Kurtlarla Koşan Kadınlar / Clarissa Pinkola Estés..

Evet sekiz aylık bir serüvenin ardından Koza Atölye kapsamında, yıllar sonra elime alma şansını yakaladığım Kurtlarla Koşan Kadınlar kitabını bitirdim. Muhtemelen bugüne kadar üzerine söylenmeyen yorum kalmamıştır ancak ben de hem kendi fikrimi söylemek, hem de kişisel tarihime not düşmek adına kitap üzerine bu yazıyı yazmak istedim. 

Öncelikle atölye kapsamında okumanın en doğru karar olduğu kanaatindeyim. Evet kendi başına da okunabilir. Böylece kendi ritmimizde çok daha rahat ilerleyebiliriz. Ancak bir grupla, üzerine konuşa konuşa ve moderatörün eşliğinde, aslında belki de kendi başımıza okurken farkına varamayacağımız noktalara değinilmesi, kendi içinde zaten oldukça derin olan bu kitabı çok daha kıymetli kılıyor kanımca. Kaldı ki sadece moderatörümüz sevgili Tutku Hanım’ın ve düzenleyicimiz sevgili Sinem Hanım’ın değil, katılımcı arkadaşlarımın da paylaşımlarıyla çok daha zenginleşerek tüm öyküleri daha bi sindirdiğimi düşünüyorum. 

Aynı zamanda kendi paylaşımlarım üzerinden de, aslında kafamdan geçirip sözlü olarak dile getirmediğim pek çok konuyu da, en başından beri bir kadın çemberi olarak gördüğüm arkadaşlarımın arasında dillendirmek oldukça sağaltıcı ve şifalandırıcı oldu kendi adıma. O yüzden de öyle bir grupta olduğum için ne kadar müteşekkir olduğumu söylesem az.

Diğer taraftan atölye kapsamında Tutku hanımın muhteşem şarkı seçimleri eşliğinde (ki bunu yakın zamanda Spotify’da bir liste olarak da toparladım) gerçekleştirmek gerçekten çok keyifliydi. Tabi sadece şarkı seçimleri değil, her öykü bağlamında o hafta için bize gönderdiği ek okumalar Ülkelerin özünü anlamak adına inanılmaz faydalıydı. O haftaki buluşmamızdan önce okuyup kendi içimizde sindirmek, sonra da toplantı esnasında yine Tutku hanımın üzerinden giderek bizim çok daha iyi kafamıza yerleştirmemizi sağlayan açıklamaları, bence tüm kitabı çok daha iyi anlamlandırmak adına çok mu çok faydalı oldu. O yüzden bu vesileyle kendisine, tüm emekleri için ve zamanı için kucak dolusu şükranlarımı sunmak isterim.

Kitabın kendisine gelecek olursam: Bitirdiğim an şöyle hissettim; bir durdum, sakinledim ve zamanın içinde süzüldüm. Böylesi bir eseri, yazarın kaleme aldığı için ne kadar büyük bir hayranlık duyduğumu ve bize tüm o anlattığı zenginlikler için ne kadar şükranla dolduğumu anlatamam. O kadar derinlikli öyküler ve o kadar muhteşem analizler içeriyor ki her birinde ayrı bir hayranlık hissettim. En büyük şaşkınlığı da anlattığı tüm o öykülerin ben de rezone eden bir noktasının olması ile yaşadım. Kolektif bilincin ne kadar devasa olduğunu her öyküde bir kez daha gösterdi yazar bana. Hatta kolektif bilinç kavramını böylesine ilk bu kitapla idrak ettiğimi dahi söyleyebilirim.

Kitap her şeyden öte, bir kadının hayatı boyunca yaşayabileceklerinin haritasını ortaya koyuyor ve bu yolda ona rehberlik eden koskoca bir kaynakça sunuyor. O yüzden yazarın da kitabın pek çok yerinde belirttiği ve kendimin de katıldığım atölyede olduğu gibi tüm çalışma gruplarında uzunca bir süre okunmasının sebebi; yolun uzunluğundan ötürü hem anlaşılma hem sindirim anlamında belli bir çabayı gerektirmesinden kaynaklanıyor. 

Zira mitolojiden tutun, tabii ki tüm halk öykülerine kadar öylesine şahane, özenle seçilmiş anlatıları bize aktarıyor ki, bunların coğrafi olarak tüm mekanlardan ve zaman dilimlerinden bağımsız olduğunu her anlamda görüyor ve şaşkınlık içerisinde kalıyorsunuz. Öyle ki her bir öykü, kendi adıma büyük bir eş zamanlılıkla okunmuş olmakla birlikte; özellikle son dönemde ülkemizin yaşadıklarına feci denk düşen metinler olduğunu idrak etmek çok çarpıcıydı. Mesela, kadınların yaşadıkları durumu haklı öfke üzerinden değerlendirdiğimizde tüm taşların yerine oturduğunu görmekle kalmamamın yanı sıra seçim sürecinde yaşadıklarımızı ve aslında son 20 yılda ülkece tecrübe ettiklerimizi Elsiz Kız öyküsünde okumak, aslında yaşamım boyunca kendi üzerime bir kadın olarak atılmış toplumsal kodlamaları içeriğinde görmek ne kadar çarpıcıydı size anlatamam.

İşte tam bu noktada kitabı bitirdiğimde sessiz kalmamın, durmamın sebebi kitaba dair ne anlatsam, sanki eksik kalacak hissiyatıydı sanırım. Çünkü ne desem yeterince ona hakkını verecek kadar aktarılamamış gibi hissediyorum. Bence bugüne kadar muhtemelen kitaba dair yazılan tüm yorumlarda da belirtilmiş olduğu gibi, özellikle de bir kadınsanız mutlaka okumanız gerektiği kanaatindeyim. Hele ki kırklı yaşlarında bir kadınsanız, öyle şeyler bulacaksınız ki anlatamam. Ancak her ne kadar bu noktada kitabı çok daha erken yaşlarımda okumuş olsaydım düşüncesinde olup gençlere önerecek gibi olduğumda, tabii ki aklıma gelen şey algılama eşiği oluyor. Çünkü ben bu kitabı yirmili yaşlarımda okusaydım kesinlikle şu an okuduğum şekilde algılayamayacaktım. Belki de bana müthiş faydası olacaktı orasını bilemiyorum, artık kendi adıma bu koskoca bir varsayım ancak siz o yaşlardaysanız en azından bir bakın, kulağınızın bir köşesinde kalsın diye de demekten kendimi alıkoyamıyorum. Ve fakat ne yaparsanız yapın, hangi yaş döneminde olursam olursanız olun mutlaka okuyun diyorum başkada bir şey demiyorum, dememe de gerek yok sanıyorum.

[Kendim de dahil olmak üzere genellikle bu kitap ile ilgili bir kadın kitabı olduğu ve kadınlara mutlaka okuması gerektiği ve benzeri yorumlarda bulunulur ki katılıyorum tabii ki. Ancak bir de şöyle köşeli parantezimi açarak bir ekleme yapmak ihtiyacı da hissetmiyor değilim. Zira bence erkeklerin de mutlaka okuması gereken çok önemli bir eser var karşımızda. Hem kendi eril dişil enerjilerini dengelemek hem de gerçekten olması gerektiği hâliyle bir erkek olup kadınları da kendi doğaları kapsamında anlayabilmeleri için şahane bir rehber kitap var olacak ellerinin altında. Tabi öyle bir erkek olmak isteyenler için. Yazarın da Jung bağlamında neredeyse tüm hikayelerin içinde belirttiği o anima ve animus kavramları ışığı altında aslında zaten bu yazımda da belirttiğim gibi olay sadece kadın-erkek değil, kişinin kendi içindeki bu anime ve anima ve animus kavramları (hepimizin içinde var olan). O yüzden erkekler de böyle bir bakış açısı üzerinden okuma yapmaları halinde kendilerini, olması gerektiği şekliyle çok daha yakın hissedecekler tüm öykülere ve almaları gerekenleri de çok güzel bir şekilde özümseyecekler kanaatindeyim. O yüzden lütfen erkekler de okusun hayalimiz gerçek olsun diyerek buraya not düşmek istedim. :(]

Zaten yazarın 20 yılda bu kitabı kaleme alması, yüzlerce belki de binlerce insanın yaşamı boyunca damıttıklarından tüm o verileri toplamış olması, doktorası olan bir Jungian analist olması noktasında kendi muhteşem filtreleri ile bize sunması kitabın ne kadar değerli olduğunu bize aslında çok öz bir şekilde aktarıyor. İster kişisel gelişim, ister psikoloji, isterse kişinin kendini anlama kitabı ya da ister tarih, toplumbilim, mitoloji kitabı vb. ister başka bir şey tüm bu tanımlamaların hepsini kapsayan şahane bir külliyat var karşımızda işte bunu mutlaka bilin. Ve kendinizi vakit buldukça yoklayın ve bu kitaba hazır olup olmadığınıza kanaat getirir getirmez elinize alın derim



Comments