Şimdi'nin Gücü / Eckhart Tolle..

Böylesi sıra dışı bir kitaba, oldukça sıradan bir cümleyle başlamak istiyorum, zira benim için gerçek bu: Bir kitap okudum ve hayatım değişti.
Evet, yıllar önce ablacığım sayesinde duymuştum. teee neredeyse 6 yıl önce al oku demişti. Hatta sonradan Türkçe çevirisinin çok iyi olmadığını duymuş, bir de orijinalini almıştı. Sonradan başka bir arkadaşımızdan da aynı eleştiriyi duymuştuk. Ben ise özellikle felsefi konular, spritüal konular söz konusu olduğunda; zaten Türkçe bile olsa bir cümle üzerine durup düşünen, bazen de anlamayıp tekrar tekrar okuyan biri olarak bu riski, ilgili kitaplarda pek almama taraftarıyım. Çevirisi olmadığında mecburen okuyorum ancak tercih hakkım varsa yerliden yana hakkımı kullanıyorum :)
Gelelim kitabımıza: evet Türkçe de olsa öyle su gibi akıp gitmiyor ancak bence zaten zorlu bir kitap olduğu için durum öyle. Yani çevirmenin suçu değil bence. Hoş tabii belki de bu kararı İngilizce'sine bakmadan söylemek pek doğru olmayabilir. O yüzden kitap-alım-listem de İngilizcesi de var. Umarım tekrar İngilizce'sini de okurum bir gün. Zira Türkçe'si veya orijinali, zaman var veya yok; ara ara okunması, hep hatırlanması, üstünden tekrar tekrar geçilmesi ve en önemlisi hayata adapte edilmesi, yaşama geçirilmesi gereken bir kitap.
Yazarın da dediği gibi tasavvuftan ve diğer tüm dinlerden, spiritüel yaklaşımlardan yararlanılarak yazılmış bir kitap Şimdi'nin Gücü.. aslında o da bir anlamda tüm inançların, zen vb. felsefelerin ve yol gösterme, hayata yön verme ekollerinin, öğretilerinin dediğini bir kez daha yineliyor. Özetle o da, klasik 'carpe diem', 'anı yaşa' anlayışını savunuyor.
Hatta okuduktan sonra izlediğiniz dizide, filmde, okuduğunuz kitapta, makalede o kadar çok izlerini görüyor, duyuyor, okuyorsunuz ki. Bu durum sizi hem mutlu ediyor (yalnız olmadığınızı, pek çoklarıyla aynı yolun yolcusu olduğunuzu görüyor, öğreniyorsunuz), hem de kitabın size verdiklerini bir kez daha, böyle tatlı tesadüflerle hatırlamış oluyor ve yolunuzdan sapmamak için şöyle bir çimdikleniyor, sarsılıyorsunuz yeniden..
Benim için kendisini, benim okuduğum! (burası önemli), diğer benzerlerinden ayıran nokta ise; bunu yaparken beni üzmüyor, umutsuzluğa sürüklemiyor, kızarak-döverek baskı uygulamıyor. Bir anlam da ünlü 'yavaş yavaş acele et' mottosunu güdüyor (en azından benim için öyle, ben öyle anladım-algıladım).
Öyle ki ne zaman bir şeyler yapamadığım için ya da yine ters gittiğinde bir şey, hemen gidip kendisinden yüzlerce notlar aldığım blank book'umu açıyorum ve o satırları yeniden yeniden yeniden okuduğumda hemen içimi rahatlatıyor, beni inanılmaz sakinleştiriyor, ümit veriyor, umutsuzluktan kurtarıyor. Bu benim için çok önemli. Çünkü bende, kişiyi kötüleyerek-aşağılayarak güdülen motivasyon yöntemi işe yaramıyor. Daha da feci yapıp içimden hiçbir şey yapmak gelmiyor moduna sokuyor, Garfield'e bağlatıyor. Mesela, (başkasını bilmem ancak) Mümin Sekman'ın 'Her Şey Seninle Başlar' adlı kitabı bende öyle bir etki yaratmıştı. Kendimi inanılmaz kötü, bugüne kadar hiçbir şeyi yapamamış, beceriksizin biri gibi hissettirmişti. Oysa ki kendi bile kitabında, 2 türlü motive edildiğini, bazılarının sen yaparsın, harikasın, hiçbir sorun yok, her şey çok güzel olacak denerek güdülediklerini; bazılarının da dediğim gibi daha iyi olabilir, sen bu kadarlık değilsin, daha iyi daha iyi yapmalısın, öyle olmalı denerek güdülendiklerini pek güzel anlatıyor. Ancak ilk gruba giren beni, 2. yöntemi uygulayarak asla içine çekememişti. İnanılmaz bir karamsarlığa sürüklemişti. Neyse ki hemen Şimdi'nin Gücü notlarıma başvurup yine kendime gelebilmiştim.
Demem o ki Şimdi'nin Gücü, kesinlikle OKUNMASI GEREKEN bir kitap. Hatta hemen şimdi, hiç ama hiç vakit kaybetmeden okuyun derim. Hatta hatta hazır yeni yıl yaklaşırken eşe dosta hediye edin ki hep birlikte daha huzurlu (mutluluktan da öte, yazarın da dediği gibi) bir topluma ulaşalım.
Favorim olan birkaç tane cümlesini paylaşmadan önce Şimdi'nin Gücü kitabını (kendimce) kısaca özetlemem gerekirse:
Sakin olmalıyız, hiçbir şey için sinirlenmemeli, üzülmemeli, kırılmamalıyız. Her şeyi ve herkesi olduğu gibi kabul etmeli, şu anda yaşamalıyız. Ne geçmişi tekrar tekrar düşünüp kendimizi yemeli, ne de geleceği düşünüp durup şimdiden, daha hiçbir şey olmadan kendimizi karamsarlığa sürüklememeliyiz. Her şeyi, her anı o an içinde, şimdi yaşamalı, o an dahilinde bir çözüm bulmalı, öncesi ve/veya sonrası için kafa yormamalıyız. Her şeyi olduğu gibi kabullenirsek her şeyin, olması gerektiği gibi kendiliğinden gelişeceğine, ortaya çıkacağına olan inancımızı korumalıyız.. Sadece şimdi, şu an, hemen, şimdi, burada, tam burada olmalıyız.....
Meraklısına: Bu post'u yazdıktan 7 yıl sonra (7 rakamının manidarlığı da ayrı güzel..), keyifli bir Haziran akşamüstüsünde (9.7.2020) metne bu eki yapmamı sağlayan podcast'i bırakıyorum. Zira benim için, yazıda dediğim gibi Şimdi'nin Gücü kitabını 'tatlı tesadüflerle hatırlamış' olmamı sağlayan bir yayın oldu kendisi. Yunus Sezener'in o ilham veren enerjisiyle kayda aldığı kitaba dair Mr. Vesile podcast'i vesilesiyle yeniden bir bu kitabı hatırlamak, geri dönüp kendi notlarımı okumak ve keyifle, o günden bu güneki dönüşümüm gözlemlemek inanılmaz iyi geldi. O yüzden de size de bir anlamda vesile olması dileğimle not düşmeden geçmeyim dedim.

Comments