Loving..
Korkarım Hollywood, gerçek yaşamda yaşattıklarını film yapa yapa bitiremeyecekler o acıları. Ee zaten sene olmuş 2017, halen devam ettiklerine göre bi iki yüz yıl falan daha izleriz biz bu filmleri. Çünkü anlat anlat bitiremiyor, bitemiyor korkarım. Bu sefer de, daha öncekilerden farklı olarak (ya da varsa benim denk gelmediğim bir şekilde) evlilik teması, daha doğrusu zencilerle beyazların evlenmesinin yasak olmasının manasızlığı üzerine yapılmış. Yani yok böyle bir şey dedirten bir manasızlık, akılsızlık, ipe sapa gelmez argümanlar ile saçmalıklarını çok güzel bir şekilde ortaya koyuyor, filmleri.
Böylesi absürt bir engellemeye maruz kalan kitlenin ise Loving soyadlı öyle naif bir çift üzerinden anlatılması da vuruculuğu arttırıyor, kanımca. O kadar kendi halinde, sade, sevecen, tek dertleri birbirlerine olan sevgilerini, bir arada olma arzularını korumak olan çiftimiz ise gerçekten içten, çok gerçekçi. Zaten, filmin sonundaki notlardan da gerçek hayatta da öyle çiftler oldukları için böyle karakterlerin çizilmiş olduğu çok net anlaşılıyor.
Bir de gerçekçilik demişken şunu belirtmeden geçemeyeceğim. Öyle ki tüm film boyunca sürekli ‘ay şimdi bir şey olacak, ay şimdi yakalanacaklar’ diye sürekli bir stres hissediyorsunuz, doğru düzgün bi rahat edemiyorsunuz, diken üstündesiniz. Sonra birden bi ayıyorsunuz ki o hissin, o çiftin 10 seneden fazla bir şekilde, gerçekte, babasını yaşamış olduğunu algılıyorsunuz! Onların o sakin, sade, sessiz, sevgi dolu kişiliklerine, varlıklarına, sevgilerine, yaşamlarına, dünyalarına böyle bir gerginliğin yaşatılmış olmasına da bi posta üzülüyor, hayıflanıyorsunuz. Ee izleyici nezdinde böyle bir şeyi, hele ki o sade yaşamın kendisi kadar sade kurgusunda yapabilmiş olmak da filmin başarısı. O açıdan da tebriği hak ediyor, korkarım.
Sonuç olarak, zencilere yapılan zulümlerin anlatıldığı dönem filmlerini seviyorsanız, Loving, sessiz, sakin güzel bir uyarlaması. Ancak çok aksiyon, dolambaçlar, entrika istiyorsanız, bulamayacağınızı söyleyeyim şimdiden.
Bir de unutmadan, tüm bunlar 1958’lerde geçiyor! Şaka gibi.
Böylesi absürt bir engellemeye maruz kalan kitlenin ise Loving soyadlı öyle naif bir çift üzerinden anlatılması da vuruculuğu arttırıyor, kanımca. O kadar kendi halinde, sade, sevecen, tek dertleri birbirlerine olan sevgilerini, bir arada olma arzularını korumak olan çiftimiz ise gerçekten içten, çok gerçekçi. Zaten, filmin sonundaki notlardan da gerçek hayatta da öyle çiftler oldukları için böyle karakterlerin çizilmiş olduğu çok net anlaşılıyor.
Bir de gerçekçilik demişken şunu belirtmeden geçemeyeceğim. Öyle ki tüm film boyunca sürekli ‘ay şimdi bir şey olacak, ay şimdi yakalanacaklar’ diye sürekli bir stres hissediyorsunuz, doğru düzgün bi rahat edemiyorsunuz, diken üstündesiniz. Sonra birden bi ayıyorsunuz ki o hissin, o çiftin 10 seneden fazla bir şekilde, gerçekte, babasını yaşamış olduğunu algılıyorsunuz! Onların o sakin, sade, sessiz, sevgi dolu kişiliklerine, varlıklarına, sevgilerine, yaşamlarına, dünyalarına böyle bir gerginliğin yaşatılmış olmasına da bi posta üzülüyor, hayıflanıyorsunuz. Ee izleyici nezdinde böyle bir şeyi, hele ki o sade yaşamın kendisi kadar sade kurgusunda yapabilmiş olmak da filmin başarısı. O açıdan da tebriği hak ediyor, korkarım.
Sonuç olarak, zencilere yapılan zulümlerin anlatıldığı dönem filmlerini seviyorsanız, Loving, sessiz, sakin güzel bir uyarlaması. Ancak çok aksiyon, dolambaçlar, entrika istiyorsanız, bulamayacağınızı söyleyeyim şimdiden.
Bir de unutmadan, tüm bunlar 1958’lerde geçiyor! Şaka gibi.