Söğüt Ne Söylüyor? / Lynn Buckle..
⁃ Kent Kabilesi bibliyoterapi online atölyesi Ağustos 2024 kitabı.
⁃ Karşımızda İrlanda edebiyatından oldukça etkileyici bir roman var.
⁃ Her zamanki gibi bibliyoterapi atölyesi kapsamında okuduğum en orijinal ve ilgi çekici kitaplardan biri oldu kendi adıma.
⁃ Bir kere yazarın sadece kelimelerle değil ağaçlarla ilgili de bir derdinin olması beni çok mutlu etti. Hem o ağaçlarla ilgili bağlantılarını hem de onları kendi kültürüne dair mitolojik öğelerle besleyerek muhteşem bir yaratıcılıkta kelimelerle dokuması çok keyifli bir okuma deneyimi yaşattı bana.
⁃ Hemen söylemem gereken bir şey var ki o da aslında kitabın büyük bir hüznü ve acıyı da odağına alıyor olması. O yüzden 120 sayfa gibi çok küçük bir kitap olmasına rağmen bayağı bir ara vererek okuduğumu itiraf etmeliyim. Kaleminin o yaratıcı üslubunun duyguları gerçekten tüm hissiyatıyla geçirmesi noktasında bir vuruculuk yaşattığı için açıkçası yavaş gitmek durumunda kaldım.
⁃ Ancak altı metinleriyle ve sisteme dair eleştirisi ile böyle küçük bir kitabın verebileceği her şeyi büyük bir ustalıkla aktarıyor olması müthişti.
⁃ Bu arada; kendi ülkemizde gördüğümüz o ağaçlara dair üzücü durumları hiç düşünmediği bir şekilde bambaşka bir kültürde, hele bir Avrupa ülkesinde de görmek çok üzücüydü. Demek ki patriyarkanın şiddeti bu çağda oralarda da hüküm sürebiliyor.
⁃ Son kertede her zaman çok mistik ve büyüleyici gelen İrlanda kültürü ve onların özelindeki Paganizm üzerinden ilerleyen, oldukça da çağdaş bir aile öyküsünü sunan bu kitabı oldukça etkilenmiş olarak, severek önerdiğimi belirtmek isterim.
Meraklısına 1: Altını çizdiğim, alıntıladığım oldukça güzel ifade olmakla birlikte aşağıdaki iki tanesinin ekstra çok sevdiğimi belirtmek isterim. Gerçekten de, birincisi sanatçı dağınıklığını çok güzel ifade eden bir cümle olmuş bence. İkincisinde de kendimi bulmadım değil :-)
— “yaratıcı yaşamın çok katlı binaları…”
— “benimse ta ki hiçbir kariyerim olmadığını, yalnızca resim ve kelimelerle dolu bir atölyem olduğunu fark edene dek…”
Meraklısına 2: Ve tabii ki şahane bir şekilde sevgili Funda Hanım’ın mitoloji ve psikoloji perspektifinden bize toplantıda aktardıklarını, azıcık dipnotlarla da detaylandırarak, elimden geldiğince maddeleştirmeye çalıştım.
⁃ Orta Çağ’dan itibaren İngilizler tarafından kapatıldıklarından kendi içinde gelişmiş bir toplum olarak yer alır İrlandalılar. Halen de öğretirler.
⁃ İnançları paganizmi oldukça yakındır.
⁃ Keltler çok uzun bir dönem boyunca göçebe yaşamıştır. Bu da yaşadıklarını yazıya dökme ve diğer taraftan da çokça medeniyet tarafından varlıklarına şahitlik edilmelerini beraberinde getirmiştir.
⁃ Keltler için ağaç, insan gibi yaşayan bir canlıdır.
⁃ Druid = Kelt rahibi.
⁃ Keltler için mitolojilerinde ağacın yeri çok ve bambaşkadır.
⁃ İlk önemli ağaçları meşe‘dir.
** Meşe ağacı, Kelt kültüründe en kutsal ve en önemli ağaçlardan biri olarak kabul edilirdi. Keltler için meşe, sadece bir ağaç değil, bir sembol, bir güç kaynağı ve dini bir objeydi.
• Druidler ve Meşe Ağacı: Kelt rahipleri olan Druidler, meşe ağacını özellikle kutsal kabul ederlerdi.
Druid kelimesinin kökeni, “meşe ağacı” anlamına gelen Keltçe “Duir” kelimesinden gelir. Druidler, meşe ağaçlarının altında ayinler yapar, kararlar alır ve doğayla güçlü bir bağ kurarlardı.
Meşe, Kelt takviminde yaz gündönümü ile ilişkilendirilir. Meşe kralı, yılın parlak ve büyüme dolu yarısını, yani yazı temsil eder. Meşe kralı ile Holly (çobanpüskülü) kralı arasındaki döngü, Keltlerin doğanın döngüsüne olan inancını ve meşe ağacının bu döngüdeki merkezi rolünü yansıtır.
⁃ Elma da onlar için ölümsüzlüğü sembolize eder.
⁃ Avalon Adası, elma kelimesi ve meyve bahçesi bağlamındadır.
** Elma ağacı, Kelt mitolojisinde ve özellikle Avalon Adası efsanelerinde çok önemli bir yere sahiptir. Avalon, Arthur efsanelerinin önemli bir parçasıdır ve genellikle büyülü ve mistik bir yer olarak tasvir edilir.
Avalon Adası ve Elma Ağacı İlişkisi:
• Avalon Adası: Kelt mitolojisinde, Avalon “Elmalar Adası” anlamına gelir. İsim, Briton dilinde “Elma” anlamına gelen “Aval” kelimesinden türetilmiştir. Avalon, ünlü Kral Arthur’un yaralarını iyileştirmek ve sonsuz yaşama ulaşmak için gittiği yer olarak bilinir. Ada, doğanın ve özellikle elma ağaçlarının bereketi ile ilişkilendirilir.
• Elma Ağacı: Kelt kültüründe elma ağacı, ölümsüzlük, bilgelik ve büyü ile ilişkilendirilir. Elmanın, insanlara hem fiziksel hem de ruhsal iyileşme getirdiğine inanılırdı. Bu nedenle, Avalon’da bol miktarda elma ağacının bulunduğu düşünülür. Elma ağaçlarının meyveleri, orada yaşayanlara ebedi gençlik ve sağlık sağlamaktadır.
⁃ Elma ağacı onlar için cennet, cennet ve büyümeyi ifade eder.
⁃ Öyle ki Kelt mitolojisinde her bir karakteri simgeleyecek bir ağaç vardır ve bunların hepsi bir araya gelerek bir alfabe oluşturur = Ogam.
** Yani Kelt alfabesi olan “Ogham”
Ogham alfabesi, İrlanda’da ve Kelt dünyasının diğer bölgelerinde M.S. 4. ve 7. yüzyıllar arasında kullanılmıştır.
Ogham yazısı, genellikle taşların üzerine kazınmış kısa çizgilerden oluşur ve her harf, bir ya da birden fazla çizgi ile temsil edilir. Bu yazı sistemi genellikle isimleri ve önemli olayları taşlar üzerine yazmak için kullanılmıştır.
Ogham alfabesi, genellikle ağaçlarla ilişkilendirilen 20 ana harften oluşur.
Her harf bir ağaç türünü temsil eder ve her birinin özel bir anlamı vardır.
Ogham alfabesindeki her harf, bir ağaç türünü temsil ettiği için, Keltlerin doğayla derin bağlantısını ve ağaçlara verdikleri sembolik anlamları yansıtır.
Ogham Alfabesinin İlk Harfi:
• Harfi: Beith (ᚁ)
• Anlamı: Beyaz Huş Ağacı
• Sembolizmi: Yenilenme, saflık, yeni başlangıçlar. Beyaz huş ağacı, kabuğunun sürekli yenilenmesiyle bilinir ve bu nedenle yeniden doğuş ve temizlikle ilişkilendirilir.
⁃ S ile Başlayan Ogham Harfi:
• Harfi: Saille (ᚄ)
• Anlamı: Söğüt Ağacı
• Sembolizmi: Esneklik, duygusal iyileşme, sezgi.
Söğüt ağacı, suya yakın yerlerde büyüdüğü için duygusal akış ve duygularla güçlü bir bağlantıya sahiptir. Aynı zamanda sezgi ve bilinçaltı ile ilişkilendirilir.
⁃ Bu bağlamda da söğüt; 3 şeyi simgeler: hayal gücü, önsezi ve imgeler.
⁃ Kitapta da anneanne karakteri eski bir Druid rahibesi gibidir.
⁃ Sira Antikite’de de doğaya ne kadar yakınsan o kadar güçlüsündür, Kelt mitolojisindeki gibi.
⁃ Yani bu rahipler, şamanlar gibidir. Sadece onlardan üç tık ötededirler. Ağacın bir parçası gibi yaşayan kutsal din insanlarıdırlar.
⁃ Benzeri pagan dönemlerde davranışlar (rahip grubu tarafından kabul görülme adına) mitsel, ibretlik ve tekrar eden şekilde vuku bulur. O yüzden modern toplum da aslında o kadar da doğadan kopmuş değildir. Zira bugünkü resmi eğitim de o zamanki bu üç özelliği sergileyen kabul töreni gibi bir rol üstlenmiştir.
⁃ Ancak kitaptaki kız çocuğu (ve dolayısıyla anneanne) komple eğitimi reddetmektedir. Çünkü mitin modernleşme biçimini kabul etmemektedirler.
⁃ Zira mit, iç güdüleri takip etmektir zaten. Ki bu arkaik dönemdeki gibi yapamadığımız bir durumdur şu an için. Bu yüzdendir ki yeni bir fikir oluşturmak için her zaman denir ki eskiye bakılmalıdır, arketiplere bakılmalıdır.
⁃ Mitler, yoğunlaşmış bir zaman oluştururlar. Bu yüzdendir ki kitapta bir yoğunluk vardır ve o da kitabın okunmasını zorlaştırır. Zira bilişsel olarak yoğun olmasıdır zorlayan. Günlüklerin ilk cümleleri dahi böyledir kitapta.
⁃ Psikolojik perspektifinden duruma bakılacak olursa: benmerkezci düşünme, çocukların ilk düşünme dilidir. Hayal gücünü de işin içine alır ancak tehlikesi, ona bağımlı hale gelinmesi olabilir.
⁃ Benmerkezci düşünme, ruhun özel düşünme şeklidir. = çocukken ne yapmaktan hoşlandığınızdır. Ki bu düşünceyi mitolojide de görürüz.
⁃ Dış dünya ile kopuk olduğu için çocuk o dünyasını koruyabiliyor kitapta. (Yani anneler ruhu yaşıyor diye o minvalde devam edebilirdi belki.)
⁃ Kişi, dış dünya ile düşünceyi sistem sistematize eder. Benmerkezcilikten kurallarla dışarıya çıkar ve ikincil dış sistem kurar. (Akıl yürütmenin temeli)
⁃ 0-6 yaş sonrası bunu kullanmaya başlarız ancak bu çocuk bunları kullanmıyor işte. Zaten sağır ve dilsiz olduğu için de iletişimi farklı. Sosyal iletişim ve etkileşim nedenli gruplar da toplumda bu sebepten dolayı vardır .
⁃ Dolayısıyla dış baskı + sosyal iletişim + benmerkezcilik => bu 3 eksen konuşurken, iletişim kurulurken çok önemlidir.
⁃ Herhangi bir durumdaki eksiklikse iletişimin sağlıksız oluşmasına sebebiyet verir.
⁃ Zaten yetişkin bulunca biri daha baskın hale gelir.
⁃ Alt düzlem = kendi istekleri etrafında şekillenir kişinin (0-6).
Üst düzlem = zamanla daha çok baskı yapan kültür tarafından oluşturulur.
⁃ Birine aşırı yüklenince, sistem çöker, depresyon başlar.
⁃ Alt düzleme işte hikayelerle bu atölyede yeşertiyoruz
⁃ Ancak kişinin sürekli kendi üzerinde çalışması da onu bunaltır. Aynı taraftaki ruhlar gibi = altta yaşayanlar. Sürekli suyun içinde kalınır, rahimde olmak gibi.
⁃ >> o yüzden Söğüt ağacı ana semboldür, suyun içindedir de. Ki zaten ağaç, tüm mitolojilerde alt ve üstü birbirine bağlar.
Bir meşe ağacının nasıl yavaş ve kararlı bir şekilde büyüdüğümü ya da okaliptüsün nasıl ışık için savaşarak gökyüzüme doğru koştuğunu, titrek kavakların nasıl titrediğini ve sarmaşıkların nasıl el yordamıyla yolunu bulduğunu şimdiden biliyor.
Yaz geldiğinde, sağanak yağmurlar tozlu yollara düşüyor ve toprak kokusu havayı dolduruyor. Toruna, bunun eski tanrıçaların damarlarından damlayan ıtırı bir öz olduğunu söylüyorum.
Bu yüzden öncelikleri yeniden sıralıyorum, sözlüklerden tümceleri kesip yapraklar gibi yeniden düzenliyorum, ta ki güçsüzlük kuvvete dönüşsün gürültü başka bir sese kavuşana kadar.
Çizim, A4’ün sınırlarını aşarak başka sayfalara ve ötesine doğru büyüyerek kendine bir hayat buluyor. Akordeon gibi körüklü bir mantara dönüşüyor.
Çam ağaçlarının sesi, daha düz arazilerde büyüyen düşük rakımlı ticari ormanlarınkinden oldukça farklı. Yüksekliğin seslerini değiştirdiğini, bas notaların bir haritanın kıvrımlarıyla yükseldiğini ve altoların vadiler boyunca şarkı söylediğini ilk kez fark ediyorum.
Comments
Post a Comment