Zeytin Ağacı..

[ENG in below]

Açıkçası 2. sezonun ilk sezona kıyasla çok daha oturmuş ve tabiri caizse demlenmiş buldum. Dolayısıyla daha fazla sevdim.

Açılımlar da ortaya çıkan kodlamaları büyük ihtimal kolektif bağlamında ne kadar da ortak olduğunu görmek çok şaşırtıcıydı. Dolayısıyla kendi adıma açıkçası birçok noktanın ışıkla buluştuğunu rahatlıkla söyleyebilirim. 

Yine bu bağlamda henüz bir aile dizimi açılımına katılmamış biri olarak dizideki birtakım önerileri çok akla yatkın bulduğumu ve uygulamaya koyulduğumu da eklemek isterim. (mum, ağaç vd) 

Karakterlere can veren oyuncuların da yine ilk sezondaki gibi inanılmaz uyumlu olduklarını bir kez daha sevinerek izlemiş oldum.

Repliklerin de gerçekten çok mu çok gerçekçi yazıldığını söylemeliyim. Bu da anlatımın içine girmemizi kolaylaştırıyor ve dizi bağlamında konunun da gerçekçiliğini arttırıyor.

Özellikle Leyla karakterine tabii ki bayıldım (ayrıca oğlu da bence acayip iyi bir oyunculuk sergiliyor). Beni birçok sahnede kahkahalara gark ettiğini itiraf etmeliyim. 

Bu anlamda da sadece düşündüren veya hüzünlendiren değil, aynı zamanda çok keyiflendiren ve eğlendiren sahnelerle de çok iyi vakit geçirdiğimi özellikle belirtmeliyim. 

Son olarak da tabii ki Ada’nın evi olan mekâna ve mekânın içerisindeki tüm objeler dahil dekorasyona (havuz ve bahçe apayrı hayran olunası olmak üzere) bittiğimi de eklemeden geçemeyeceğim.


Kabul edilmeyen geçmiş kendini başka nesillerde, başka suretlerde tekrar eder. Aslında bu sanıldığının aksine olumsuz değil, yaşamı sürdürebilmemiz için son derece gerekli bir mekanizmadır. Çünkü bizden önce karanlığın içinden geçenler bize oradan çıkmanın yolunu da gösterirler. Geçmişi kabul etmek bugünkü tercihlerimizi de değiştirir. Peki tercihlerimiz değişirse geleceğimiz de değişir mi? 

Farz et ki bu zeytin sensin, bu da senin soy ağacın. En kökten yukarı doğru gelip seni besleyen damarlar var. Bu damarlar hikayeler taşıyor, acılar taşıyor. Zenginlikler ve hazineler taşıyor. Annen, onun annesi ve onun annesi, birbirinize görünmez bağlarla bağlısınız. Bu bağı yok saymak kendi dişi yanına küsmek olur. Dişi yanın senin yaratıcı yönün, şefkatin, sevgiyi alabilmen ve verebilmen demek. 

Büyüklerimizden biri haksızlığa uğradığında, bazen kendimizi onun olduğu duruma düşürürüz. "Bak, ben de senin gibiyim. Tıpkı senin gibi mahkumum. Senin gibi evladımdan ayrıyım. Senin gibi kurbanım. Tıpkı senin gibi kayıplarım var." diyerek onu onurlandırmak isteriz. Tabi ki farkına bile varmayız öyle davrandığımızın. Oysa bu döngüden çıkmamız mümkündür. Çünkü bu onların yaşam planıydı, bizim değil.

….. asıl mesele bu mu yoksa önemli olan, onun bugüne ne taşıdığı mı? Senin avucunda ne var? 

Geçmişini öfke yüklü bir küfe gibi sırtında mı taşıyacaksın, yoksa küfenin içinden sana gerekli olanları alıp kendine yeni bir yol mu açacaksın? 


Another Self series / Netflix..

[in ENG]

Honestly, I found the 2nd season much more settled and, so to speak, matured compared to the first season. Therefore, I liked it more.

It was quite surprising to see how much the revelations and the emerging patterns were probably so common in a collective context. Therefore, I can easily say that, for me, many points have come to light.

In this context, as someone who hasn’t participated in a family constellation session, I must say I found some of the suggestions in the series quite reasonable and have even applied them (candles, trees, etc.).

I was delighted to see once again that the actors bringing the characters to life were, as in the first season, incredibly in sync.

I must also say that the dialogues were written in a truly realistic way. This makes it easier for us to get into the narrative and increases the realism of the subject within the context of the series.

Of course, I absolutely loved the character Leyla (also, I think her son delivers an outstanding performance). I must confess that many scenes made me burst into laughter.

In this sense, I should particularly note that I had a great time not only with scenes that made me think or feel sad, but also those that were very enjoyable and entertaining.

Lastly, I can’t help but mention that I was absolutely in love with Ada’s house, including all the objects in the space (especially the pool and garden, which were something to be admired).


Comments

Popular Posts