Triloji Atölyesi / kozalak..

Mayıs ‘04 @kentkabilesi Triloji atölyesinin teması “kozalak” 🧠👁️  oldu.

3 oturumda yine yeniden hayran kalarak tamamladığımız atölyede kendi adıma en sürprizli detay, canım tanrıçam Artemis’i görmekti.🫠

Bu vesileyle her bir oturumun taçlananlarını paylaşmadan edemedim tabii ki :)

🔺Mitoloji:

• Özellikle antik Mısır olmak üzere, birçok kültürde karşımıza çıkan kozalak; her zaman için bir beyin sembolizmi.

Esas itibari ile de epifiz bezine karşılık;

endokrin sisteminin temel parçası

uykuyla uyanıklık arasında olma hâli (theta)

yaratıcılığın temeli

yoktan var etme noktası

Antik Mısır’da bir sonraki dünya inancı kapsamında anatomi ve dolayısıyla cerrahi bilgi o kadar gelişmiştir ki bu onları mumyalama olgusuna taşımıştır. 

Ve tüm bu gelişmiş bilgileri sayesinde hem beyin hem de dolayısıyla epifize dair bilgi ilk bilgiler Mısır papirüslerindedir. Dolayısıyla antik Mısır’da tıp, dinden ayrılamaz. Öyle ki hastalıkların sebeplerini bulmak, yaşamın da anlamına ulaşmaya eşdeğerdir.

• İkinci temel  Nil sembolizmmidir. 

Beynin çoğunluğunun sudan oluşması gibi Nil Nehri de halk tarafından tanrı olarak görülen bir kaynaktır.

Ki gündoğumu, kaos sularından doğan güneş = altın bir çocuk = kral = yaratıcı tanrı = yaratıcı = Ra

Gözün iris noktasının geldiği köken ‘irid’ = tanrının yaratıcı gücü = Ra’nın gözü 

-> Ruhun psişesi de Ra’nın ışığına götürür. -> Bu da  zamanın göreceliğine götürür ki -> mumyalama vd. buradan çıkar.

Çünkü ruh, bir ışık olarak algılanır ve her yerde var olabilendir.

Sabah güneş ışığının alınmasının melatonin salgılatması bağlamında => sadece ön lobumuz, ölümsüzlüğü anlamaya yeterli değildir.

Oysa Sanayi Devrimi ile birlikte korkularımıza sahip çıkar hâle gelmişizdir, kişisel trajedilerimizi aşıp lineer düşünceden çıkamıyoruz. Oysa ki Mısırlılar gibi yapmamız hâlinde; yaz-kış aynı kalabilen kozalak gibi kendi gerçekliğimizi de her daim ortaya koyabiliriz.

Zira onlar kendilerini mevcut andan ibaret görmemiş, zamanın dışına çıka bilmiş, bedeni de ruhun ve bilincin ölümsüzlüğüne çıkarmıştır. 

Bu yüzden varoluşumuzu yeniden düzenlemeliyiz. = Sirkadyen ritmi düzenleyen epifiz noktada önemli.


📿 Dinler:

• Öncelikle kozalağın arındırmakla eşleştiği görülür ve ayinlerde arındırma amaçlı olarak kullanıldığı. 

• Selçuklu motiflerinde de haşhaşla benzemeye başlar. Öyle ki esrikliğe ulaşmak için kullanılır. Ve hayat amacı ile ilişkili bir kavrama dönüşür. 

Kaldı ki çam ormanı = en çok oksijen veren = ‘natural high’

• Hristiyanlıkta da suyla beyin bağlantısı noktasında cennet ırmağı kavramı vardır


*Kısaca kozalak iki ana düşünceden çıkmıştır:

1) Mısır’da ölümsüzlüğük ve öte dünya inancı 

2) Anadolu, Asurlu’da bolluk ve bereket inancı

=> zamanla bunlar karışmış ve bilinçdışımıza yerleşmiştir. 

Antik Yunan’da iyice biçimsel. Hristiyanlıkta da cennet ırmağına evrilmiş.

Dolayısıyla evrime uğrasa da çok değişmemiş ve hep bu iki temelde kalmıştır.


🧠 Psikoloji:

• Hristiyanlıkta cennetle eş olsa da Doğu’da her daim aydınlanma, samtha vb. ile eştir, kozalak = epifiz

Görünmeyen enerji = ilahi anne = enerji matrix‘i = enerji sistemi 

-> Şamanlar hep bu inançta olmuş; bu enerji ile bir bilgi deposunun bize aktığı noktasında olmuşlardır.

Ki bu da bizi Jung’un kolektif bilincine götürür = (her daim var olan) ana tanrıça inancı 

İndus Vadisi’nden Orta Avrupa’ya kadar olan olan Yüce Anne inancı, Hint-Avrupa istilası ile baltalanmıştır. 

(Baba-Tanrı = -Yunan’da- Zeus & -Roma’da- Jüpiter formuna dönüşür.)

Askeri metinler yeni mitoloji oluyor ve eril şarkısı doğuyor.

Özellikle New ton ile birlikte bilimle anlaşılamayan her şey devredışı bırakalım rafi olarak kalsa da çağdaş bilim kuantum fiziği ile bağlantılılık kavramına getirip bunu çürütüyor. Bilinç, insan beyninin işlemsel kabiliyeti olarak kabul görmeye başlıyor. 

!! O bağlantıyı kurmak için gerekli olan ise “bant genişliği” (kişinin aurasının/titreşiminin yüksek olması)

Beynin artan bir işlem kapasitesi var iken gündelik yaşam o bağlantının kurulmasını engelliyor. 

Beyin ile aydınlanma yaşanması için meditasyonla prefrontal korteksin aktive olması gerekiyor. Onun çevrimiçi hâle gelmesi beynin sinerjisini yükseltiyor ve bu noktada bütünün parçalarının toplamından daha büyük olması sağlanabiliyor.

(neşe, huzur yaratması için onu güçlendirmek, -> bunun için de zihin ve bedeni iyileştirmek)

Özetle: 

Yıkıcı duyguları yaratan sınırlı benlik algısını yıkmak = “açık algı” = esas mutluluk = “kozalak” metaforu 

(aksi halde toksik durumlar vd evrenle bağlantı kopar, kaos/karmaşa beslenir) 


Comments