Hemingway & Gellhorn..
Bir film 2 senede seyredilir mi? Evet, izleyen bensem olur. İlk çıktığında hemen arayıp bulmuş ancak sesi çok kısık olduğundan, alt yazısı olmayınca da duyamadığımdan bırakmış sonra ablamdayken HBO pakete dahil olduğunu görüp deli sevinmiş ancak 6 ay içinde bi Allah'ın gecesi izleyememiştim. Geçen Cnbc-e'de yarısında, yayınlandığını görüp hemen yine arayıp bulmuş ve sonunda, hem de HD olarak adam gibi izleyebilmiş oldum.
Gelelim filme:) ünlü yazarımız Hemingway'ın büyük aşkı, gazeteci (hatta tüm zamanların en iyi savan muhabirlerinden biri kabul edilen) Gellhorn ile yaşadığı şiddetli! aşk hikayesi. Kahramanlarımızın esas ünlüsü Hemingway olsa da bence film tam bir Gellhorn filmi.
3 saate yakın süresince bazen yavaşlayarak akan, özellikle de 2. yarısından itibaren sizi içine alan bu filmde-gerçek hikayede güpgüçlü, bir kedi kadın izliyorsunuz! Yanlış anlaşılmasın ben kedilere taparım ve bunu bir iltifat olarak kullanıyorum. Zira nasıl kediler kafaları ne istiyorsa onu yapar, kimseyi umursamaz, arzunun doruklarında oldukları yeri-kişiyi istedikleri-olmak istedikleri bir başka yer var ise hiç gocunmadan, çekinmeden şak diye terk edebiliyorsa, her istediğini bir şekilde napıp edip elde ediyorsa, bir olumsuzluk yaşa da onu kendine dert etmiyor ve üzerinden geçip gidebiliyorsa, ona takılıp kalmıyor, düşüncelerini-yaşamını karartmıyor, zehirlemiyorsa... işte Gellhorn da tam öyle biri.
Kesinlikle önünde saygıyla eğiliyorum. Keşke her kadın onun gibi olsa, olabilse. Kadın gibi kadın...
Hemingway ise tam bir yazar. Geçenlerde yazdığım The Edge of Love filmindeki yazarımız Dylan Thomas gibi ilham uğruna, yazabilmek adına kadınlardan kullanmaktan geri durmuyor. Tek farkı ve iyiliği insanlık adına savaşın olumsuzluğu, özgürlükler adına kendini feda ettiği dönemdeki aktivistliği.
Ancak unutulmasın ki tüm yorumlarım film üzerinden. Yazarlığı, edebi dehası bir yana. Çünkü kendisi hem Pulitzer (kurgu dalında), hem Nobel (edebiyat dalında) ödüllü bir yazar!..
Meraklısına: Söylemeden edemeyeceğim en hüzünlü yan ise Hemingway'in, sırasıyla;
babasının, 2 kız kardeşinin, kendisinin, öz kızının ve büyük aşkı Gellhorn'un da hep intihar ederek yaşamlarına son vermiş olması... :(
Meraklısına 2: Gellhorn'dan sonraki aşkı da Time Dergisi muhabiri bir kadın idi.
Meraklısına 3: Gellhorn, Hemingway'e verdiği ilhamla ödüllü kitabı Çanlar Kimin İçin Çalıyor'un yazımına vesile oldu.
Kısacası, bu HBO yapımı, büyük prodüksiyonlu, öyle ki eski dönem sahnelerine eklenen yeni görüntüler birbirinden ayırt edilemeyecek şekilde iç içe yedirilmiş şekilde. insanı şoke edici derecede iyi. (Aynı 2013 Oscarlarında en iyi belgesel dalında aday olan The Gatekeepers gibi). Özellikle de C. Owen ve hele ki N. Kidman cuk ötesi oturmuş ve inanılmaz güzel oyunculuk sergilemiş..
Gelelim filme:) ünlü yazarımız Hemingway'ın büyük aşkı, gazeteci (hatta tüm zamanların en iyi savan muhabirlerinden biri kabul edilen) Gellhorn ile yaşadığı şiddetli! aşk hikayesi. Kahramanlarımızın esas ünlüsü Hemingway olsa da bence film tam bir Gellhorn filmi.
3 saate yakın süresince bazen yavaşlayarak akan, özellikle de 2. yarısından itibaren sizi içine alan bu filmde-gerçek hikayede güpgüçlü, bir kedi kadın izliyorsunuz! Yanlış anlaşılmasın ben kedilere taparım ve bunu bir iltifat olarak kullanıyorum. Zira nasıl kediler kafaları ne istiyorsa onu yapar, kimseyi umursamaz, arzunun doruklarında oldukları yeri-kişiyi istedikleri-olmak istedikleri bir başka yer var ise hiç gocunmadan, çekinmeden şak diye terk edebiliyorsa, her istediğini bir şekilde napıp edip elde ediyorsa, bir olumsuzluk yaşa da onu kendine dert etmiyor ve üzerinden geçip gidebiliyorsa, ona takılıp kalmıyor, düşüncelerini-yaşamını karartmıyor, zehirlemiyorsa... işte Gellhorn da tam öyle biri.
Kesinlikle önünde saygıyla eğiliyorum. Keşke her kadın onun gibi olsa, olabilse. Kadın gibi kadın...
Hemingway ise tam bir yazar. Geçenlerde yazdığım The Edge of Love filmindeki yazarımız Dylan Thomas gibi ilham uğruna, yazabilmek adına kadınlardan kullanmaktan geri durmuyor. Tek farkı ve iyiliği insanlık adına savaşın olumsuzluğu, özgürlükler adına kendini feda ettiği dönemdeki aktivistliği.
Ancak unutulmasın ki tüm yorumlarım film üzerinden. Yazarlığı, edebi dehası bir yana. Çünkü kendisi hem Pulitzer (kurgu dalında), hem Nobel (edebiyat dalında) ödüllü bir yazar!..
Meraklısına: Söylemeden edemeyeceğim en hüzünlü yan ise Hemingway'in, sırasıyla;
babasının, 2 kız kardeşinin, kendisinin, öz kızının ve büyük aşkı Gellhorn'un da hep intihar ederek yaşamlarına son vermiş olması... :(
Meraklısına 2: Gellhorn'dan sonraki aşkı da Time Dergisi muhabiri bir kadın idi.
Meraklısına 3: Gellhorn, Hemingway'e verdiği ilhamla ödüllü kitabı Çanlar Kimin İçin Çalıyor'un yazımına vesile oldu.
Kısacası, bu HBO yapımı, büyük prodüksiyonlu, öyle ki eski dönem sahnelerine eklenen yeni görüntüler birbirinden ayırt edilemeyecek şekilde iç içe yedirilmiş şekilde. insanı şoke edici derecede iyi. (Aynı 2013 Oscarlarında en iyi belgesel dalında aday olan The Gatekeepers gibi). Özellikle de C. Owen ve hele ki N. Kidman cuk ötesi oturmuş ve inanılmaz güzel oyunculuk sergilemiş..
Comments
Post a Comment