Erasmus Öğrenci Değişim Programı'nın 'engelli öğrenciler'e sundukları..
Bugün, pek çok kişiye faydası olacağını umduğum ve dilediğim bir konu hakkında yazıyorum: Erasmus Öğrenci Değişim Programı ve engelli öğrenciler.
Sanırım duymayan kalmamıştır Erasmus'un ne demek olduğunu. Ancak yok eğer kaldıysa iki üç cümleyle şöyle geçebilirim; üniversitede lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencileri için geçerli olan (diğer eğitim sevilerine dair programlar da var, isimleri farklı sadece), birkaç aylık veya yıllık süre zarfında eğitimlerini bir Avrupa ülkesindeki anlaşmalı üniversitede geçirmelerine imkan tanıyan, koskoca bir öğrenci değişim programı.
Benim üzerinde durmak istediğim nokta ise bu programa katılmayı çok isteyip de yapamayacaklarını düşünen engelli öğrenciler. Zira sizler, herkesten çok daha rahat bir şekilde, hatta kendi üniversitenizden bile, bu programa katılabilir ve yapabilirsiniz.
Zira keşke ben, bu kaleme aldığım yazı gibi bir yazıyı üniversite dönemimde okumuş olsaydım diye düşündüğüm için bugün blogumda paylaşıyorum.
Ben, polinöropati adlı bir hastalığım sebebiyle el ve ayak uçlarımda güç kaybı olduğu için hareket zorluğu/yavaşlığı yaşayan bir fiziksel engelliğim. Ve Erasmus programını ancak doktora dönemimde, o da canım en iyi arkadaşım sayesinde duydum. Yoksa okulum, iletişim fakültesi olmasına rağmen, tabii sene 2007 idi, hoş ne fark ederse senesi, ne bir afiş ne bir e-posta hiçbir şeyden haberim olmadı. Erasmus'u duymamı bırakın, programın engellilere sağladığı ekstra avantajı tesadüfen öğrendim!
Dediğim gibi canım arkadaşım sayesinde öğrenir öğrenmez, hatta son gününe 1 gün kala, gecenin bir yarısı öğrenip hemen ertesi günü başvurdum. Sözlüyü de geçip sağ olsun hocalarım beni seçince, yıllardır hayalim olan İtalya yolum açıldı. Ve esas olay burada başlıyor.
Erasmus hakkı edinince o milyon belgeyi toplama sürecinde yüz bin kez AB ofisine gitmeme ve cümle alem engelliliğimi görmesine rağmen, hoş aynı üniversitede 1 yıl hazırlık + 4 yıl lisans + 2 yıl master geçirmiş biri olarak beni bilmeyen/görmeyen kalmamış olmasına rağmen....
bir akşam üstü ansızın gelen bir telefonla öğrendim. Neyi mi? AB'nin Erasmus'ta engelli öğrencilere ekstra burs sağladığını! Zaten halihazırda Erasmus öğrencilerine bir hibe veriliyor ancak engelliyseniz (TR'den farklı olarak!...) sizin daha fazla zorluk çekeceğiniz ve o zorlukları (acı ancak gerçek bir şekilde) para ile satın alınabilen yardımlarla aşabileceğiniz düşünülerek size çok daha fazla yardımda bulunuluyor.
Zira bambaşka bir ülkede, etrafınızda kimse yokken size kimse yardım edemeyeceği fikriyle; örneğin
Şaka gibi ama gerçek. Zira böyle bir şey TR için imkansız gibi.
Neyse bizi boş verin siz Erasmus'a odaklanın. Şimdi, dediğim gibi, benim gibi siz de bir engelli iseniz ve Erasmus'la yurt dışına gitmek istiyorsanız, ancak ben oralarda ne yaparım tek başıma diyorsanız işte yapmanız gerekenler:
Mesela ben İtalya'da, mini minnacık bir şehirde, Vercelli'de olmama rağmen,
[Ne diyeyim inşallah bir gün, ölmeden, ben de bunları kendi ülkemde, okulumda, kamu binalarımızda görebilirim, görebiliriz..]
Diyebileceğim o ki, sorun, araştırın öğrenin.. Belki benim bile halen bilmediğim tonla fırsat, program, olanak vardır.. Ben her şeyi, her şeyimi, gitmeden aylar önce, hiç telefon etmeden, sadece internet öğrenerek, her yere, her kuruma, her kişiye e-posta atarak, Facebook'tan bile bulduğum kişilere mesaj atarak sordum öğrendim, ayarladım, beni ilk varışımda istasyondan alacak kişiye değin (hatta o kişi, o dönem halihazırda orada Erasmus olan kendi üniversitemden bir Türk öğrenci idi). Her şeyi kontrolüme alıp, kendimi tam güvende hissedip, hiçbir şeyi riske atıp şansa bırakmadan öğrendim, ayarladım. Size de yapacaksanız öyle yapmanızı şiddetle öneririm.. 1 uçak + 1 otobüs + 2 tren yolcuğundan sonra vardığım Vercelli'de birçok üzücü anım da oldu ancak o kadar yardımsever için de onları hiç hatırlamıyorum bile..
*Keşke o dönem, 2008, iPhone olsaydı (daha yeni lansmanı olmuştu!) da her şeyi çok daha kolay, fazla şekilde, görüntülü olarak belgeleyebilseydim, Google Maps'in, bilgisayardan çıktı alaraktan çok faydasını gördüm ancak bir de iPhone'la o dönem kullanmak vardı, neler neler daha yapabilirdim, her şey daha ne kadar kolaylaşabilirdi, çok daha fazla bilgiye, yardıma, çok daha kolay ulaşabilirdim. Şimdilerin bir de böyle bir şansı var..
Benim üzerinde durmak istediğim nokta ise bu programa katılmayı çok isteyip de yapamayacaklarını düşünen engelli öğrenciler. Zira sizler, herkesten çok daha rahat bir şekilde, hatta kendi üniversitenizden bile, bu programa katılabilir ve yapabilirsiniz.
Zira keşke ben, bu kaleme aldığım yazı gibi bir yazıyı üniversite dönemimde okumuş olsaydım diye düşündüğüm için bugün blogumda paylaşıyorum.
Ben, polinöropati adlı bir hastalığım sebebiyle el ve ayak uçlarımda güç kaybı olduğu için hareket zorluğu/yavaşlığı yaşayan bir fiziksel engelliğim. Ve Erasmus programını ancak doktora dönemimde, o da canım en iyi arkadaşım sayesinde duydum. Yoksa okulum, iletişim fakültesi olmasına rağmen, tabii sene 2007 idi, hoş ne fark ederse senesi, ne bir afiş ne bir e-posta hiçbir şeyden haberim olmadı. Erasmus'u duymamı bırakın, programın engellilere sağladığı ekstra avantajı tesadüfen öğrendim!
Dediğim gibi canım arkadaşım sayesinde öğrenir öğrenmez, hatta son gününe 1 gün kala, gecenin bir yarısı öğrenip hemen ertesi günü başvurdum. Sözlüyü de geçip sağ olsun hocalarım beni seçince, yıllardır hayalim olan İtalya yolum açıldı. Ve esas olay burada başlıyor.
Erasmus hakkı edinince o milyon belgeyi toplama sürecinde yüz bin kez AB ofisine gitmeme ve cümle alem engelliliğimi görmesine rağmen, hoş aynı üniversitede 1 yıl hazırlık + 4 yıl lisans + 2 yıl master geçirmiş biri olarak beni bilmeyen/görmeyen kalmamış olmasına rağmen....
bir akşam üstü ansızın gelen bir telefonla öğrendim. Neyi mi? AB'nin Erasmus'ta engelli öğrencilere ekstra burs sağladığını! Zaten halihazırda Erasmus öğrencilerine bir hibe veriliyor ancak engelliyseniz (TR'den farklı olarak!...) sizin daha fazla zorluk çekeceğiniz ve o zorlukları (acı ancak gerçek bir şekilde) para ile satın alınabilen yardımlarla aşabileceğiniz düşünülerek size çok daha fazla yardımda bulunuluyor.
Zira bambaşka bir ülkede, etrafınızda kimse yokken size kimse yardım edemeyeceği fikriyle; örneğin
- valizleriniz taşımak için birini tutmak zorunda olduğunuz,
- toplu taşıma zorsa taksi gibi özel araba tutmak zorunda kalacağınız,
- yurt odanız daha rahat olsun diye özel engelli odası tutabileceğiniz (bunun da ekstra pahalı olduğu),
- okula gitmek ve etrafı gezmek için size yardımcı olacak bir asistan tutmak zorunda kalabileceğiniz vb.
Şaka gibi ama gerçek. Zira böyle bir şey TR için imkansız gibi.
Neyse bizi boş verin siz Erasmus'a odaklanın. Şimdi, dediğim gibi, benim gibi siz de bir engelli iseniz ve Erasmus'la yurt dışına gitmek istiyorsanız, ancak ben oralarda ne yaparım tek başıma diyorsanız işte yapmanız gerekenler:
- üniversitenizin ilgili birimlerinden, internet sitesinden (biliyorsunuz internet bir derya, her şeyi bulabilirsiniz) başvuru tarihlerini ve gereken belgeleri/koşulları öğrenin,
- sınavları kazanıp bir Erasmus olmaya hak kazanınca...
- engelli durumunuzu bildiren bilgi, belge ne varsa AB ofisinize gidip göstererek engelli hibesine başvurunuzu yapın,
- (karşı üniversite ile yazışacaksınız mutlaka) onlara da durumunuzu anlatın her şeyiyle ve ilgili belgeleri de taratıp e-posta atın, ayrıca da kopyalarını başvuru dosya postanıza ekleyin, fakslayın (o zaman faks vardı, şimdi ne var, nasıl bilmiyorum),
- yurt başvurunuzda da (daha doğrusu kaydında, o zamanlar ben, karşı üniversitenin AB Gençlik Ofisi ile yazışıp onlar üzerinden oradaki yurda kaydımı yaptırmış, durumumu anlatınca engelli odaları da olduğunu öğrenip onlardan birine yurt-oda başvurumu yapmıştım) aynı şekilde her şeyi anlatın, ilgili belgeleri gösterin/yollayın..
Mesela ben İtalya'da, mini minnacık bir şehirde, Vercelli'de olmama rağmen,
- şehir komple eski-tarihi binalardan oluşmasına karşın hiç merdiven hatta basamak bile çıkmadım (çıkarttırtmadılar, inanmayacaksınız ama yeri geldi, yurdun asansörü bozulduğunda, ben çıkarım dememe rağmen, çıkartmadılar ve o yakışıklı, genç İtalyanlardan biri sırtında taşıdı beni!),
- koskoca yurtta bir tek bana asansörün anahtarı verdiler (zira engelli asansörü diye! bizde engelli asansörünün paso engelli olmayanlarla dolu olduğu düşünüldüğünde rüya gibi) ve hiçbir arkadaşım asla, bir kez bile ay hadi ben de bineyim demedi, beni bırakıp merdivenle çıktı (arkadaşlarımın %90'ının AB ve ABD vatandaşı olduğu düşünülürse nasıl bir kültürden geldikleri, bizim ne kadar uzak kaldığımız aşikar),
- hiç müze parası ödemedim (hoş AB'de genelde hiç ödenmiyor, İstanbul'da da. Sadece ABD'de zaten her şey eşit şartta düzenlendiği için normal ücret alınıyor, o da doğal),
- hatta taksiler bile engellilere indirimliydi! (gerekli karta başvurmaya geç kaldığım için alamama rağmen taksiciler indirimi bana uyguladı! hey gidi Türkiye),
- (kendi üniversitemde bile bir kez kullanmadığım halde) oturum izni başvurularımda gidip gelmelerim rahat-kolay-çabuk olsun diye rektörlüğün özel arabasını ve şoförünü bana ve bana yardım etmeleri için görevlendirdikleri!!! AB ofisi genç memurlarına atadılar!..
- hatta aynı kişileri (sonradan canım dostum olan) her ders günümde gelip bana, okula gidişte ve dönüşte + öğle yemeği verilen okul mekanına gitmede-dönmede eşlik etmesi, yardımcı olması için görevlendirdiler!..
- yurttaki ortak mutfak-oturma grubu alanında televizyon, 3 basamakla çıkılan üst loca gibi bir bölmede olduğu için oraya çıkıp kullanamadığımı yurt müdürü çocuğa bir e-posta ile bildirmem üzerine anında o gün çocuğun kendisi gelip alanın alt bölmesine taşıdı!
- mini minnacık bir şehir olmasına rağmen özel engelli-yaşlı asistan servisi olan Vercelli'de, bana verdikleri ekstra hibeden ödeyerek, şehri gezmeme yardım etmesi için birini tutabildim, kimseye minnet etmeme, rica etmeme, yardım istememe gerek kalmadan tüm şehri kendim, o asistan kadınla (hala yazıştığım ve dostu olduğum, İngilizce bilmediği için İtalyancamı ilerleten yaşlı hanımla) gezebildim!
- engellilere özel olarak dizayn edilen (duştaki oturma bölmesi, tüm banyo duvarlarına dolanan tutunma barları, yatağımın tepesindeki-duştaki-klozetin üstündeki olmak üzere odada tam 3 yerdeki yardım isteme zili vb. tasarımıyla kendi evimde, odamda, banyomda olduğumdan bin kat daha rahat ettiğim) yurt odam,
- oturma izni prosedüründe postaneye gittiğimde merdivenle karşılaşınca, bugüne kadar kimse kullanmadığı için nasıl çalıştırıldığı bilinmediğinden tüm binanın beni merdivenden çıkartmayıp seferber olup merdiven-asansörünü çalıştırması! (sene 2013, halen İzmir'de kendi şehrimde, basamakları yüzünden postaneye gidemediğimi düşündüğümde nutkum tutuluyor!)
- okulda, girişteki 4 basamak için, 100 yıldan eski bina için merdiven-asansörünü koymaları! (ve benim onu görünce ki şokum!)
[Ne diyeyim inşallah bir gün, ölmeden, ben de bunları kendi ülkemde, okulumda, kamu binalarımızda görebilirim, görebiliriz..]
Programa dair tüm bilgiler nette var. Ancak şunları hatırlatabilirim:
Erasmus resmi sitesi: http://www.erasmusprogramme.com/
Erasmus programına ilişkin resmi öğrenci topluluğu ESN'nin engelli öğrenci portalı Exchangeability resmi sitesi: http://www.esn.org/content/exchangeability!!!!!! Bir de geçenlerde ilgili linkten öğrendiğim bir diğer yine AB değişim programlı, engelli öğrenci bursu ise Google'a ait! İlgili bilgiler: http://www.google.com/studentswithdisabilities-europe/
Diyebileceğim o ki, sorun, araştırın öğrenin.. Belki benim bile halen bilmediğim tonla fırsat, program, olanak vardır.. Ben her şeyi, her şeyimi, gitmeden aylar önce, hiç telefon etmeden, sadece internet öğrenerek, her yere, her kuruma, her kişiye e-posta atarak, Facebook'tan bile bulduğum kişilere mesaj atarak sordum öğrendim, ayarladım, beni ilk varışımda istasyondan alacak kişiye değin (hatta o kişi, o dönem halihazırda orada Erasmus olan kendi üniversitemden bir Türk öğrenci idi). Her şeyi kontrolüme alıp, kendimi tam güvende hissedip, hiçbir şeyi riske atıp şansa bırakmadan öğrendim, ayarladım. Size de yapacaksanız öyle yapmanızı şiddetle öneririm.. 1 uçak + 1 otobüs + 2 tren yolcuğundan sonra vardığım Vercelli'de birçok üzücü anım da oldu ancak o kadar yardımsever için de onları hiç hatırlamıyorum bile..
*Keşke o dönem, 2008, iPhone olsaydı (daha yeni lansmanı olmuştu!) da her şeyi çok daha kolay, fazla şekilde, görüntülü olarak belgeleyebilseydim, Google Maps'in, bilgisayardan çıktı alaraktan çok faydasını gördüm ancak bir de iPhone'la o dönem kullanmak vardı, neler neler daha yapabilirdim, her şey daha ne kadar kolaylaşabilirdi, çok daha fazla bilgiye, yardıma, çok daha kolay ulaşabilirdim. Şimdilerin bir de böyle bir şansı var..
Comments
Post a Comment