İstanbul Karşılaşmaları / Mary Roberts..

Kapağında Osman Hamdi Bey’nin en sevdiğim ve şükürler olsun ki görebilmiş olduğum tablolarından biri olan (İki Müzisyen Kız @peramuseum ) bir kitapla karşınızdayım. İlgili tabloyu Pera Müzesi’nde görmüştüm ancak kitabı caaanım Arter Müzesi’nin kitapçısında yakaladım. Bana ilk görüşte göz kırmasıyla tabii ki kendisine aşık oldum. Orijinali İngilizce olan Mary Roberts tarafından kaleme alınan, inanılmaz detaylı bir araştırma ve incelemenin sonucunda basılmış bir kitap kendisi. Çevirmeni Zeynep Rona da Osman Hamdi üzerine pek çok ilgi çekici çalışma gerçekleştirmiş olan bir akademisyen. Dolayısıyla bu şahane birleşimin sonucu da muhteşem.

Kitabın alt başlığının Osmanlılar, Oryantalistler ve 19. Yüzyıl Görsel Kültürü olması noktasında anlaşılacağı üzere, 19. yüzyıldaki oryantalist ressamlar etrafında temellenen bir yapıt İstanbul Karşılaşmaları. Bu yüzden de tabii ki böyle bir konsept dahilinde Osman Hamdi Bey’e yer vermemek çok büyük ayıp olurdu. (Nasıl bir ayıp olurdu; mesela milyonlarca ilke sahip kurucusunun isminin üniversitesine verilmemesi gibi bir ayıptan bahsediyorum! Onu da bir gün binaenaleyh  ayrı bir post’ta anlatacağım pek tabii ki)

Sizi bilmiyorum ancak kendim, kitapların tasarımlarına da, sadece kapakları bazında değil, hem yazı karakterleri hem de onların sayfadaki dizini anlamında oldukça fazla dikkat ediyorum. Aynı şekilde daha önce de söylediğim gibi, içerisinde eğer görsel sayfalar var ise yani fotoğraf ve tabloların basımı gibi, onların da kaliteli bir şekilde sayfa üzerine aktarımının büyük önem taşıdığı kanaatindeyim. O yüzden de Osman Hamdi Bey Sözlüğü kitabının basım kalitesi için söylediğim nitelikleri bu kitap için de rahatlıkla ifade edebiliyorum. Görseller o kadar canlı ve muhteşem ki kapağına dokunmaktan kendimi alamadığım gibi içeride tabloları incelerken de aynı tutkuyu hissettirdi bana kitap. 

İçerik anlamında ise Osmanlı saray ressamlarından başlıyor, Osman Hamdi Bey’in de hocası olan Gérôme’un yapıtlarına değinerek, esas olarak Osmanlı-saray-padişahlar ekseninde geçen bir perspektifle kurgusunu ortaya koyuyor. Bu bağlamda da Osman Hamdi’ye haklı olarak büyük bir yer veriyor içeriğinde. (Esas olarak da ‘Ressam Çalışırken’* adlı bugün kayıp olan tablosu üzerinden irdeliyor.) Bunu verirken de; daha önce genel olarak, benim gibi sanat tarihi ve incelikleri konusunda pek bilgisi olmayan okur için anlaması birazcık meşakkatli olarak nitelendirebileceğim bir formatta ilerliyor. Ancak bu kesinlikle en azından kendi adıma negatif bir özellik olarak yer almıyor. Çünkü verdiği bilgiler o kadar şahane ki her satırını anlamakta güçlük çeksem bile başa döne döne okuyup bir şekilde kafamda oturtma isteğini uyandırıyor. O yüzden de bu bağlamda benim diğer kitaplarda bulamayacağım şekilde, Osman Hamdi Bey’in ressamlığındaki detaylara dair alt metinlere ulaşabilme şansını bana sunuyor.

Şöyle ki tablolar kitabın içerisinde farklı bölümler içerisinde yer almış olmasına rağmen, o tabloya ait detayı başka bir bölümde okusam da hemen dönüp onu bulmaya ve metinde anlatılan inceliği, bilgiyi gözlerimin görebildiği kadarıyla fark edebilmeye özen gösterdim. Bu çaba beni çok mutlu etti ve bir o kadar da tatmin ettin. Bilmiyorum belki bu benim Osman Hamdi’ye dair hayranlığımdan kaynaklanan bir edimi gerçekleştirebiliyor olmanın verdiği hazla ilgilidir ancak şahsen inanılmaz keyif aldım bu kitaptaki okumaları yaparken. Hatta o kadar ki bitmesin ve her birini gerçekten hakkını vererek kafamda oturtabileyim diye azar azar okudum.

Dolayısıyla böyle bir kitabın Türkiye İş Bankası tarafından kendi dilimize kazandırılmış olmasından dolayı kıvanç duydum. Emeği geçen herkese buradan teşekkürlerimi ve şükranlarımı sunmak isterim. Zaten Türkiye İş Bankası genel müdürlük resim koleksiyonunda Osman Hamdi Bey’in çok mu çok sevdiğim ve bir gün inşallah görebilme şansını elde etmeyi hayal ettiğim “İftardan Sonra“ (1886) tablosuna halihazırda sahip olan bir banka. O yüzden de bir şekilde canım ressamımıza hak ettiği değeri veren bir eseri bize sunmuş olması, kanımca takdire şayan bir hareket. Kendisini, kitaplığında tablonun kendisine sahipmişcesine sergilediğim bir kitap olarak İstanbul Karşılaşmaları’nı, resim sanatına ilgi duyanlar için şiddetle tavsiye ettiğimi sanırım söylememe yüzüm yok :) 

* Osman Hamdi'nin 1880 civarında yaptığı ve kendini atölyede bir kadının portresini yaparken gösterdiği, bugün nerede olduğu bilinmeyen tuval. Sadece fotoğrafı günümüze gelmiş olan bir tablosudur. [Sébah et Joaillier’nin özgün cam levha negatiften baskı, İstanbul Alman Arkeoloji Enstitüsü Fotoğraf Arşivi, No. 8067 (diyagram)] Bu tabloya Atölye Otoportresi veya Ressamın Atölyesi gibi çeşitli isimler verilmiştir.

….. Osman Hamdi'nin çalışmaları, sömürgecilik dönemi sonrası 19. yüzyıl sanat tarihçilerinin hâlâ ilgisini çekmektedir, çünkü onun kültürler arası estetiği, eşzamanlı olarak hem yabancı hem de yerel biçimlerin yeniden icadına dayanan ince uyarlama yöntemleri barındırmaktadır. [s. 240]

Osman Hamdi'nin kadın imgelerinde hareket, estetik diller arasına sıkıştırılmıştır; birinden öbürüne geçiş pürüzsüz, şaşırtıcı ve estetik açıdan hoştur. Bunlar sanatçının Osmanlı Estetikçiliği'ni oluşturan resimsel efektlerdir. [s. 233]

Ressam Osmanlı kültürel mirasını yüceltebilmek için Batılı akademik gerçekçi üsluptan yararlanmıştır. Bu anlamda Osman Hamdi'nin resimleri, kültürel mirası yeniden tanımlamaya yönelik daha geniş bir hareketin parçası olarak yorumlanmaktadır. [s. 231]

 

Comments

Popular Posts