Vejetaryen / Han Kang.. (bibliyoterapi)

[ENG is below]

  • @bewaterbookcafe X @fundasakaoglu bibliyoterapi atölyesi Aralık 2024 kitabı. 
  • Blogumun takipçileri hatırlayacak ki aslında bu kitabı 2017’de okumuş ve hayran kalmıştım. Hatta o kadar hayran kalmıştım ki yazımda (ilgili iki -kitap ve film- postu blogda/hikayede) sürprizi kaçırmamak adına hiçbir detay vermeden, neredeyse sadece heyecanımı aktarmıştım. 
  • Bu sefer bibliyoterapi kapsamında ele almak çok iyi oldu. Zira içerisinde, hele ki o zamanlar hiçbir şekilde anlamlandırmayacağım çok fazla sembolik alt anlamın olduğu çok belliydi. O yüzden de sevgili Funda atölyelerine katılmaya başladığımdan beri onunla bu kitabı değerlendirmiş olmayı çok istiyordum. Nitekim öyle de oldu. 
  • Başlangıçta hazır şu an sıcak sıcak gündemde iken Kuzey ve Güney Kore ülkelerinin; yazarın aslında toplumsal, siyasal ve kültürel olarak yaşadıklarına paralel olarak ve dolayısıyla kitapta bize aktardığı karakterlerin vermek istediği mesajların üzerinden gittik. 
  • Ve bunları romantizm akımının ilk temsilcileri ile paralel olarak inceledik. 
  • Psikoloji bağlamında da Freud‘un öğretileri ile bağlantısını masaya yatırmış olduk. 
  • Tüm bunlar kapsamında son kertede baş kahramanımızın bitkiye dönüşme arzusunun altında yatan nedenleri öğrenmemiz bağlamında kitaptan etkilenmemiz fazlasıyla pekişti diyebilirim. 
Meraklısına: Dolayısıyla sözü daha fazla uzatmak istemiyorum ve sevgili Funda’nın muhteşem aktarımlarını dilim döndüğünce kısaca maddeleşmeye geçiyorum.

  • Öncelikle Güney Kore’nin ABD, Kuzey Kore’nin de Çin ve Rusya’nın etkisi altında bir şekillenme yaşadığının bilinmesi gerekir. 
  • Kaldı ki Güney Kore ABD‘nin etkisi altında 1990’da bir komite oluşturarak ‘nasıl popüler kalırız yeniden ülkemizi?’ üzerinden bir çalışmaya gitmiştir. 
  • Savaşla kirlenen imajını toparlama, kültürünü geliştirme ve genel olarak ekonomik büyümesini gerçekleştirme adına (bu da kapitalizmle büyümenin gerçekleşeceğinin bir ifadesidir). 
  • Ve ilgili komite kapsamında özellikle estetik kavramının teke indirgenmesi -> bir kültür politikası olarak belirlenmiştir.
  • Kısacası ABD’nin planlı bir stratejisi olarak, Güney Kore kendi devlet stratejisi olarak markalaşma yoluna gitmiştir. 
  • Yine bu kapsamda geleceğin askerlerini yetiştiriyorlar. (Dil, kültür tek tipleştirildi) 
  • “Bütün insanların bitki olmasını diliyorum” şeklinde kitapta geçen ifade, bir şiir dizisinden ilhamla ortaya konmuştur. 
  • Ve bunun da kökeninde romantizm yatar. Çünkü romantikler Sanayi Devrimi’nden bunalmışlardı; tüm o grilik, kasvet vd.’den. 
  • Dolayısıyla kitapta romantiklerin de tınısını görüyoruz. 
  • Yazarın daha 2010’da yeniden bir doğa ile uyum sağlamanın (Pandemi sonrası) ihtiyacının hissedileceğini tahmin etmesi çok kıymetli. (aynı romantiklerin doğayla tekrardan uyum sağlama ihtiyaç ve isteğinde olması gibi)
  • Kitapta bitkiye dönüşüm tabii ki metaforik bir dönüşümü simgeliyor. 
  • Kaldı ki Rönesans ile birlikte ağaçtan üstün görmeye başlıyoruz insan olarak kendimizi. 
  • Bu bağlamda da özümüzden uzaklaşıyoruz. 
  • Ve işte tam bu noktada da ona, doğaya yeniden dönmeye değiniyor yazar.
  • Tabi aslında özümüz aynı kalmaya devam ediyor ve fakat şekil değiştiriyoruz. 
  • Kitabın 3 kısa örgüden bütünleştirilerek ortaya çıkmış olması da yine romantikler gibi ortaya konmuş bir edim. Zira onlar da vakti zamanında, önce tefrika halinde metinleri yayınlıyorlar ve sonra onları birleştirerek kitap haline getiriyorlardı. (Kitaba kaynaklık eden üç kısa öykünün İngilizce orijinallerini Vejetaryen kitabına dair ilk okumamda buradan paylaştığım yazıma zamanında eklediğimi buraya da not düşmek isterim.)
  • Yazarın ve dolayısıyla bu kitabın niteliklerinden bir diğeri de tekinsizliktir. Ki bu da yine romantiklerde görülen bir özelliktir. Bu özelliğin kült örneği ise Frankenstein kitabıdır. 
  • Kaldı ki romantizm aslında özünde bir başkaldırı ve çatışmadır. Romantiklerde de hep bu durum bir metafor olarak yer alır. 
  • Kitabın 1. bölümünde: normali sorgulama durumu söz konusudur. 
  • Vejetaryenlik kahramanımız ilk rüyada geliyor. 
  • Özellikle bu bağlamda kitapta aynı zamanda, Freud‘un öğretilerinin de alt metinde okunabildiğini söylemek mümkündür. 
  • Çünkü Freud‘a göre kişisel bilinçdışı rüyayı oluşturur. 
  • Batı toplumunda protesto seslidir ancak doğu toplumlarında pasif tepki vardır. 
  • Ki kahramanımız pasif bir tepki ortaya koymaktadır. 
  • İkisi arasında herhangi bir üstünlük durumu söz konusu değildir. 
  • Bizim sesli protestoyu daha önemli görmemiz ve dolayısıyla kahramanı anlamamamız ve eleştirmemiz batı toplumunun bilincinde olmamızdan kaynaklanmaktadır.
  • Yazar Güney Kore’nin bir vatandaşı olarak kolonyal dönemde hem toplumsal hem bireysel şiddeti deneyimlemiştir. 
  • Bu bağlamda et hep ikili bir semboldür. (Güney Kore’nin yaşadıkları ve kendi yaşadıkları)
  • Kitabın 2. bölümü: Moğol lekesi üzerinedir. Ki bu leke, şehvetin sembolüdür. 
  • Vücuda çizilenler aslında estetiktir ancak bir noktadan sonra artık pornografik bir nitelik kazanır. 
  • Kaldı ki yazarın da anlatmaya çalıştığı şey, bu değişimdir. 
  • Satışa yönelindiğinde artık ortada estetiklik kalmaz.
  • Baş kahramanın ablası ile ilişkisi çok önemlidir. Çünkü kitaptaki tek gerçek ilişkidir. 
  • Biz belki batılı gözüyle kabul edemeyiz bu durumu ancak ablası insani bir bakış açısıyla kardeşini anlamaktadır. 
  • Kitabın 3. bölümü: başkahraman, insanlığın getirdiği vahşetten kaçmak için bitki olmayı eğiliyor. 
  • İronik bir şeye dönüşüyor. Çünkü kendi kalabilmesinin tek yolu olarak görüyor bitkiye dönüşmesini. 
  • Öyle ki Freud kültür kuramında ifade etmektedir ki cinsellik dürtüsünün toplum içinde örtülmesi, belli bir derecede törpülenmesi gerekir diye.
  • Başkalarını anlama -> da kitabın önemli dinamiklerindendir. 
  • Kararlılık = pasif bir direniştir. (Kapitalizm ise bunun tersini körükler) 
  • Kahramanımız bitkiye dönüşerek aslında yaşam amacına ulaşıyor. 
  • Kitabın alt metin sorusu: insan olmaktan vazgeçmek mümkün mü? 
  • Rönesans öncesinde insan olarak kendimizi tüm döngünün bir parçası olarak görüyorduk. Ancak daha önce ifade bulduğu gibi Rönesans ile birlikte her şeyden üstün bir varlık olarak kendimizi görmeye başladık. 
  • Genel itibarıyla hep üçüncü kuşaklar yaraları anlatabiliyor. Yazarda 20. yüzyılın yaralarını anlatan bir üçüncü kuşak olarak yer alıyor. 
  • -> O yüzden de kitapta tüm karakterlerin içlerine bakıyor ve kitaptaki kahramanların bir adları bulunmuyor. 
  • Yani kitapta hep bir içsel yolculuk konu ediliyor, tüm karakterler nezdinde. 
  • Akli dengesi bozuk olanlar hep öteki olarak görülür. 
  • Funda Hanım’ın yan okuma önerisi: ‘Flash Haber’ isimli kitap. 

[in ENG]

Vegetarian / Han Kang..

  • @bewaterbookcafe X @fundasakaoglu bibliotherapy workshop’s December 2024 book.
  • Followers of my blog may remember that I actually read this book back in 2017 and was absolutely captivated by it. In fact, I was so impressed that, in my post (two related posts about the book and movie are on the blog/story), I refrained from sharing any details to avoid spoilers and simply conveyed my excitement.
  • This time, approaching it within the scope of bibliotherapy felt truly rewarding. It was clear even back then that the book was brimming with symbolic undertones—many of which I couldn’t fully grasp at the time. That’s why, since joining Funda’s workshops, I had always wanted to revisit and discuss this book with her. And that’s exactly what happened.
  • We started by delving into the current relevance of the book, especially with the spotlight on North and South Korea right now. We examined how the author reflects the societal, political, and cultural experiences of her country, drawing parallels to the messages conveyed through the characters in the book.
  • We also explored these themes alongside the early representatives of the Romanticism movement. From a psychological perspective, we linked the book to Freud’s teachings, laying them out for discussion.
  • Within this framework, we gained deeper insight into the protagonist’s desire to transform into a plant, which significantly amplified the impact of the book on us.
  • So, without further ado, I’d like to summarize, to the best of my ability, some of the incredible insights shared by dear Funda during the workshop.


Comments