Âdem'le Havva'nın Güncesi / Mark Twain..

BeWater kafe bibliyoterapi atölyesi Mayıs 2024 kitabı. 
Utanarak itiraf etmeliyim ki gerçekten Mark Twain’in Tom Sawyer'ın Maceraları’ndan başka kitaplarını hiç fark etmemişim. 
Bu kitap ise bence çok keyifli ve çok orijinal öykülerden buluşan bir derleme. Başta kitaba ismini veren Âdem'le Havva'nın Günceleri olmak üzere diğer tüm öyküleri de (özellikle ressam arkadaş grubu ve 1 milyonluk banknot) çok severek okudum. 
Her birinin ayrı sahip olduğu incelikli esprilere çok güldüm, çok eğlendim. 
Kesinlikle okumanızı öneririm. Ben uzun süredir ilk kez böyle ara vere vere, sindire sindire bir öykü kitabı okumuş oldum ve büyük keyif aldım. 
Tabii ki (aşağıda elimden geldiğince maddeleştirmeye çalıştığım) toplantı bilgileri ile birlikte daha da zenginleşti kitap kendi adıma.

Havva’ya ses veren ve onu kişileştiren ilk yazar ve ilk eser. 
Kitabın en önemli niteliği, hem Adem’i hem Havva’yı kişileştirmesi ve kendi hikayelerini anlatmalarına olanak tanıyor olması.
Ana öykünün en önemli kavramı ‘ben ve biz’. 
Her ne kadar biz dendiğinde bir elmanın iki yarısı olmak konsepti anlaşılsa da bu biz olayını tam olarak anlatmaya uygun değil. İşte bu noktada Erik Erikson’ın “insanın 8 evresi” bilgisine bakmakta fayda var [altta]
Âdem'le Havva'nın dinamik bir ilişkisi var. O yüzden çok güzel yol alıyorlar. 
İncil’e çok gönderme var ancak çok üstünden durmadan veriyor. 
Âdem gittikçe egosunu yeniyor ve bu feminist bakış açısıyla değerlendirilebilir. 
Havva'nın sevgisi gittikçe derinleşiyor, ailenin önemini kavrıyor. 
Cennetten düşüş hafifletilmiş olarak verilmiş. 
Havva’nın çocuğuyla birlikte, dini sorgulaması durumu söz konusu.
Kaldı ki Havva tüm öykü boyunca hep sorguluyor hem çevreyi hem ilişkisini. Bu da bize yazarımız kadın ve erkek düşünce yapıları arasındaki farkı kavradığını gösteriyor. 
Âdem’in güncesi 1893’te yazılmış. Yazar, Havva’nın güncesini ise 1903’te, eşini kaybettikten sonra kaleme almış.
Bazı öyküler absürt ancak dönemine göre üstün. 
Son kertede kitap şu soru ile baş başa bırakıyor okurunu: doğru-yanlışı bilmeyen birini yanlış yaptığı için sorgulayabilir miyiz?
Kitabın yan okuması olarak verilen eserler: ‘insan nedir?’ ve ‘yatıyorum bir şey diyor musun?’ adlı kitaplar ile ‘PK’ isimli film.


Erik Erikson’ın “insanın 8 evresi”
Erik Erikson’ın psikososyal gelişim teorisi, bireylerin hayatları boyunca geçtikleri 8 belirgin aşamayı tanımlar. Bu aşamalar, her biri belirli bir psikososyal krizle karakterize edilen yaşam dönemlerini kapsar.
1. Güvene Karşı Güvensizlik (0-1 yaş)
   - Ana Tema: umut ve uyum. 
Bebek, bakım verenlerin güvenilirliğine ve bakımına bağlı olarak dünyaya güven ya da güvensizlik geliştirmeye başlar.
   - Başarı: Güven duygusu, dünya hakkında olumlu bir bakış açısı ve sağlam ilişkiler kurma yetisi.
   - Başarısızlık: Dünyaya karşı sürekli bir güvensizlik ve korku.

2. Özerkliğe Karşı Utanç ve Şüphe (2-3 Yaş)
   - Ana Tema: utanç-kararsızlık ve özerklik
Çocuk, fiziksel beceriler ve kontrol kazanarak özerklik duygusu geliştirir.
*Sürekli müdahale olursa-> kuşku ve utanç
Keşif olursa-> özerklik, irade, seçim yapabilme gücü
   - Başarı: Bağımsızlık ve özgüven.
   - Başarısızlık: Utanç, şüphe ve bağımlılık.

3. Girişimciliğe Karşı Suçluluk (3-5 Yaş)
   - Ana Tema: girişimcilik-suçluluk, cinsellik ve dil. 
Çocuk, girişimlerde bulunarak kendi yeteneklerini test eder ve sosyal olarak kabul edilebilir davranışları öğrenir.
*Baskı, suçlama olursa-> suçluluk
Dengeli olursa-> özerklik vd pozitif durumlar
   - Başarı: Girişimcilik ve liderlik özellikleri.
   - Başarısızlık: Suçluluk ve yetersizlik duygusu.

4. Başarıya Karşı Aşağılık (6-11 Yaş)
   - Ana Tema: beceri-aşağılık, iş birliği
Çocuk, okul ve sosyal aktivitelerde başarılı olma çabasındadır.
*yapamadıklarına değil de yapabildiklerini odaklanılırsa-> çalışkanlık 
yapamadıklarına odaklanılırsa-> yetersizlik
   - Başarı: Çalışkanlık ve başarı duygusu.
   - Başarısızlık: Aşağılık duygusu ve düşük özgüven.

5. Kimliğe Karşı Kimlik Karmaşası (12-18/21 [30 artık] Yaş)
   - Ana Tema: kimlik kazanma ve rol karmaşası 
Ergen, kimlik arayışı ve kişisel değerler geliştirme sürecindedir.
*dönem olumlu geçerse-> kimlik kazanıyor 
olumsuz geçerse -> ruhsal çöküntü, kimlik karmaşası
   - Başarı: Sağlam bir kimlik duygusu ve bireysel bütünlük.
   - Başarısızlık: Kimlik karmaşası ve rol belirsizliği.

6. Yakınlığa Karşı Yalıtılmışlık (20-30 hatta artık 40 yaş ~ Genç Yetişkinlik)
   - Ana Tema: yakın ilişkiler ve soyutlama
Genç yetişkin, samimi ilişkiler kurma ve bağlanma kapasitesini geliştirir.
*olumlu geçerse-> sevki alma-verme dengesi yerinde oluyor.
olumsuz geçerse-> toplumsal soyutlanma yaşanıyor. 
   - Başarı: Yakınlık ve sevgi dolu ilişkiler.
   - Başarısızlık: Yalıtılmışlık ve yalnızlık.

7. Üretkenliğe Karşı Durgunluk (30-60 yaş ~ Orta Yetişkinlik)
   - Ana Tema: üretkenlik-kısırlık
Yetişkin, iş ve aile hayatında üretken olma ve toplumda bir fark yaratma çabasındadır.
*olumlu geçerse-> yeni bir kuşağı oluşturma, üretkenlik, yaratıcılık 
olumsuz geçerse-> durağanlık, kısırlık.
   - Başarı: Üretkenlik ve topluma katkı.
   - Başarısızlık: Durgunluk ve kişisel tatminsizlik.

8. Benlik Bütünlüğüne Karşı Umutsuzluk (60+ ancak artık 80+ yaş ~ Yaşlılık)
   - Ana Tema: ego bütünleşimi ve olumluluk
Yaşlı birey, hayatına geri dönüp değerlendirir ve yaşananları kabul eder.
   - Başarı: Benlik bütünlüğü ve bilgelik.
   - Başarısızlık: Umutsuzluk ve pişmanlık.


~~ Erik Erikson’ın orijinal teorisi sekiz psikososyal gelişim evresi üzerine kuruludur. Ancak, Erikson'ın eşi ve çalışma arkadaşı Joan Erikson, Erikson'ın ölümünden sonra teoriyi genişleterek dokuzuncu bir evre eklemiştir. Bu eklemeler, yaşlılık dönemindeki gelişim ve zorluklarla ilgilidir.

9. Evrensellik, İnanç ve Umutsuzluğa Karşı Umut ve Bilgelik (80 yaş ve üstü)
   - Ana Tema: evrenle bir ve büyün olma ya da bitkisel hayat
Bu evre, daha ileri yaşlarda (80 yaş ve üzeri) yaşanılan zorluklar ve adaptasyon süreçlerini içerir. Kişiler fiziksel ve bilişsel gerileme, sosyal kayıplar ve bağımsızlık kaybıyla yüzleşir.
   - Başarı: Bu evrede başarı, bireyin daha önceki evrelerde kazandığı bilgelik ve içsel güçlerle yüzleşerek umudu ve ruhsal bütünlüğü koruması anlamına gelir. Kişiler hayatlarının anlamını ve değerini bulmaya çalışır ve varoluşsal anlamda bir kabullenme ve huzur bulurlar.
   - Başarısızlık: Umutsuzluk, yalnızlık ve değersizlik hissi, fiziksel ve zihinsel gerilemelerle başa çıkamama, izolasyon ve çaresizlik duyguları bu evrede başarısızlık anlamına gelir.

Erikson’ın teorisi, bireyin hayat boyu karşılaştığı psikososyal gelişim zorluklarını ve bu zorlukların üstesinden gelme yeteneğini anlamaya yardımcı olur. Her aşamada başarılı olamama durumunda bile, birey bir sonraki aşamaya geçer, ancak önceki krizler tam anlamıyla çözülemediğinde bu durum sonraki evreleri olumsuz etkileyebilir.


“Bugün her şey dünkünden daha güzel görünüyor. Dün her şeyin çabucak bitirilmiş olduğu besbelliydi. Dağlar sivri sivri, çakır çukurdu. Döküntüler kırıntılarla dolup taşan kimi düzlükler darmadağınık bir görünüşteydi. Baktıkça içi kararıyordu insanın.  
“Soylu, güzel sanat yapıtları öyle çabucak çırpıştırılmaya gelmez. Bu göz kamaştırıcı yeni dünya, gerçekten de en soylu, en güzel türden bir yapıt. Çok kısa bir sürede yaratılmış olmakla birlikte, hemen hemen hiç eksiği yok. Göğün kimi yerleri sayısız yıldızla dolup taşarken kimi yerleri bomboş duruyor ama bu sonradan düzeltilebilir herhalde.”
Dün akşam ay yerinden çözülüverdi, aşağı doğru kaydı kaydı, sonra görünmeze karıştı. Çok yazık oldu. Düşündükçe yüreğim parçalanıyor. Yukarıdaki süsler bezekler arasında güzelliği onunkine erişecek tek bir şey daha yok. Yerine sağlam tutturulmamıştı demek. Bize geri dönmesi en büyük dileğim!” 
Ayın şimdi nerde olduğu bilinmiyor tabii. Onu ele geçiren kaçırmak ister mi, saklar elbet. Ben olsam, ben de saklardım. Genellikle hayli dürüst bir kimse olduğumu sanıyorum, ancak yaradılışımın özünde güzel şeyleri sevmek için büyük bir tutku var. Elimde değil ne yapayım. Sözgelişi, başka birinin ayı benim elime geçse, o başka birinin de haberi olmasa bundan, bu durumda bana pek güvenemezsiniz. Ayı gündüzleyin bulmuşsam vazgeçerim belki, bir gören olmuştur diye çekinirim, ama karanlıkta bulmuşsam, ne yapar yapar gizlerim herkesten bulduğumu. Bayılırım aylara. Çok sevimli, çok romantik şeyler. Beş altı ayım olsaydı gözüme uyku girmezdi artık. Yosunlu bir bayıra sırtüstü uzanır, bıkmadan usanmadan ayları seyrederdim hep.   
“Yıldızlar da hoş. Birkaçını ele geçirebilseydim, saçlarıma takardım ne güzel. …. Dün gece ilk göründüklerinde, uzun bir Tanrı’nın kendi görünüşünde yarattığı insan gövdesinin gün ışığında çıplak olduğu zaman ayıplanışını öğrendik; korkuyu öğrendik; kibri, taşkınlığı, çekememezliği, ikiyüzlülüğü öğrendik; saygısızlığı öğrendik; sövmeyi öğrendik; doğruyu yanlıştan ayırt etmesini, birinden kaçınmayı ötekine yönelmeyi öğrendik; ahlak duygusunun sonuçlarını bütün zenginliğiyle öğrendik, şimdi hepsine sahip durumdayız. Cennette bir saat kalmak için hepsini verirdik bunların, hayvanları da bozardık bu bilgilerle!” 
“Sınırla St. Petersburg arasında binbaşı, genç arkadaşını yeniden rahata kavuşturmak, onu geçirdiği sarsıntının etkisinden kurtarmak, yaşamanın bir kıvanç olduğunu ona göstermek için elinden gelen her şeyi yaptı. Onun bu çabaları sonucunda delikanlı büyük şehre sevinç içinde girdi.”

Comments