Ayı / Marian Engel..

[ENG is below]

  • @kentkabilesi online bibliyoterapi atölyesi Şubat 2025 kitabı.
  • Hayatımda okuduğum en sembolik kitaplardan biri olabilir. (ada, sekizgen ev, mahsen, pençe, bibliograf vb) 
  • Dileğim o ki doğru anlamlandırmışımdır. Dolayısıyla yine yeniden Zoom’da sevgili Funda hocanın aktaracaklarını sabırsızlıkla bekliyorum. 
  • Sembolik dedim çünkü ‘kesinlikle bir ayı ve onunla aylarını geçiren genç bir kadından ibaret değil’. Tamamen onun içsel dönüşümünün tezahürü (arınma ve güçlenme). 
  • Dolayısıyla yazarın (tabii ki yine dipnotlar kraliçesi olmam bağlamında) ağzımı sulandıran referanslarda bulunarak, çeşit çeşit alıntılarla zenginleştirdiği ve simgesel olarak ortaya koyduğu bir öyküyle o içsel dönüşümü aktarmasına (pek tabii şiirsel bir dille) hayran kaldım. 
  • Ve bunu sadece 100 sayfada yapıyor. İnanılmaz. 
  • O yüzden yüzeyde yaşananları, hemen o batı uygarlığının verdiği ahlakçı/yargılayan gözlüklerle değil de, esas alt metin üzerinden biz okuyucusuna aktarmak istedikleri ile okumak çok önemli. 
  • Bu nedenle 3. yılımı tamamladığım bu ayda bibliyoterapi atölyelerine ne kadar şükürler sunsam az.
  • Son olarak bir de tabii ki feci şekilde o muhteşem kitap Vahşi Hayvanları Anlamak’ı hatırlattı. (bi de Gözün Öyküsü ile Aşk Romanları Okuyan İhtiyar’ı da unutmamak lazım) Zaten onları okumuş olmanın verdiği arkaplanla değerlendirebilme yetisine sahip olduğumu düşünüyorum. Dolayısıyla olay yeniden bibliyoterapi atölyelerine geliyor.

Meraklısına: Roman, feminist eleştirmenler tarafından kadının doğayla kurduğu bağın patriyarkal toplumdan bağımsız bir özgürleşme alanı olduğu fikriyle yorumlandı.

Meraklısına 2: Yine yeni yeniden inanılmaz zihin açıcı toplantı notlarından bazıları ise şöyle:

  • Kitabı anlamak için romantizm akımını çok iyi bilmek gerek. Bu bağlamda kitabın doğa ile bütünleşme teması en öne çıkan nitelik. 
  • Kahramanımız yalnızlığı ile yüzleşip kendini keşfetme noktasına evriliyor.
  • Romantizm akımını benimseyen yazarların özelliklerinden biri de içsel bir arayış, bireysel kendini keşfetmedir. Ki kitapta da içsel yolculuğa ayı ile çıkılmaktadır. 
  • Bir diğer özellikleri tutkular ve sınırların aşılması idir (toplumdan kaçış ile gelişir). Yabancılaşma, kendi doğalarını arama da diğer özellikleri arasındadır.
  • Kitap, Kanada’nın doğası üzerinden de bireyi sorguluyor. 
  • Kitabın yazıldığı 70’ler, feminist akımın ikinci dalga dönemine denk gelir. Bu bağlamda bir feminist eserdir. 
  • Toplumun dayattığından sıyrılma çabası yine ayı ile ilişki bağlamında betimlenir. 
  • Kitap okuru, ekofeminist perspektiften düşünmeye iter. 
  • Ekofeminizmin temelinde kadın kültü vardır:
    • Doğanın serbest bırakılması, kadının da özgürlüğünün koşulu diyen bir eleştirel kuramdır. Ağaçlara saldırı = kadına saldırı anlayışındadır. 
    • Kadının doğadaki gücünü hatırlatmaya çalışır.
    • Çevre sorunlarının, kadın sorunları ile ele alınması gerektiği fikrindedir.
    • Doğada duygusal ve dişil bir varlıktır. 
    • Bundandır ki ruhsallığı kaybetmemeliyiz görüşündedir. Ki kitapta bunu verir. 
    • Ekofeminizm ile kadınlar her şeyin birbiriyle bağlı olduğunu bir kere daha keşfeder. 
  • Kadınlar cadı olarak öldürüldükten sonra kapitalistler mutluluğu materyalizme bağlı kılmışlardır. Zira ekofeministler bir anlamda cadı gibi yaşayan kadınlardır. Ancak doğa ve kadın üzerinden kurdukları bağlantı oldukça mantıklıdır.
  • Dolayısıyla orta çağdaki cadı avı ile doğa ve kadın arasındaki bağ koparılmıştır. 
  • Ruhanilik = tanrıça temelli yeni bir dönemi canlandırma çabasıdır. 
  • Öyle ki yazar, anaerkil düzende olmayan bir şeyi anlatmamaktadır kitapta. 
  • Ruhaniliğin içinde bir dişilik vardır ki insanı her şeye bağlayan da odur. 
  • Ataerkil düzen ile birlikte erkeklerin kadınlar dışında da etkilendiği başka şeyler ortaya çıkmıştır; güç, para gibi. 
  • O yüzden de şu an yaşadıkları, gerçek cinsellik değildir. (Ancak uzak Doğu’daki turizmler yoluyla yaşadıkları belki.) 
  • Medeniyet, kadını kutsallaştırıp ‘kötü kız’ etiketi ile o olması gereken hâlini kenara itiyor ve bu, onun yaşam enerjisini kesiyor. 
  • Diğer bir romantizm teması olan yalnızlık ve kaçışı da kitapta gözlemliyoruz. Zira Ada’ya kaçıp doğa ile bağ kurduğu zaman doğru cinselliği yaşıyor. 
  • Yani aslında ada,  yalnızlık ve kaçışın bir motifi ancak onu kılavuz, totem gibi görmeliyiz (örgü örmek gibi). 
  • Adada, doğada uzun yürüyüşler de örgü örmek gibi zihinsel bir proses içerir. Öyle ki romantikler uzun doğa yürüyüşleri yapanlardır.
  • Zira bir veri işlenmeden, sende yerini bulamıyor. 
  • İnandığımız şeyleri bırakabilmemizi sağlayan da hep bu proses. 
  • Kanada mitolojisinde kadının adaya gelişi bir nev-i kış uykusu gibi ki içsel dönüşüm için bu gerekli. 
  • Yine Kanada mitolojisinde ayı, kadına bu uyanışı için rehberlik eden bir varlık. 
  • Batı’da metamorfoz biçimsel iken, Kanada’da insanlar ve hayvanlar arası geçişken bir yapı gösteriyor.
  • Doğada yalnızlık = vizyon arayışı. 
  • Ayı (Kanada mitolojisinde) hem koruyucu bir varlık, hem tehdit edici bir unsur. 
  • Kadın bastırdığı duygularını ayı ile serbest bırakıyor.
  • Kitapta aynı zamanda gotik edebiyatın izlerini de görmek mümkün. Özellikle de kale gibi bir ev olması ve kütüphanenin öne çıkan varlığı ile.
  • Atwood’un Surfacing kitabı. 
  • Walden’ın kitabı. 
  • Serpent dizisi / Netflix.


Lou birbirine karışıp katılaşmış bu değerli sessizliği bozma korkusuyla içeri girdi. Kepçenin kovaya sürtünüşünden tedirgin olarak demliğe su doldurdu. Giyinirken kıyafetlerinin havayı yırtan sesini duydu. Ayakkabılarını ayağına geçirirken sürtünen bağcıkları işitti. Tereyağı bıçağını kızarmış ekmeğine sürttü. Şıngırdayan bir kaşıkla kahvesini karıştırdı. Sessizlikle yaşamak herkesin harcı değil, diye düşündü.

Şömine iyice alevlendi. Ayı ateşe dönük gözünü ara sıra kırparak hırıltıyla uyuyordu. Lou ısınmıştı. Ayakkabılarını çıkardı. Az sonra kendini, ayının kalın, yumuşak kürkünde çıplak ayağını gezdirir, parmak uçlarıyla ona dokunur, kürkün derinliklerce derinliği, katmanlarca katmanları olduğunu keşfederken buldu.

Ayı, insana kıyasla çok daha "tek başına bir ada"ydı. İnsanoğluna göre.

Sanki kitaplar gibi ayı da nesillere yayılmış sırlar biliyordu; ama onun bunları ifşa etmeye ihtiyacı yoktu.

Laponyalılar ona hürmet eder ve Tanrı'nın Köpeği diye anar. Norveçliler, "Ayılar on insan gücüne, on iki insan duyusuna sahiptir," der. Ekinlerini tahrip etmesi korkusuyla ona asla gerçek adıyla hitap etmezler. Onun yerine "Moeddaaigja" yani "kürk pelerinli yaşlı adam" derler.

Ayı asalak bir anı biriktiricisi değildi; bir korsan değildi, zamanın kendisinden büyük, yaşlı ve bilge, muazzam bir varlıktı; şu an için ona ait olan ama başka zaman kendi dünyasına, kendi bilgeliğine dönebilecek bir varlık.

Gece sudaki çakıllar, bir kuyumcunun onlara biçtiği değil, kendilerine ait bir değerle ışıldıyordu.


[in ENG]

Bear / Marian Engel..

  • @kentkabilesi online bibliotherapy workshop’s February 2025 book.
  • This might be one of the most symbolic books I have ever read. (The island, the octagonal house, the cellar, the claw, the bibliograph, etc.)
  • I can only hope that I have interpreted it correctly. That’s why I am eagerly looking forward to hearing what dear Funda will share on Zoom once again.
  • I called it symbolic because it is definitely not just about a bear and a young woman spending months together. It is entirely a manifestation of her inner transformation (purification and empowerment).
  • That’s why I was in awe of how the author (of course, in line with my title as the queen of footnotes) conveys this transformation (of course, in a poetic manner) through a story enriched with mouthwatering references, various citations, and deep symbolic layers.
  • And she accomplishes all of this in just 100 pages. Incredible.
  • That’s why it’s crucial to read this book not through the moralistic/judgmental lens that Western civilization so often imposes but rather through the lens of the underlying subtext and what the author truly intends to convey.
  • For this reason, as I complete my third year in bibliotherapy workshops this month, I cannot express enough gratitude.
  • Lastly, of course, this book strongly reminded me of the magnificent In The Eye of The Wild book (and we must not forget The Story of Your Eye & The Old Man Who Read Love Stories). I believe that having read them before has given me the ability to analyze Bear with a much deeper perspective. So, once again, it all comes back to bibliotherapy workshops.

For those interested: The novel has been interpreted by feminist critics as a story in which a woman’s connection with nature serves as a space of liberation, independent from patriarchal society. 

Comments