Fındıkkıran..

Şükürler olsun ki sonunda, Bornova Kültür ve Sanat Merkezi'ne gelmesi sayesinde, ünlü mü ünlü Nutcracker / Fındıkkıran balesini izleyebildim. Hem de çok keyifli bir tesadüfle! konseptine uygun olarak yeni yıl haftasında. Her ne kadar, kitapçığında da ifade bulduğu üzere, özelde ‘İsa’nın doğuşuyla hiçbir ilgisi olmayan böyle bir hikaye nasıl oldu da Noel sezonuyla özdeşleşti?!’. Size özet geçecek olursam, cevabı tabii ki Amerikan popüler kültürü! Nasıl ki Noel Babayı kendi markalarının kurguyla ortaya koyup kendilerine malettilerse, Alman Hoffmann’ın ve Fransız Dumas’ın yazımlarının etkisiyle Rus #Çaykovski tarafından sahnelenen bir eser olsa da sanki her şey Amerikanvari havasında dolaşıyor ya helal diyorum :) E tabii bu da bi başarı!

Balemize dönecek olursam, tabii ki şahane bir görsellikti. O danslarla, melodilerle, ışıklarla, renklerle fantastik bir dünya hem de kanlı canlı karşımdaydı. V. Murad ve La Traviata’da o kadar hayıflandığım için bu sefer hazırlıklıydım ve aşina melodileri az biraz kaydedebildim :) Anlayacağınız üzere, birçok ‘aa bunu tanıyoruz’ dediğimiz, bir şekilde filmlerde, reklamlarda vd. duyduğumuz müziğin, izleyince Fındıkkıran melodilerinden olduğunu anlamak ve artık bilmek (en azından kendi adıma) çok keyifliydi. Sadece başını çekebildiğim, sonrasının notalarının keyfini çıkarmak istediğim en bilindiği ise ‘Çiçek Valsi (-Waltz of the Flowers-) idi. [tam adıyla: 🎼 Nutcracker, Suite Op. 71, Act 2: No. 13 Waltz of the Flowers]
Ayrıca bir diğer not olarak şunu ekleyebilirim, zira kendim de yeni öğrendim desem :) Öykümüzün çıkış noktası hediye oyuncak olan fındık kıracağı nam-ı diğer fındıkkıranların (kırmızı formalı asker), birer tahta yadigar olarak Alman efsanelerinde, içinde bulunduğu evi ve aileyi koruduğuna ve şans getirdiğine inanılıyormuş.
Dünya prömiyerini 18 Aralık 1892, St. Petersburg olan bir baleyi 127 sene sonra 28 Aralık 2019’da İzmir’de izleyebilmiş olmanın güzelliği aşkına..





Comments