Split..
Ve uzuuun bir süreden sonra ilk kez Shyamalan amcanın bir filmini izleme ve beğenme şansım oldu. Şahsen amca, tabii ki 6. His’ten beri takibinde olduğum ve genel olarak da beğendiğim bir yönetmen. Her ne kadar aralarda manasız (ya da en azından benim için) işlere imza atmış olsa da o farklı çalışan zihninin ürünü orijinal ötesi öykülerini, onların altında yatan fikirleri çok severim. Çok beğenirim. Hatta hayretler içinde alkışlarım. Nasıl akıl ediyor öyle fikirler gerçekten inanamıyorum. İşte bu filmin hikâyesi aynı şekilde çok mu çok enteresan.
Tabii böylesi orijinal bir fikir, sanki birazcık daha güzel işlenebilirdi hissi de doğmadı değil. Ya da amcam bizde çıtayı öyle bir yükseğe koymuş ki, o hayal kırıklığı yaratan yapımlarının durumu gibi, konuyu sevsek de daha iyi daha iyi olsun dedirttiriyor bize. Ancak yine de kanımca, orijinal fikirleri seviyorsanız, sırf onu görmek için de izleyebilirsiniz ;)
SPOILER (üzgünüm ama söylemezsem çatlarım :) )
Şöyle ki, filmde tam öyle bir an geldi ki ‘ahan da dedim, amcam yine, aynı ‘Unbreakable’ filminde olduğu gibi (ki ben o filmi acayip beğenmiştim. Bundan daha iyiydi hatta. Kesin bakın derim.), uç noktalarda patlak veren güç durumlarına değinmiş’ dedim. Ve filmin son sahnesinde bir de baktım ki, tam da benim dediğim sözlerle bir kız ‘hani bir adam vardı, trenden tekerlekli sandalye ile çıkan, neydi onun adı?’ diye sormaz ve ona cevabı veren adam, kanlı canlı hâliyle Unbreakable adamımız olmaz mı! evet evet Bruce Willis tam karşımızda, o karakter olarak! Oha dedim, demek ki doğru düşünmüşüm. Zaten amcam da bizim öyle düşünmemizi istiyormuş dedim. Dolayısıyla mutlu oldum :) Ve şimdi de bu yazıyı hazırlarken bi baktım ki, meğer bu filmi, Unbreakable ile başlayan bir üçlemenin (ancak birbirinden bağımsız) 2. filmi olarak çekmiş! (ismini de ‘Eastrail 177 trilogy’ koymuş) Üçüncü de ‘Glass’ adıyla 2019’da yayınlanacak ve Split ile Unbreakable’ın oyuncularından da oluşan bir oyuncu kadrosu olacakmış! O zaman ben bir oley oley oley demek istiyorum :)
SPOILER END
Özetle, amcamızın özellikle de 2000 yapımı Unbreakable filmi sevmiştiyseniz bir bakın derim ;)
Tabii böylesi orijinal bir fikir, sanki birazcık daha güzel işlenebilirdi hissi de doğmadı değil. Ya da amcam bizde çıtayı öyle bir yükseğe koymuş ki, o hayal kırıklığı yaratan yapımlarının durumu gibi, konuyu sevsek de daha iyi daha iyi olsun dedirttiriyor bize. Ancak yine de kanımca, orijinal fikirleri seviyorsanız, sırf onu görmek için de izleyebilirsiniz ;)
SPOILER (üzgünüm ama söylemezsem çatlarım :) )
Şöyle ki, filmde tam öyle bir an geldi ki ‘ahan da dedim, amcam yine, aynı ‘Unbreakable’ filminde olduğu gibi (ki ben o filmi acayip beğenmiştim. Bundan daha iyiydi hatta. Kesin bakın derim.), uç noktalarda patlak veren güç durumlarına değinmiş’ dedim. Ve filmin son sahnesinde bir de baktım ki, tam da benim dediğim sözlerle bir kız ‘hani bir adam vardı, trenden tekerlekli sandalye ile çıkan, neydi onun adı?’ diye sormaz ve ona cevabı veren adam, kanlı canlı hâliyle Unbreakable adamımız olmaz mı! evet evet Bruce Willis tam karşımızda, o karakter olarak! Oha dedim, demek ki doğru düşünmüşüm. Zaten amcam da bizim öyle düşünmemizi istiyormuş dedim. Dolayısıyla mutlu oldum :) Ve şimdi de bu yazıyı hazırlarken bi baktım ki, meğer bu filmi, Unbreakable ile başlayan bir üçlemenin (ancak birbirinden bağımsız) 2. filmi olarak çekmiş! (ismini de ‘Eastrail 177 trilogy’ koymuş) Üçüncü de ‘Glass’ adıyla 2019’da yayınlanacak ve Split ile Unbreakable’ın oyuncularından da oluşan bir oyuncu kadrosu olacakmış! O zaman ben bir oley oley oley demek istiyorum :)
SPOILER END
Özetle, amcamızın özellikle de 2000 yapımı Unbreakable filmi sevmiştiyseniz bir bakın derim ;)
Comments
Post a Comment