Cinayet Süsü..

Fragmanını ilk izlediğimden beri görmek istiyordum ancak ilk haftalarda kaçırınca yetişemeyeceğim diye endişe etmiştim. Nitekim izleyince, kaçırsaydım ne kadar üzüleceğimi çok iyi anladım. Çünkü ba-yıl-dım. Geberdim gülmekten. Hatta bi ara bayağı öne yana yatarak, artık nasıl oluyorsa böğürerek kahkaha attım. Neyse ki salon komple benim gibiydi de sırıtmadım :) Hoş, öyle bir salmıştım ki muhtemelen yokuş aşağı devam ederdim.
Çok sade bir öyküyü-konuyu, sonunda öylesi derinlikle olarak bağlamakla birlikte; o noktaya getirene kadar bu kadar kendine özgün, bizim espri kültürümüze uygun ve hem geleneksel hem çağcıl tanımlamalara bağlı kalarak, örnek örnek ilmik ilmik öyle güzel kurgulamışlar ve sunmuşlar ki çok mu çok sevdim. Ve muhtemelen, Recep’in salonların yarısını kapattığı bir haftada, galasından kaç hafta sonra hâlen tüm günü, tek bir salon olsa da kapatabilmiş ve de full doldurabilmiş olmasının nedeni de bu. Yani benim gibi gidip bayılıp ayılıp bulduğu herkese ‘aman gözünüzü seveyim vakit varken fırsatınız olursa kesin izleyin’ denilenler olduğu için derim. Zira filmden çıkınca gişeye gidip tüm kuyruktakilere ‘aman diyim ona değil buna gidin’ diyesim geldi.
Karakterler, onları oynayanlar bu kadar cuk oturması, o karakterlerin karakter özelliklerinin bu kadar güzel aktarılması, konunun hiç sıkmaması, klişelerden (Türk klişelerinden bilhassa! Aman diyim) uzak kalması vd öyle keyifliydi ki. Hele bir eski model Ford minibüste geçen muhabbet var ki sormayın gitsin. Dehşet patladık! :) Evet biraz küfürlü ancak konsept gereği tersi olması çok komik olurdu. (Bknz. Bartu Ben son bölümdeki tam da bu konuya dair Trabzonlu replikleri ;) ) Hele ki Uğur Yücel’in bu kadar komik olacağını hiç düşünmemiştim. Diğer Amerikancı abimizin karakteri de her ne kadar hafif Recep’i andırsa da kendisine çok yakışmış. Beni eğlendirdi ve kendisini sevdim. Ve şahsen ilk kez tanıdım.
Neyse ben daha fazla tüyo vermeden bitireyim ve siz de geç kalmadan gidin izleyin.

Comments