Heal..
Gerçekten bazen öyle anlar oluyor ki, o ana kadar okuduklarınız, dinledikleriniz ve öğrendikleriniz bir anda ayağa kalkıp birbirinden haberdarmışçasına birbirlerini etkileyerek benzerleri yepyeni şeyleri önünüze getiriyor. Bu belgesel de, theta healing sonrası ve aslında ondan önce de onu bana getirenler ile ondan sonra hayatıma yansıyanların etkileşiminin bir çıktısı olarak karşıma çıktı. Cem Yılmaz’ın deyimiyle ‘little little in the middle’ formatında bir kurguyla, hem duyduğum hem de hiç duymadığım birçok ‘yöntem’in farkındalığını yarattı bende. [Çünkü yol’un aynı olduğu düşünüldüğünde, orada ilerlememizi sağlayan yöntemlerin farklı olması bir şey değiştirmiyor. Eş deyişle, hangi yöntemi duymuş olursak olalım ya da uyguluyor olalım, zaten yol’a çıkınca hepsinin esas noktada bir olduğunu görüyoruz.]
Süre itibariyle azar azar olmaları gerekse de dilerdim ki çok daha uzun olsaydı. Öyle ki, en son ne zaman yaptığımı hatırlamıyorum ancak, filmi resmen durdura durdura, bir değil birkaç kez başa ala ala (ey gözünü sevdiğim Netflix ara yüzü) izlememe ve birçok yerde de resmen kitap okur gibi not almama rağmen normal süresinden uzun bir zaman diliminde izlemiş olsam da son sahnesine geldiğimde ilk düşündüğüm: ‘bu belgeseli hemen bir kez daha izleyeceğim!’ oldu. Çünkü şu an bir şifa sürecindeyim ve bana çok iyi geldi. Kendimden birçok şey bulduğumu ve bazı sahnelerde hıçkır hıçkır ağladığımı da itiraf edeyim. (Theta eğitiminde paso ağlayan ve neden ağladığını da bilmeyen biri olarak, sanırım böyle olması da gayet olasıydı :) )
Diğer yandan da oldum olası bu konuları severim, okurum, dinlerim, izlerim ve uygulama niyeti de duyarım. Tee yıllar öncesinin ‘What the Bleep We Know’ belgeselini bile izlemişliğim var, bilen bilir. (şu an bile hatırlayacak kadar ki, aslında sanırım hep hatırlıyorum o filmi (özellikle bacaklarına mavi kalpler çizerek kendini sevme sekansını :) ) Ancak siz hiç benzer film-belgeseller izlememiş, sevmiyor olsanız da, hatta benzer kitaplardan vd’lerden hoşlanmasanız dahi bu yapıma bir şans verip bakın derim. En azından ‘stres’ denen mefhumun nasıl ve ne kadar etkili olduğunu (bilimsel kanıtlarıyla) görmek ve bir tane bile olsa bir önlem alabilmek adına bilinçlenmek için izleyin derim.
Tabii gönül isterdi ki az biraz daha üzerinde uğraşılsın, bazı detaylar o kadar havada kalmasın ancak kadı kızı olayı sonuçta. Artı, en sonda denildiği gibi, bazı şeylerin de sebepleri bilinmiyor işte. Sadece oluyor.. Hadi inşallah hepimize şifa olsun.. oldu oldu oldu..
Comments
Post a Comment