Aşçı / Harry Kressing..

[ENG is below]

  • @kentkabilesi online bibliyoterapi atölyesi Temmuz 2025 kitabı.
  • Hayatımda okuduğum en enteresan kitaplardan biriydi. Ve tabii ki ne mutlu ki yine bibliyoterapi atölyesi vesilesiyle oldu bu. 
  • Bizdeki kapağından ve tüm kitaba hakim olan baş karakterin tekinsiz davranışları ve fiziksel görünüşüne dair anlatımından kitapta bir “olay” olduğunu en başından beri biliyorsunuz aslında. 
  • Ancak kitap öyle keyifli yemek enstantaneleri ile başlıyor ki kendinizi kaptırsanız da, ‘yok galiba öyle bir şey olmayacak!’ diye düşünseniz de, kafanızın hep bir köşesinde ‘acaba mı?’ sorusunu taşıyarak ve her olaya şüpheci yaklaşarak ilerliyorsunuz sayfalarda. 
  • Nitekim öyle bir anda, size hissettirmeden —aynı karakterin de zaten kurgu bazında yaptığı gibi, öyle bir dönüş yaşatıyor ki neye uğradığınıızı şaşırıyorsunuz. 
  • Sonrasında da zaten resmen yokuş aşağıya şekilde, gidişatı çözme gayretine girişiyorsunuz. 
  • Ve fakat —aynı diğer karakterler gibi elinizden hiçbir şey gelmiyor çünkü başta kontrolü tamamen teslim etmiş olduğunuzu üzülerek anlıyorsunuz. 
  • Velhasıl kelam tam bir bibliyoterapi kitabı. 
  • Görünenin öykünün ardında insana ve insan psikolojisine dair çok fena açılımlara sahip harikulade bir yaratıcılık söz konusu.


Fakat Conrad böyle kasıtlı bir açgözlülüğe girişmenin iyi yemeğe hakaret olacağını da ekledi.

Kendi yemek salonunuz dışındaki hiç kimsenin o akşam sizinle aynı yemekleri yemediğini bilmenin olağanüstü bir hazzı vardır. Masadakileri nadide, müşterek bir tecrübede birleştirir ki bu da lezizdir - katılmıyor musunuz?

"Uzun zaman önce," diye mırıldandı, "Hill malikânesinden Vale'lere, onlardan buraya akşam yemeği gönderilirdi. Bana anlatıldığına göre yaşamanın ve yemek yemenin daha asil olduğu zamanlarda yapılırmış böyle şeyler. Geleneği tekrar canlandırmak hoş olabilir."

Dışarıda sefil bir soğuk, her şey beyaz katmanları ve bulutlarıyla yıkıma uğramış, içerideyse misafirperver bir ateş, leziz yemekler, sıcak şarapla bezenmiş muazzam bir masa... Üstelik sağlığın yerindeyse, iştahlıysan, rafine bir damak tadın varsa - daha iyi ne olabilirdi ki?

İş ise hayattan ayrıdır. İş sadece hayatı desteklemek için vardır. İş bir araçtır. Ev ise amaçtır, çünkü hayat oradadır. Ya da kuvvetli ifade etmek gerekirse - hayatın ta kendisidir.

İsim vermeye ayrılan günün akşamı Cobb halkı Ehemmiyet'e hayranlıkla baktı: Daha önce hiç görmedikleri şekilde aydınlatılmıştı. Devasa gotik yapının tüm pencerelerinden dışarı ışık süzülüyordu; sanki her bir ışık, her bir avize, her bir avizedeki her bir ışık yakılmıştı da en güçlü ışıltılarını yayarak Ehemmiyet'i Cobb halkının nazarında geceleyin milyonlarca faseti tüm şaşaasıyla parıldayan buzul boyutlarında bir elmas gibi görünüyordu. İnsanlar yapıyı seyretmek, aralarında konuşmak için sokaklarda toplanmıştı.


Meraklısına: Mücevher değerindeki analizlerle kaplı toplantı notlarından bazıları şu şekilde;

  • Old money .= aristokrasi’nin maskesini indirmek için yazılmış bir roman
  • İlk bakışta; 
  • -Aristokrasinin nasıl bir hal aldığını anlatıyor, 
  • -Estetik duyarlılık vd. nasıl içi boş bir hal almış bunları anlatıyor.
  • Eski İngiliz aristokrasisinin, gerçek soylulukla bağının tamamen koptuğunu gösteriyor.
  • Yeni haliyle nasıl sorumsuz, iradesiz ve edilgen bir yapıda olduğunu. 
  • Artık o eski İngiliz aristokrasisinde kültürel seviye var ancak yaşama geçirecek ruhsal durum yok.
  • Ailede bir aristokrasi var ancak gevşekliği ile kontrast oluşturuyor.
  • Conrad karakteri tam bu noktada o estetik boşluğu dolduruyor.
  • Sofra = aynı zamanda bir iktidar sahnesi gibi. -> soyluluğun da sergilendiği bir yer.
  • Aslında sofra adabı ayıran bir özellik ancak o da kalmamış ve Conrad ile o geliyor.
  • Conrad:
  • -duygularını bastırmış (hesaplı denetim odaklı)
  • -şıklığı vd. araç yapan
  • -Soylu değil ancak eskisini sistematik olarak dönüştüren biri.
  • Aile -> bu bağlamda muhtemelen kent soylu değil, kırsal soylu aristokrasiden.
  • Conrad’ın bir kimliği, bir geçmişi yok ancak işlevi var.
  • Conrad; yasaya sadakatten çok, yasayı kendi yapıyor yani yasa kendisi oluyor.
  • Duyguların araçsallandığı bir düzen söz konusu, onun düzeninde.
  • Her şey mikro bir kontrol sistemi. 
  • Hakimiyetin simetrik dili. 
  • Conrad’ı patolojik olarak göremiyoruz çünkü çok estetize. 
  • Conrad-> bedenlerini değil; duygularını yönetmeyi çok iyi biliyor, bildi.
  • -sosyal hiyerarşi tersyüz ediyor.
  • -Tüm yaptıklarıyla efendinin iktidarsızlığını görünür kılıyor => iyi manipülatörler de zaten öyledir
  • Diplomasi = mikro ilişkiler ile işler. 
  • Siyaset = makro ilişkiler ile işler. 
  • Conrad (narsistler) -> onunla bağlanmış olmayı manipüle eder = duyguların, ben varsam vardır der.
  • Belirsizlikten bir gerçeklik yaratır. 
  • Zira o evin gölgesini düzenledi; çünkü o evde içsel bir kaos vardı aslında. 
  • Aşçı -> ayna işlevi gördü (bu bağlamda bireysel düzlemde)
  • -makro düzeyde ise;
  • aristokrasinin bir boşluğu vardır, derin analiz yapmazsam.-> bu da bir sınıfın çöküşünü getirir.
  • Conrad’ı ‘izole eden bir benlik’ olarak düşünebiliriz.
  • Kitap, Lacan felsefesince daha iyi analiz edilebilir bir niteliktedir. 
  • Lacan der ki: özne, eksiklik hissi üzerine tanımlanır. => ki Conrad, ailenin arzusunun nesnesi haline gelir. 
  • Conrad = en başından itibaren ayna evresinde kalmış, bütünlüklü bir karakter olarak yer alır ki -> o rahatsız ediciliği de oradan gelir. Her şeyiyle mükemmeldir. Oysa hiç kimse öyle olamaz. Herkesin bir durumu vardır. 
  • Bu nedenle de gerçek aristokrat muhtemelen Conrad’ın kendisidir.
  • Zira gerçek aristokraside gizlilik esastır; kimsenin neyi ne yaptığını hiç kimse bilmez. (Conrad içinde tüm kitap boyunca bu geçerlidir)
  • Yasa var gibidir ancak onu taşıyan bir yapı yoktur. Zaten o da oradan sızıyor.
  • Gerçek aristokrasi -> mikro gerçeklik çok güzel yaratır ve yönetir. [Zaten gerçeklik -tek- yoktur.] => aynı Conrad gibi. 
  • Bastırılmış olan sessizce ve adı konmadan geri dönüyor. Çünkü ailedeki rahatsızlıkları ve korkularını mikro düzeyde görüyoruz.
  • Gerçek aristokrat = yukarıdaki ev.
  • Aşağıdaki eve/evdekilere bir anlamda Aristokrasiyi Conrad öğretiyor.
  • Oradan dışarıya bilgi kaçıranı hep yok ediyor. Böylece gizem kuruyor, dışarıya istenen hikayeyi sadece veriyor.
  • Yukarıdaki evde (Vale) -> daha düzenli işlese de anlam boşalmış ve inanç yoktu.
  • Hill’e de (korunamayan bilinçdışı gibi) -> düzen getiren güç Conrad oldu (manipülatif şekilde tabii ki). 
  • -İç çatışmaları yönetti ve fakat sağaltıcı şekilde değil hükmedici şekilde = süper ego işlevi gördü (bu sonra Tanrı (=boşluk) oluyor)
  • Bunlar da yemek aracılığıyla oluyor. 
  • -> = haz üzerinden kendi denetim sistemine bağlıyor herkesi. 
  • Zira Aristokrasinin temel işletim sistemi = haz (yemek, para, statü, seks aracılığıyla
  • Öyle ki gerçek İngiliz aristokrasisinde çocukluktan itibaren hazzı yönetmeyi öğreniyorsun (haz yönetimi = dürtü yönetimi)
  • Çünkü arzu, eksiklikten doğuyor.
  • Bu arzu, küçük nesnelerle doymaz! 


***

[in ENG]

The Cook / Harry Kressing..

  • July 2025 book of the @kentkabilesi online bibliotherapy workshop.
  • One of the most fascinating books I’ve ever read. And, of course, I’m happy to say it happened once again thanks to the bibliotherapy workshop.
  • From the Turkish cover we have and the eerie behavior and physical description of the central character that dominates the entire book, you know from the very beginning that “something” is going on.
  • However, the book starts with such delightful culinary scenes that—even as you get caught up in them and start thinking “maybe there’s no danger after all”—a small voice in your mind keeps asking, “but what if?” You turn each page with skepticism.
  • And then, all of a sudden—without you even realizing it—just as the character does within the story itself, the book takes such a sharp turn that you’re left stunned.
  • After that, it’s as if you’re speeding downhill, desperately trying to make sense of what’s happening.
  • But—just like the other characters—you realize, sadly, that there’s nothing you can do, because you had already handed over full control from the start.
  • In short, this is a perfect bibliotherapy book.
  • Beneath the surface of the story lies an extraordinary creativity that opens up deep, unsettling insights into human nature and psychology.


Comments

Popular Posts