Yeniden Doğuş..

Ve aylar sonra İZDOB’uma kavuştum. Hem de 19 Mayıs günü hem de 19 Mayıs üzerine olan ve ilk operanın İzmir’deki ilk gösterimi ile. Dünya prömiyerini 2019’da İstanbul’da yapan bu eser, iki perdeden oluşan ve Atatürk’ün Samsun’a çıkışını konu alan ilk opera eserimiz olarak yer alıyor. Bestecisi ve libretto yazarı (ne mutlu ki İzmirli olduğunu öğrendiğim) Tevfik Akbaşlı olan eserin, proje ve sanat yönetmeni ise Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Murat Karahan. Ve yine ne mutlu ki ilk gecesinde onlar da bizle birlikte salonda hepimize eşlik ettiler.

Yeniden Doğuş operasına dair söyleyebileceğim ilk şey müziklerinin muhteşemliği. Zira onlarsız bu eseri düşünemiyorum. Tüm esere duyguyu katan ve bize geçiren temel unsur olduğu kanaatindeyim. (Keza eser, opera-orkestrası süiti ile 2000 yılında Üçüncü Eczacıbaşı Beste Yarışması’nda 1.’lik ödülüne layık görülmüş. Henüz ulaşamadım ancak, sonrasında bu eserin -Bilkent Senfoni Orkestrası Erol Erdinç yönetiminde olan- bir CD’si de yayınlanmış.) Öyle etkileyici, öyle içinize işleyen bir nitelikte ki, vakti zamanında bizler için o zorlukları çekmiş tüm insanların hissiyatını, o topraklarda yaşayan biz bugünün insanlarına olabildiğince aktarıyor. Onlara karşı bir kez daha şükranla dolmamıza da vesile oluyor.

Eserin diğer bir güzelliği ise tabii ki tüm opera sanatçılarının muhteşem performansları. Sadece solo olanları değil, bence özellikle de hep birlikte icra edilen kısımları nasıl etkileyiciydi anlatamam. Muhteşem melodilerle birleşen muhteşem performanslarla birlikte ortaya konan  etkileyiciliği burada yazıyla yeterince anlatabileceğimi sanmıyorum, hissetmeniz gerek. Zira sadece o hissiyatı duyarak anlayabilirsiniz kanaatindeyim.

Ve tabii ki her zaman olduğu gibi İZDOB’umun hayran olduğum kostümleri (Gülnur Çağlayan Tuluk) ve dekorları (Özgür Usta) bir harikaydı. Bir savaş dönemini ve halkın sefaletini anlatan sahnelerde nasıl etkileyici kostüm detayları olabilir ki diyebilirsiniz. İşte onu da görmelisiniz. Zira zor günleri ve dönemi aktaracak detayları olabilecek en iyi şekilde bizlere aktaran tüm ekibin ellerine, emeklerine, yaratıcılıklarına sağlık..

Son olarak kendi adıma küçük bir detayı da anlatmadan geçemeyeceğim. Belki biraz konuya dair bir sürprizi vermiş olacağım ancak kurguda Fikriye Hanım’a yer verilmiş olması beni çok mutlu etti. Çünkü bence Atatürk’ün hayatında çok önemli bir karakter. Ancak genellikle eserlerde sanki biraz fazla arka planda kalıyormuş diye düşünüyorum. O yüzden de burada onu belirgin olarak sahnede izlemek çok duygulandırdı ve sevindirdi hâliyle.

Kaldı ki hem Fikriye Hanım’a (Filiz Güneş) hem de tabii ki Atatürk’ümüze (Ali Murat Erengül) ve annemiz Zübeyde Hanım’a (Zeliha Kökçek) hayat veren tüm sanatçıların performansları ayrı ayrı ayakta alkışı hak ediyordu. Dolayısıyla da son sahnenin bitiminden itibaren, tamamen dolu olan salonun dakikalarca ayakta herkesi alkışlaması çok gurur vericiydi. Zaten ilk sahneden sonuna değin pek çok yerinde dolup dolup boşalan gözlerimiz bir kez daha gözyaşlarıyla doldu. Herkese tüm emeklerinden dolayı şükranlarımı sunarım. Ve Atatürk’ümüzü ve milli mücadeleyi anlatan nice eseri, devlet opera ve bale sahnesinde de yeniden ve yeniden izlemeyi dilediğimi belirtmek isterim.

Yazamı, Tevfik Bey’in belirttiği üzere operasının ana temasını oluşturan şu cümleyle bitirmek isterim:

“Her şeyin bittiğini düşündüğümüz o umutsuz an, aslında bir ‘Yeniden Doğuş’un karar anıdır!”
 


Comments