Attila..
[ENG is below]
- Sahnede seyrettiğim ikinci Verdi operası* oldu kendisi. Ve bugüne kadar seyrettiğim en orijinal opera eserlerinden biri.
- Kaldı ki meğersem o aşık olduğum sözün** onun ünlü repliklerinden biri olması bağlamında, kendisinin varlığından önce repliğinin varlığını bildiğim bir opera olması da çok enteresan oldu.
** Romalı bir general Ezio’nun Attila düetindeki 'Avrai tu l'universo, resta l'Italia a me' (Kâinatı alabilirsin ama İtalya'yı bana bırak) cümlesiyle tarihe damga vurmuştur.
- Prömiyerini de 179 sene önce yine bir Mart günü (17 Mart 1846) yapmasının yıldönümünde seyretmenin keyfi de başkaydı.
- Zira daha önce savaşın ortasını (5. yüz yılın ortaları) konu alan ve Hun imparatorluğu dönemi gibi bir dönemde geçen sanırım başka opera seyretmemiştim. O yüzden de kendi adıma iyi bir eser oldu. Rahatlıkla beğendiğimi söylemeliyim.
- Öyle ki son dönemdeki kriterlerimden biri olarak öne çıkan broşür olmadan (ki ne yazık ki yine Bakanlık tarafından getirilen kısıtlamalar nedeniyle orijinal broşürü yoktu, kendim yaptım) konusu anlaşılabilecek şekilde sahneye konmuş olması olayını çok güzel bir şekilde yerine getirdi kendi adıma.
- Oyunculuk zaten İZDOB’umun değerli sanatçılarının sahneye koyuşu bağlamında oldukça başarılıydı. Hele ki Atilla karakterine hayat veren Teyfik Bey tam bir Atilla olmuştu bence.
- Hiç sıkılmadan ve konu bütünlüğünü kaybetmeden dolu dolu geçen üç perdeyi seyretmek ancak zaten onların başarısı ile böylesi iyi bir şekilde mümkün olabilirdi. Ve öyle de oldu.
- Çok fazla sahne olması bağlamında (1 prolog + 3 perde = 6 sahne) sürekli değişen bir dekor vardı. Bu da bence yine olması gerektiği kadar başarılı bir şekildeydi.
- Kısacası çok beğendim. Böyle alışık olmadığımız, klasiklerden farklı temsilleri seyretmek büyük keyif.
* Giuseppe Verdi'nin bestelediği opera; İtalyanca libretto "Temistocle Solera" tarafından, 1809'da "Zacharias Werner" tarafından hazırlanmış olan Almanca "König der Hunnen" isimli bir tiyatro oyunundan uyarlanmıştır.
Eserde, Attila bir barbar olarak değil, entrikalar arasında kaderine yön verilen bir lider olarak işleniyor.
[in ENG]
Attila..
- This was the second Verdi opera I’ve watched on stage, and it turned out to be one of the most original opera productions I’ve ever seen.
- Moreover, considering that the quote I had long been in love with** was actually one of its famous lines, it was quite fascinating that I was already familiar with a part of this opera before even knowing about its existence.
**Roman general Ezio’s iconic line from his duet with Attila: “Avrai tu l’universo, resta l’Italia a me” (“You may have the universe, but leave Italy to me”), which has left a mark on history.
- Watching it on the anniversary of its premiere, which also took place on a March day 179 years ago (March 17, 1846), added an extra layer of enjoyment.
- As far as I can recall, I had never seen another opera set in the midst of a war (mid-5th century) or during the era of the Hunnic Empire. So, for me, it was a valuable experience. I can easily say that I liked it.
- One of my key criteria lately is whether an opera can be staged in a way that makes the plot understandable without needing a program booklet (which, unfortunately, was unavailable due to restrictions imposed by the Ministry, so I had to make my own). This production fulfilled that expectation quite well.
- The acting was already at a high level, as expected from the talented artists of İZDOB. Teyfik Bey, who portrayed Attila, embodied the character so well that he truly became Attila in my eyes.
- Watching all three acts without feeling bored or losing track of the narrative was only possible because of their outstanding performances—and that’s exactly what happened.
- Since the opera had many scene changes (1 prologue + 3 acts = 6 scenes), the set was constantly shifting. I believe this was handled as effectively as it needed to be.
- In short, I really enjoyed it. It’s a great pleasure to watch productions that are different from the usual classics.
* Composed by Giuseppe Verdi, this opera features an Italian libretto by Temistocle Solera and is adapted from the German play König der Hunnen, written by Zacharias Werner in 1809.
Unlike the stereotypical portrayal of Attila as a barbarian, this opera presents him as a leader whose fate is shaped by intrigue.
Comments
Post a Comment