Alice Aynanın İçinde / Lewis Carrol..

Şimdi Alice de nereden çıktı derseniz, şimdi değil dört yıl önce çıktı :) Vakti zamanında BKM Neon Kutusu’nun içinde çıktığında, eğlenceli tasarımıyla pek bi beğenince kendisini hafızamı tazeleyim diyip Harikalar Diyarında’yı hemencecik yeniden okumuş, hatta o dönem de yine gecikmiş olarak Tim Burton filmini izlememe vesile etmiş, daha bi sevmiştim Burton gözüyle Alice dünyasını. Ancak artık araya ne girdiyse ikinci öylece kaldıydı. Şimdi de hadi ara ara birikmişleri bitireyim kontenjanından Aynanın İçinde’yi hüpletiverdim.
Kitaba yorum yapmak ne haddime diyorum, sonuçta Lewis yengede öyle bir hayal gücü var ki akıllara ziyan. Şapkacı Kedi’miz misali şapka çıkarmamak elde değil. Dolayısıyla Alice dünyasına, sırf o yaratıcı detayları okumak için bile dalınır kanısındayım pek tabii. O yüzden öykümüze dair söyleyebileceğim nokta, yaratıcılık akan detayları dışında, sadece görsel olarak bu anlamda zihnimizde yarattıklarının yanı sıra türettiği, bir o kadar yaratıcı ‘yeni’ kelimeler. Öyle keyifli, öyle eğlenceli ki. Aklımda tutabilsem gündelik yaşamımda da kullanımıma almayı çok isterim. Rowling yengede de hep öyle oluyorum ya, sonuçta o da Lewis’in izinde ;) Nitekim dayanamayıp diğer keyif aldığım cümlelerle birlikte aşağıda iletmeden duramayacağım ;) Bu enerjiyle bir de devam filmini izlersem terayağlı ballı kaymak olur kanısındayım ;)
Meraklısına: Bu arada gördünüz mü bilmiyorum ancak geçtiğimiz günlerde Everest’ten çok orijinal yepyeni bir baskısı çıktı. Bu tarz özel basımları sevengillerdenseniz bi bakabilirsiniz dedim ;) Zira şahane!
Meraklısına 2: Benim okuduğum Yakamoz Yayınları’nın çok da cici bir sarkaç saat şeklinde keçeden kitap ayracı vardı. O kadar sene kitaplıkta, o mis gibi kokusu kitaba geçmiş ki sormayın gitsin. Kitap kokusu favorimdir ancak böylesi de pek bi lezzetli olmuş :) Aklınızda olsun ;)
Meraklısına 3: Alıntılar için en az 3 farklı çeviriye baktım ki bakmaz olaydım! Hayatımda çevirileri arasında bu kadar fark olan bir kitap hiç görmemiştim. Şoke oldum. Hele ki temelde bir çocuk kitabı için çok şaşırttı. Alırken bu da aklınızda olsun derim ;)
  • Alice, Kraliçe’nin emirlerini hemen yerine getirerek yolunu nasıl kaybettiğini becerebildiği kadarıyla anlatmaya koyuldu. “Yolum derken ne demek istediğini anlamıyorum,” dedi Kraliçe. “Buradaki tüm yolların sahibi benim. Bir kere senin burada işin ne?” diye devam etti daha nazik bir şekilde. [s. 29]
  • Uzaktan kibar bir ses, “Bu kız, ‘kırılabilir, dikkat!’ diye etiketlenmeli,” dedi. [s. 39]
  • “Kafanın üstündeki dala bak,” dedi Tatarcık, “Şipşak Yusufçuk var orada. Vücudu erik pudinginden; kanatları çalı meşesinden ve kafası da konyakta yakılmış kuru üzümden.” [s. 43]
  • “Neyden bahsettiğini biliyorum,” dedi Edi: “Ama o durum öyle değil, canım!” “Tam tersi,” diye devam etti Büdü, “Öyle olsaydı, belki olabilirdi ama öyle olsaydı da öyle olurdu ama öyle olmadığı için böyle de değil. Mantığı bu işin.” [s. 51]
  • *(bir başka çevirisiyle) “Ne düşündüğünü biliyorum” dedi Aynısı; “ama o öyle olmadı, bilmiş̧ ol.”
“Ya da,” diye devam etti Kopyası, “öyle olsaydı bile ki olabilir; olsaydı da olurdu zaten; ama öyle olmadığına göre değil. Bu işin mantığı bu.”
  • Alice kahkahalarla güldü. "Böyle yapmanın hiçbir faydası yok," dedi. "İnsan imkansız şeylere inanan)." "Öyle sanıyorum ki senin bu konuda çok fazla inanma denemen olmamış," dedi Kraliçe. "Ben senin yaşındayken her gün yarım saat inanma denemesi yapardım. Yaa! Bazen kahvaltıdan önce altı tane imkansız şeye inandığım olurdu." [s. 74]
  • AsıkBodur yüksek bir duvarın üstünde ayak ayak üstüne atmış bir Türk gibi oturuyordu, ... [s. 83]
  • ... dördükavur; öğle sonu saatin dördü demek, akşam yemeği için bir şeyleri kavurduğun vakit. ....kıvmüksü; kıvrak ve sümüksü. .... tirbuşkele; porsuk ya da kertenkele gibi bir şey, tirbuşona da benzerler. .... gönende; bir topak gibi dönmek. .... zırr; bir matkap gibi delik açmak. ... gümenlik; güneş saatinin altındaki çimenlik, taa uzaklara gidip geldiği için. ... zayciz; zayıf ve aciz. ... ibibik; etrafından tüyler dökülen saçaklı bir kuş. ... evdenmuz; muz yeşil domuz türlerinden biridir ama ev ne demek, tam olarak bilmiyorum. Sanırım evden uzakta demenin kısaltılmışı. Yolunu kaybetmiş anlamına geliyor. [ss. 92-94]
  • "Yelpazeleyin şunun kellesini!" diye tedirgin bir şekilde araya girdi Kızıl Kraliçe. "Bu kadar düşündükten sonra beyni yanmak üzere olmalı." Böylece, Kraliçeler hemen işe koyulup bir yaprak demetiyle Alice'i yelpazelediler; ta ki saçlarını savurduğu için Alice onlara yapmamaları için yalvarana kadar. [s. 140]
  • ... tereddütie kendini düzeltti. "Tersini söyleyecektim." "Düzeltmen için çok geç," dedi Kızıl Kraliçe. "Bir şeyi söyledin mi, o şey orada kalır ve sonuçlarına katlanırsın." "Bu bana şeyi andırıyor-" dedi Beyaz Kraliçe başını öne eğip ellerini ovuşturarak, "Geçen salı biz böyle bir gök gürültüsü yaşamıştık -yani geçen salı öbeklerinden birinde, bilirsiniz ya." Alice'in kafası karışmıştı. "sadece bir gün vardır."
  • "Bizim ülkemizde," diye başladı, Kızıl Kraliçe, "Sizin sistem çok fakir ve zayıfmış doğrusu. Burada, gecelerle günler ikişer üçer olur, hele bazen kış mevsiminde, art ayda beş gece yaşam, ısınmak için, bilirsin ya." [s. 141]

Comments