Şimdi Değilse Ne Zaman? / Bahar Eriş..

Daha çıkmadan önce müjdesiyle heyecanlandıran ve birkaç hafta önce ona kavuşmuş olmanın mutluluğuyla taçlanan bu kitabı, şu an artık okuyabilmiş biri olarak taşıdığım sevinç ve taptaze mutluluk aşkına.

Öncelikle, şahsen sevgili Dr. Bahar Eriş hocanın cümlelerinin açıklığını ve öğreticiliğini çok seviyorum. Aklımıza bile gelmeyecek ancak bizim hayatımızdan da geçmiş ya da geçebilecek olan olayları/durumları, etrafındaki fazlalıkları atarak öyle güzel öne çıkarıyor ki o anlatımlarda kendinizi, kendinizden bir parçayı bulmamanız elde değil. Sadece bununla kalmıyor, o parçanın etrafını kendi uzmanlık alanından öyle eğitici detaylarla çevreliyor ki, her bir yazısından kendinize mutlaka bir şeyler katarak çıkmış oluyorsunuz.

O yüzden gerek daha önce okuduğum kendi adıma ilk kitabı olan Korkmasaydın Ne Yapardın?’ndaki, hem de Instagram hesabından özenle paylaştığı öylesine bilgilendirici detaylara sahip yazılarını hep bu kazanımlardan edinerek okudum/okuyorum. Şimdi Değilse Ne Zaman? adlı yeni kitabını da işte bu aynı duygularla bitirdim. Muhtemelen altını hiç çizmediğim bölümü olmadan okuduğum bu kitapta; bir Türk vatandaşı olarak yurtdışında hissedebileceğimiz duygulardan tutun da, kurban psikolojisine uzak durarak kendi yolumu kendim aşabilmem adına yapabileceklerim konusunu düşündürmeye kadar öyle farklı alanda, birbirinden farklı fikirlere ve hissiyatlara büründüm ki. Her bir yazının sonunda bi durup, o yazıyı okumaya ayırdığım dakikadan çok daha fazlasını onun üzerinde düşünerek geçirdim. Dolayısıyla böyle kazanımlara vesile olan bir kitabın sonuna geldiğimde de keşke daha uzun olsaydı, daha daha okuyabilseydik duygusunu yaşadım.

Çünkü hem Türkçe-İngilizce karışık plaza dilini anlattığı yazısında, hem de iç sesiyle konuştuğu (ki benim için en favori bölüm oldu) kısımda öyle çok güldüm ki bu kadar içtenlikle ve sanki karşılıklı sohbet ediyormuşcasına yazılmış olması bir okuyucu olarak harika bir his verdi bana. Diğer yandan psikiyatri kliniğindeki genç kızların yaşadıkları travmalarla yüzleşme hâllerini bize aktarışında o acıyı, hüznü derinden hissetmek, onun bize aktarılışı  aynı şekilde çok etkileyiciydi.

Özetle kitabı ve bize aktardıklarını çok mu çok sevdim. Halihazırda kendisini de en az o kadar kalpten seven biri olarak yepyeni yazıları aşkına diyip bir sonraki kitabının heyecanını buradan ve şimdiden evrene atıyorum :-)

Bize verilen mermerin boyutunu, kalitesini, kusurunu biz seçmemiş olabiliriz. Yine de bizim de bir seçim alanımız var. Onu özenle, gayretle şekillendirerek içinden güzel bir eser çıkarmak bizim elimizde. Elimizden geldiğince, mermerimiz yettiğince, yeterince… [s. 71]

Deniz manzaralı yeni evimize her girdiğimizde duyduğumuz heyecan, bir süre sonra sönüyor. Yeni başlayan aşkımızın mis gibi çilek kokusu, en fazla birkaç yıl sonra uçup gidiyor. Ya çilekler iyice çürüdüğü için kokusuna dayanamayıp atıyoruz ya da artık başka bir faza geçen çileklerden reçel yapıp, ömürlük kavanozlara doldurup, ağız tadıyla birlikte yaşamaya devam ediyoruz. [s. 74]

Yine de okumak çok önemli çünkü kitap insanı usul usul yontar. Dalgaların kayaları yavaş yavaş, çaktırmadan şekillendirmesi gibi, karakterini yavaş yavaş şekillendirir. Bazen koskoca bir kitabı okuduğunu unutabilirsin ama fark etmez; o kitap okuduğun anda bir yerine yerleşmiştir, hücrelerine işlemiştir, nöronlarını bağlamıştır, karakterini derinleştirmiştir. [s. 109]


Comments