Bağlılık: Aslı..

Ne zamanki fragmanını izledim ‘aha dedim tam bir Eylül kasvetli, depresif Türk filmi! Hemi de festival havasında’. Hatta akabinde bu seneki Oscar adayımız olduğunu gördüm, tamam dedim hazırlanın gidiyoruz. Geldiği gibi de tüm piknik malzemelerimi (evet sinemaya pikniğe gider gibi hazırlanıyorum ne var :) ) toplayıp gittim. Bi kere baştan söyleyeyim film 130 küsur dakikaya sahip. Ve dediğim gibi karanlık bir film. O yüzden kendinizi 2.5 saat kapamaya hazır olun. (işte bu noktada piknik gibi hazırlanmak pek bi elzem :) hâle geliyor zaar) E zaten festival filmlerinden hoşlaşmayangillerdenseniz direkt pas geçersiniz. Ki öyle yapın, yoksa darlanırsınız. Ancak bendeniz bu kategorilerin hiçbirine girmediğim için sakin sakin ohhh cillop gibi uzun uzun seyreyledim. Hatta o kasvetin üstüne, vakti gününde Story’den görmüş olabileceğiniz gibi, bir güzel, çıktığım gibi kendimi Berkay konserinin göbeğinde bulunca mis gibi atıverdim o karanlığı üzerimden, tüy gibi hafifledim :)
Neyse efenimm geyik bir kenara güzel filmdi. Ne kasvetler izlemiş bu gözler Aslı’nın bağlılık korkusu mu koyar bize! Dahey dahey. (karanlık Hanların bağlılık triplerini görmüşüz biz :p) Neyse yine kaydım, toparlanıyorum :) Daha Oscar adayları açıklanmadı ve görmedik bu senekileri ancak çok net hatırlıyorum bi Rus filmi mi neydi, sarışın bir oğlan ve ailesi üzerinden işlemişti. Aman Yarabbi beni tüm film kastırmıştı. Mesela Aslı’nın eline su dökemez o film. Dolayısıyla bence adaylığını kesinleştirmeyi hak ediyor. Kaldı ki, yabancı ülkelere farklı gelecek oldukça ‘biricik’ bir yaşam tarzını ve aile/kadın karakterini çok gerçekçi ve iyi bir şekilde ortaya koymuş bir kurguya sahip. İzlediğim gün ki IG kısa yorumumda da dediğim gibi ‘İstanbul'un plana iş yaşamının, zaten hâlihazırda sırtı kültürel kodlarımızla yüklü kadınlarının bir de modern hayatın getirdikleriyle yaşadıkları/ yaşayamadıkları/yaşamayı isteyip de nasıl yaşayacağını bilemedikleri arasında `yaşadıkları' ve ona yaşaması dikte ettirilenler’ ve daha pek çoğunu sadece birkaç karakter üzerinden inanılmaz güzel aktarmış.
Bu aktarım hem oyuncuların fiziksel görünüşlerindeki tam oturmuşluk, hem onların o karakterleri tam da öyle olan hâlleri üzerinden aktarışları açısından son derece başarılı. Ancak ifade etmek zorunda olduğum bir şahanelik var ki, o da mekân, kostüm ve özellikle dekorasyon konusundaki başarı. Ama yok böyle bir başarı. Hani deriz ya bi 80ler filmi için mesela; ay o detayları nasıl bilmişler de bulmuşlar da koymuşlar diye. İşte onun, bence çok daha zorunu, ki sonuçta içinde yaşadığımız bir çağı bırak dönemi, yılı anlatırken bunu yapabilmek inanılmaz iyi bir şekilde yapıyor Aslı. Sonuçta o dönemde yaşarken yani içinde yer alırken o ince nüansların böylesi hem de farkına varıp bunları aktarmasına çok şaşırdım ve mutlu oldum. Yani o bebeğin kıyafetlerinden onun için kullanılan aksesuarlara, özellikle mutfak özelinde evde kullanılan ‘ev aletleri’ne!!, hele banyo dekorasyonundaki detaylara, evin tüm mobilya kombinasyonuna ve kadının hemen doğum sonrası spor-kilo dilemmasına, bir outdoor aktivite arayışına, manikürünün her daim tam oluşuna, kahve sunumundaki Anthropologie bardak (ay pardon ‘mug’ !!!!) detayına ve daha spoiler vermemek adına kendimi durdurduğum, bi dolu özenli detayına bittimmm. Çok çok iyiydi.
Ayrıca aynı detay koca! olacak :) karakterin bir avuç diyalogda dile getirdiği tavırlarında da, bakıcılara dair (Filipinli’den apartman görevlisi kadına, anneanne-babaanne bakıcılığından küçük anne yardımcı kızlara değin herrr birine) yaklaşımları ortaya koymada da görülüyor. Ve ben kocaman bir şapka çıkarıyorum.
Bu arada ilk sekansla daha pörtleyen merakın anca sonda çözülmesi ve hiç de öyle hemen çözülür cinsten olmaması ve sindire sindire düğümün çözülmesi de kendime adıma çok iyiydi. Yani aslında Aslı’yı anlıyoruz be gülüm, vesselam.
Diyeceğim o ki en azından bu sene, ağlak olmadığı için izleyebildiğim adayımızı/Aslı’mızı sevdim ben. Bağlılık sarmalını da çok iyi anladım. (Allah hepimizin karmalarını temizlemeyi nasip etsin inşallah. Amin nnnn.) Ancak ben böyle filmleri severim o da bir gerçek ;) 

Comments