Iverson @ BJK...


Sabahtan güne FikriMühim toplantısı için hazırlanırken, akşam kendimi Iverson’ın Arena’daki imza töreninde buldum:) Hem de ne bulmak... Goncacımın sayesinde bu sefer, resmen asansörle sahanın içine indik:) yine şaka gibi diycem ve çok olucak ama resmen şaka gibi:) ve en öndeki yerimizi aldık. Girerken stada, içersi nasıl diye güvenliğe sorduk, “sorma dolmadı içersi rezil olduk” dedi ve gerçekti. Dolsun diye 1 saat geç başladı tören ama olmadı. Başta bu 1di ama keşke 1de kalsaydı. Organizasyona dair o kadar çok eksik ve yanlış vardı ki saymakla bitmez. Acilen bir halkla ilişkiler şirketiyle anlaşmaları, varsa değiştirmeleri, metin yazarlarını yenilemeleri vb. birçok değişiklik yapmaları gerek.





Neyse efem, biz her şeye rağmen gayet motive bir şekilde sahadaki yerimizi aldık ve ortamın keyfini sonuna kadar çıkarttık. Ve beklenen an geldi çattı. Anam Iverson salona bir girdi. Ben heyula boyutta bir tip beklerken, standart basketçi boyunda, klasik ince bilekli, ince uzun bir tip gelmez mi:) ve acilen söylemem lazım, hiç öyle fotolarda tv.de göründüğü gibi somurtkan ve suratsız çirkin bir tip değil, tam tersine, acayip şeker, sempatik, “gel şu yanaklarını bi sıkayım, hanimiş Iverson” dedirten sevimlilikte.. Zaten taa havaalanında Çarşı ile karşılaşmasından beri suratına hâsıl olan “anam biz nereye geldik, bunlar deli, yerler bunlar beni” ruh hali tam gaz devam ediyordu. Ağız bi karış açık girdi sahaya. Seslere marşlara anlam veremeyen gözlerle dolandı etrafta, benim kanımca o kadar tırstı ki konuşurken “her maçı yenemeyiz, buna söz veremem ama elimizden gelenin en iyisini yaparız” dedi çocuk. Hani ben şimdi, “abi her maçı alırız bak gör” dersem ve alamazsam bunlar beni ahan da şuracıkta kurban ederler diye aklından geçmemiştir diye benim aklımdan geçmedi değil. Zira Çarşı bi ara çocuk cağız daha gelmeden havaya girip marşlara başlamış ve tam ısınmışken birden son ses şarkı açtılar, ve Çarşı “müzik kes” diye yalan değil sadece 2 kez bağırınca marş gibi. İnanmazsının anında kesiverdiler müziği bıçak gibi:)
Bir de diyeceğim o ki, Iverson kadar menajeri de o kadar tatlı ve sempatik ki anlatamam. Ve bunu kanıtlayan olay da geçen sürprizi dâhilinde vuku buldu. Efem olay şöyle gelişti: biz tam maç bitti, sahaya bizi indiren asansöre doğru yola koyuldu. Asansör geldi, aha bi baktık havlucu koca arabasıyla içerde. “kayınız efem biz de sıkışalım” dedik ve bastık sıfıra. Ahan bi baktık çektiler mi bizi 3’e. Neyse orada sağ olsun BJK bizim aktivite sponsorlarıyla selamlaştık ve kapatıp kapıyı yine sıfırladık. Aha bu sefer de geldiğimiz katta durmaz ve kapı açılmaz ve karşımızda menajeri görmez miyiz! Ve adam, sanki biz star’mışız o seyirci misali elini uzatıp selam nasıl gidiyor demez mi, biz gayet rahat süper, ha bi de aklımıza gelmişken havası içinde “çok teşekkürler” demez miyiz, adam da “aman efendim o ne demek esas biz teşekkür ederiz” demez mi, biz böyle konuşunca arkasındaki siyahi koloniden bir kafa “abo içerden benden mühim biri var her hal” diyip kafasını eyip içeri bakmaz mı, ve o bakan tipitip sen tut Iverson olmaz mı! Biz hala aynı cool’luk içerisinde “aa sana da çok selamlar olsun, thanks canım” demez miyiz. Hiççççç hani biz çıkalım siz girin, bekletmeyelim sizi, sonra biz çıkarız yine diye düşünüp aksiyon almayıp, “neyse efem hadi görüşürüz bye” diyip kapıyı kapatıp lank diye yukarı çıkmaz mıyız:) vallahi ben sanırsam yazımı burada noktalayıp size yorumu bırakmam lazım. Ne desem bu cümleden pardon hatırattan sonra bilemedim:)
Ama diyeceğim o ki, Goncacım ve Güliş abla sağ olsun müthiş ötesi bir geceydi ve ben çok ama çok eğlendim:)
Cümlelerime Çarşı’nın dumanı üstünde taptaze nidasıyla son verirken bir dahaki ama bu sefer Iverson’lı 11’in maçında buluşmayı canı gönülden temenni ediyorum:)
“Beşiktaş’ın Çocuğu Allen Iverson”....





Comments