The Goldfinch / Donna Tartt..

Evet sonunda bitirdim! Adını tuğla ve kütük koyduğum, Harry Potter’ın 7. cildinden beri okuduğum en kalın kitap olma şerefine nail olan The Goldfinch’i Cup Of Jo blogu başta olmak üzere bilimum yerde okuduğum review’ler neticesinde sipariş vermiş ve çok da meraklanmıştım. Hele ki başladığım sıralarda Pulitzer Edebiyat ödülünü kazandığını görünce pek bir sevinmiş, iştahım kabarmıştı.
Ancak gelin görün ki o kadar beğenmedim :(
Tek diyebileceğim, detaylarıyla, gerçekmişcesine yazılmış diyalog ve anlatımları, betimlemeleri, olay örgüsüyle muhteşemdi. Belki de ödüle bu yüzden layık görülmüştür. O konuda hakkını yiyemem. Her şey o kadar gerçek gibi yazılmış ki.
Ancak konu beni, sürekli heyecanlandırıp ha bir şey olacak havasına sokup paso muallakta, kursağımda bıraktı. Sonunda karakterin dilinden de itiraf ettiği gibi, karakterin yaşadıkları beni çok ama çok üzdü, sürekli ya öyle olmasaydı diye düşündürdü durdu. Resmen içim acıdı çocuk için. Bu noktada bence, özellikle de pinpirikli annelerin okumaması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü insan elinde olmadan karamsarlığa kapılıyor. 
O yüzden de, kalın olmasından çok yavaşlığı ve saydıklarımdan dolayı beni tam anlamıyla içine çekememesinden dolayı bu kadar geç bitirebildim demem yanlış olmaz.
Ancak farkında olmadan ödüllü ve muhtemelen sinemaya çekilecek bir kitabı okumuş olmak da mutlu etmedi değil :)
Meraklısına: Ünlü tablomuzun ressamı Fabritius’un öğretmeninin Rembrandt, öğrencisinin ise Vermeer olduğunu da dipnot düşelim.






Comments