılık oldu. (Skarabe böceklerimi görmek de ayrı harikalıktı.)


* Kartal için her şey görüldüğü gibiyken, yılan için hiçbir şey görüldüğü gibi değildir. Jaguar içinse, her şey hem görüldüğü gibidir hem de değildir. (Şamanik öğretide)


Meraklısına: Kitap, Can Yayınları’ndan ilk çıktığındaki kapağı bence eseri tam anlamıyla anlatan harika bir kapak. Şimdi pek çok versiyonu var ancak kendimin ki dahil hiçbirini, hatta yabancı kapakların da hiçbirini onu beğendiğim ve kitaba uygun bulduğum kadar iyi bulamadım açıkçası.

Meraklısına 2: Ve yine yeniden sevgili Funda hanımın inanılmaz zihin açıcı toplantı notlarından bazılarını aşağıya sıralıyorum.

Hava gittikçe ısınıyor, iyice bunaltıcı bir hale geliyordu. Lanet bir zar gibi cilde yapışıyor, fırtına öncesi sessizliği ormandan köye taşıyordu. Gökyüzünün kapakları çok geçmeden açılacaktı.

Yavaş yavaş, heceleri sabırla birleştirerek, tatlarını damağında hissediyormuşçasına keyifle fısıldayarak okur, sözcüklerin tamamına hakim olunca yüksek sesle tekrarlardı. Sonra cümlelerin tamamını da aynı şekilde tekrarlar, sayfalara yedirilmiş duygu ve fikirleri bu sayede özümserdi. Özellikle hoşuna giden kısımları defalarca, insan lisanının ne kadar latif olduğunu keşfedebilmek amacıyla gerekli gördüğü miktarda tekrarlardı.

… genelde skarabelerin veya ‘ağaçların sarkık başakları arasında gizlenen ve insanlar ormandaki bir açıklığa geldiklerini sansınlar diye yıldız gibi parıldayarak insanların kafasını karıştıran’ küçük, şakacı ve şımarık tanrılar tarafından belirlenen bir kabul sınamasını geçtiğini idrak edene dek onu alkışlamışlardı.

Yağmurun kesildiği gecelerde hamağından kalkıp yıkanmak için nehir kıyısına inerdi. Sonra kahvaltıda yiyeceği pirincini pişirip ham muz dilimlerini kızartır ve varsa yemeğin yanına iri birkaç parça maymun eti koyardı.

Antonio José Bolívar, toprak bir tencerede kavurup taşla ezerek öğüttüğü ve ham şekerle tatlandırıp birkaç yudum Frontera'yla kuvvetlendirdiği kahvenin eşliğinde kahvaltısını mideye indirdi.

Ansızın gümüş renkli milyonlarca iğne, ormanı bir çatı gibi kaplayan yapraklarda delikler açarak düştükleri yerleri ışığa boğdular. İhtiyar kendini bir sis bulutunun ortasında buldu; ıslak bitkilerden yansıyan güneş ışınları aniden gözlerini kamaştırdı. Lanet okuyarak gözlerini ovuşturdu ve etrafının yüzlerce kısa ömürlü gökkuşağıyla çevrili olduğu bu mekândan, o çok korktuğu buharlaşma başlamadan önce çıkmak için ileri atıldı.

- Kitap, Şili’nin antik medeniyetinin halen izlerini taşıdığını gösteriyor. Zira İspanyol kolonisi olsa da İnka izleri hâlâ mevcut.

- Sahip olunan ritüeller, o mitolojinin devamını sağlıyor.

- Karnaval bebeği: kavramsal olarak üremenin önemini gösteriyor. Zira modern toplumda üreme yerini, aşka bırakıyor.

- Dolayısıyla bu bağlamda aşk, Batı’nın / Batı toplumunun icadıdır.

- Öpüşme ile de duygusal bağ kuruluyor. O yüzden kabile toplumunda pek öpüşmeye rastlanmıyor.

- Doğu - batı medeniyeti ayrımından çok, kabile kültürü - medeniyet ayrımı bağlamında olay değerlendirildiğinde kabile kültüründe ‘soyun devamı’ öne çıkıyor. Bu da ikisi arasındaki önemli farkı bize gösteriyor.

- Tabi bunda olduğu gibi her şeyde de nereden bakıldığına göre durum değişiyor. 

- Bu bağlamda bazılarına göre Pinochet rejimi baskıcı iken, bazısına göre özgürlükçü olarak yer alıyor.

- Dolayısıyla kitap, yeni sistem ile eski sistemi karşılıklı olarak ortaya koyan bir araç.

- Dişlerin kökünden çekilmesi: kapitalist sistemin, toplumları ‘köklerinden arındırması’ bağlamında kullanılan bir sembol olarak yer alıyor.

- Yazarın tiyatrocu bir kimliğinin de olması eser boyunca oldukça belli ediyor kendisini, sinemafotografik niteliği açısından.

- Kaldı ki yaratıcı yazarlık açısından göstermek ama anlatmamak, çok daha kıymetli. Zira iyi yazarlar her zaman gösterir anlatmaz. Bu bağlamda yazarın ormanların katledildiğini yazmaması ancak bize bir şekilde göstermesi önemli bir örnek.

- Kitapta bir sürü önerme yer alıyor. Ancak iyi ya da kötü olduğuna dair bir yargıda bulunulmuyor, bunun kararlılığı biz okura bırakılıyor.

- Kitaptaki köyün adı El Idilio’dur. 

Ki El Idilio, İspanyolca’da “idil” anlamına gelir ve genellikle sakin, huzurlu, pastoral bir ortamı betimlemek için kullanılır. 

Ve “idil” kelimesi aynı zamanda edebiyatta ve müzikte pastoral, doğayla iç içe ve genellikle aşk temalı bir anlatı biçimini de ifade eder. 

“Idilio” kelimesi bu bağlamda; kırda, doğanın huzurunda söylenen aşk şarkısı ya da kırsal aşk hikayesi anlamına da gelebilir.

- Kitaptaki belediye başkanının adı olan ‘Sucre’ ismi aynı zamanda; Ekvador’a ve diğer Güney Amerika ülkelerine bağımsızlığını kazandıran liderlerden biri olan Antonio José de Sucre’yi ifade eder. Sucre, Simón Bolívar’ın en yakın silah arkadaşlarından biri ve Güney Amerika’nın İspanyol yönetiminden kurtulmasında önemli bir rol oynayan bir askeri liderdir.

Sucre, özellikle 1824’teki Ayacucho Savaşı’nda İspanyol güçlerine karşı kazandığı zaferle bilinir ve bu zafer, İspanya’nın Güney Amerika’daki hakimiyetini sona erdirmiştir.

- Başka kahramanın takma dişlerini kullanmadığı zaman çıkarması:: Marksist bakış açısına bir gönderme olarak ‘değiş-tokuş’ ediminin sembolüdür.

- Yine kahramanımız okuyabilmek de ancak yazamamaktadır. Zira okumak pasif bir eylem iken, yazmak aktiftir. Çünkü yazarak fikirler değiştirilebilir. Aynı zamanda yazarak fikirleri aktarmak mümkündür. O yüzdendir ki her rejim ilk olarak yazarları sürgüne yollar. Kabile kültürü de sözlü bir kültürdür. Bu bağlamda yazmaya başlanınca medeniyet gelir, özgürlük gelir.

- Bu durumda Funda hanımın ifade ettiği üzere, kitabı şöyle tanımlamak mümkün: Amazon‘da bir aşk romanıdır; tabii okumasını bilene.

- Amazon‘u biliyorsan pek çok şey anlam kazanmaktadır.

- Free Riding adı verilen bir Amazzon eğlencesi var imiş. Para vermeden yapılan bu eğlence ile Amazon‘a dair bu işin böyle bir ekonomisi varmış.

- İnka kültüründe ritüeller çok fazla. Zira dpğa ile daha bütünleşik bir mitolojidir. Ancak antik Yunan’da daha felsefi bir yan var.

- Kabile kültürü doğadan beslenir, >> doğada döngüseldir. >> Kabile de o döngüselliği ritüellerle sürdürür. Kendi hayatının hayatına döngüsel olarak devam edebilmek için ritüelleri yaşamına kadar.

- Kapitalist toplumda her zaman birey iyi olsun istenir. Oysa kabile toplumunda topluluğun bütünü daha önemli bir hale gelir. Dolayısıyla eğer ki bireylerden biri zayıf halka konumunda olursa, zaten kabilenin kendisi onun canını alır. Ve böylece iyileştirip onun iyiliğini düşünmektense, kabileyi ön plana alırlar.

- O yüzdendir ki batı tıbbı (Hipokrat’la birlikte) bireyi yaşatmak üzerine daha tanrıcı bir role bürünüyor.

- Zaman anlamında da çizgisel zamandan çıkıp döngüsel bir zaman anlayışı vardır kabilelerde ve İnka mitolojisinde.

- Başkahraman daha iyi bir yaşam sürmek için göç etmektedir. Bu da kapitalist bakış açısının bir örneğidir.

- Oysa artık günümüzde ters asimilasyon söz konusudur. Bir yere göç etmeden de globalleşme ile asimilasyon yaşıyoruz.

- Maymun: Batı toplumunu simgeler. Her şeyi yiyip bitiren.

- Antonio: ‘Hibrit’i (melez) simgelemektedir. Bu nedenle hiç çocuğu olmuyor ve bir daha evlenmiyor.

- Seks: doğayı olduğu gibi kabul etme, çevreyle uyumlu hale gelmenin bir ifadesidir.

- Kıskançlık ve sahiplenme de yine batı toplumu, medeniyet ile gelen duygulardır.

- Batı toplumu için ruh ve beden ayrıdır, kabile toplumları için ikisi de birdir.

- Jaguar: Holizmin semboldür. Ruh-beden-toplum birdir.

- Bu bağlamda Jaguar kendilerinin dışındakiler tarafından dışa itiliyor. (aynı Antonio gibi)

- Venedik ve gondollar: onların İtalya’yı bilememesi gibi bizim de Amazon’u bilmemizin na-mümkün olmasını simgeler.

- Kitabın sonunda doğa değil, (Antonio ile) sistem kazanır. Zira ‘evet her şey öyle çok güzeldir ancak artık öyle yaşamak mümkün değildir’.

- Antonio her ne kadar yerlilerden öğrendikleri ile ne kadar bir şeyi başarsa da batılı bir şeye aşıktır: aşka = aşk romanlarına.

- Medenileştikçe duygular artıyor, dürtülerimizi ise kaybediyoruz.


[in ENG]

The Old Man Who Reads Love Novels / Luis Sepúlveda..

@bewaterbookcafe X @fundasakaoglu bibliotherapy workshop for the September 2024 book.

Again, we read an impressively written book in our workshop that conveys such a significant topic in a concise and creative way.

Although this topic has been addressed in many visual and written works before and after, as I said, beyond its original and creative presentation;

it’s remarkable how the scenes are visualized in such a way that it feels like watching a film, capturing all the emotions, scents, and everything else those scenes could evoke in such a captivating manner.

Moreover, this creativity not only pertains to the surface topic being narrated but also encompasses the internal struggle and transformation of the hero as they confront their fears in the subtext. In this respect, the combination of Amazon forests, the white man, natives, love novels, and many more symbols could not have been brought together more creatively, in my opinion.

Ultimately, unlike the eagle and the snake, the jaguar “moves silently through the shadows while perceiving every detail with sharp awareness. It watches the world as a hunter but sees the hidden meanings behind every movement and shape. Thus, its world takes shape with a dual-layered perception, both on the surface and in depth.” * Our hero conveys all of this to us just like that.

For me personally, reading this book during a week when I had the chance to experience the sacred cacao ceremony of my beloved teacher Yeliz, who shared her Amazon and ayahuasca experience, was a unique synchronicity. (Seeing my scarab beetles was also a separate wonder.)

📌For the curious: I am again listing some of the incredible mind-opening meeting notes from the dear Funda.

* For the eagle, everything is as it appears, while for the snake, nothing is as it seems. For the jaguar, everything is both as it appears and not. (In shamanic teaching)

Comments