Gülriz Sururi..

Ve çıktığı günden itibaren heyecanla kendi Puduhepa’ma kardeş olmasını dilediğim Gülriz bebek geçtiğimiz canımcımın sürprizi olarak eve geldi. Bende heyecan yaratmasının en önemli sebebi ise kostümünün pek sevgili can Özlem Süer imzası taşıması oldu. Sırf bu detayı ile bile diğer kardeşlerinin arasında pek havalı olacağının garantisini aldı ;) En sevdiğim zümrüt yeşili renginden kumaşının ifil ifilliğine, kemerinin dokusunu potinlerinde görmemizden eteğin düğmesinin zarifliğine değin tüm incelikleriyle Özlem Hanım’ın o zarif ötesi dokunuşunu görmek şahaneydi. Emeğine ve o emeği bizle buluşturan tüm ellere şükranlarımla..

Bebeğin saçlarında ise Gülriz Sururi’nin o kendine özgü tarzını görmek benim için çok keyifliydi. Zira herkes gibi benim için Gülriz Sururi deyince akla gelen iki görsel unsur var: ilki saçlarını, nev-i şahsına münhasır toplayışı ve ikincisi de gözlerine çektiği kalem. Öyle ki kendim de evde olduğum günlerde dahi, her sabah kalem çekme alışkanlığını bir şekilde geliştirmiş biri olarak, sıklıkla kendisini yâd ederim. O yüzden de ne zaman ki Puduhepa’nın yeni kız kardeşi olarak kendisinin seçildiğini gördüğümde inanamamıştım ve çok sevinmiştim.


Her daim enerjisi, duruşu, dişiliği ve ışıl ışıl zarafetiyle aklımızda yer etmiş bir kadın, bir insan, gerçek-dolu dolu bir sanatçı oldu benim için Gülriz Sururi. Ve eminim ki pek çoğumuz için de öyleydi. O yüzden de onun varlığının bu özel oluşumda onurlandırılması çok değerli. Sadece bebeğinin güzelliği ile değil, ilgili çocuk kitabında kaleme alınan anlatımda da öylesi güzel bir şekilde olabildiğince onurlandırıldığını okumak da çok mu çok kıymetli oldu kendi adıma. Şöyle ki çocuklara ilham olmak olması adına, öz bir şekilde öyküleştirilmiş bir yaşam hikayesi öyle sihirli bir aktarışa ve akışa sahip ki, kırkındaki Jale’yi dahi heyecanlandırdığını söylemem gerek.

Meraklısına: Puduhepa'nın diğer kız kardeşi Dilhan Ege Eryurt için tık tık.. :)

  • Ama asıl cesaret korkmamak değil ki. Korkmana rağmen içindeki güce güvenmek ve yine de bu maceraya atılmak, öyle değil mí? İşte, içindeki gücü ortaya çıkarabilmek için bir fırsat. Var mısın bu maceraya? Neler yapabileceğini görmek istemez misin? Maceranın devamını hiç merak etmiyor musun? diye sordu. Çok merak ediyordum elbette! Kafamda bir sürü soru vardı! NELER ÖĞRENECEĞİM KİM BİLİR? ACABA BANA NASIL BİR ROL VERECEKLER? NASIL BİR MACERA VAR ÖNÜMDE?! YENİ ARKADAŞLAR EDİNECEK MİYİM BURADA? TIPKI OKUDUĞUM KÍTAPLARDAKİ KAHRAMANLAR GİBİ... Bütün bu soruların cevabını ancak o ilk adımı atarsam bulabilecektim.
  • Ve o an kulisteki ışıklı aynada kendimi gördüm. Çocuk tiyatrosuna girdiğim o ilk günü hatırladım. Küçük bir kız çocuğu gibiydim işte yine. Ve sordum aynadaki yansımama: "Kimsin sen Gül Hanım? Var mısın bu maceraya? Ödün patlıyor diye saklanacak mısın burada? Yoksa sahneye çıkıp elinden geleni yapacak mısın? Merak etmiyor musun hiç yapabileceklerini? Güvenecek misin kendine?" Ah, hem de nasıl merak ediyordum olacakları! Ve yine, yeniden güveniyordum içimdeki güce.
  • Biliyorum, bazen büyük hayaller korkutucu gelebilir! Ve bu çok normal! Hepimiz korkarız zaman zaman. Ama önemli olan, korkmana rağmen içindeki güce güvenmek, o adımı atmak ve merakla o maceraya atılmak, öyle değil mi?  Haydi, sen de bak aynaya ve kim olmak istediğini sor kendine...



Comments