8 Saniye..
Samanyolu'nu görüyor musun?Bizim galaksimiz.Güneş sisteminin galaksinin çevresinde bir tur atması ne kadar sürüyor, biliyor musun?255 milyon yıl.Vay canına, uzunmuş.Bizler hayatlarımızı ölümsüzmüşüz gibi yaşıyoruz.Ama güneşin bakış açısından bir insan hayatı sekiz saniye kadar sürüyor. Düşünsene.. Sadece sekiz sâniye.- Kendini nasıl hissediyorsun?- Ölümlü.Evet. İşte ben tam da bu yüzden buradayım.Her gün, her an her şey bitebilirmiş gibi......yaşamamız gerektiğini hatırlatmak için Esra.Gerçekten, her an son anımızmış gibi.
Filme gelecek olursam: filmde kendisini oynayan Esra İnal’ın kendini bulma yolculuğunun gerçek hayattan alınmış hikayesi bizlere anlatılıyor. Tam doğduğu andan, çocukluğunda itibaren rüyalarla sorgulamaya başladığı zihinsel durumlarına değin çeşitli algılayıştaki yükseliş aşamaları, hayatındaki dönüm noktalarıyla birlikte bir şekilde ekrana yansıtılıyor. Ancak böyle uzun bir dönemi, belli başlı olayların hepsini sunma gayretiyle aktarmaya girişilince ister istemez bir “tam olmamışlık hâli” hasıl olmuş, kanımca. Tabii bunda aktarılmak istenen olayların hep spiritüel temelli detaylara sahip durumların tam da olması gerektiği şekilde ya da olabilecek en iyi halde yansıtılmasını zorlaştırdığı kanısındayım. O yüzden de kendi düşüncem uyarınca, bu tarz detaylara sahip anlatımlar genellikle belgesel formatında çekiliyorlar. Ki böylece aktarımı zor sahneler araya dijital görseller hem ayrıksı durmayacak hem anlatamı bozmayacak şekilde kolaylıkla yerleştirilerek yapılabiliyor diye düşünüyorum. Dolayısıyla böyle aktarılmak istenen bir durumlar dizisinin hele ki konusu olan bir yapımda ve de gerçek yaşamdan aktarılma hâlindeki bir öykü içerisinde kurgulayabilmenin pek kolay olmayacağı da aşikar. O yüzden de olabileceğinin en iyisinin olmuş olacağını da söylemek yerinde olur.
Filme dair not düşmem gereken en önemli nokta Don Miguel Ruiz’in kendisinin yer aldığı sahneler olacaktır. Hem onu görmek hem onun kendi sesinden öğretisine dair öne çıkan en vurucu alıntıları dinlemek çok sürprizli ve keyifli oldu benim için. Dolayısıyla sanki kitabından paragraflar okuyormuş gibi, bu yazıda da alıntıladığım üzere, pek çok ifadesini ayrıca yazarak kendime not alma ihtiyacı hissettirdi bana. Kitabı okuyalı çok zaman olduğu ve üzerinden yakın dönemde geçmediğim için tam anımsamıyorum ancak belki de can başucu eserlerimizden pek sevgili Dört Anlaşma’da altını çizdiklerimden olarak sıralanmıştır belki de filmdeki ifadeler; ancak yine de onlarla bu sefer de görsel bir yapım içerisinde karşılaşmak çok mutlu etti.
Sonuç itibari ile ruhsal yolculuk öykülerinden hoşlanıyorsanız ve benim gibi bugüne kadar izlemediyseniz 8 Saniye’nin, bir hafta sonu akşamınıza eşlik edebilecek bir yapım olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Yok eğer benzer konulara uzak iseniz de en azından bu âleme hafif bir giriş yapma adına sizin için bir başlangıç noktası olabilir bence.
Hayatının cehennem olduğunu mu düşünüyorsun?
Oysa hayatın bakış açısından ne iyi, ne de kötü vardır. Her şey olduğu hâliyle hayatın bir parçasıdır. Bizler sanatçıyız. Hayatımızla ilgili koskoca bir hikâye yaratırız. Hayatından memnun değilsin diye... ...nasıl şikâyet edebilirsin ki? Hayatını sen yarattın. Hikâyeni de çeşit çeşit karakterlerle donattın. Bu karakterlerden bir şey öğrenebilirsin... ...hayatında verdiğin tüm kararlar için sorumluluk alabilirsin. Muhteşem bir hikâye yaratmak da... ...hayatını dramla doldurmak da senin elinde. Kendi bedenini öldürmeye kalkışacak kadar mı... nefret ediyorsun bu karakterlerden? Hayatını beğenmiyorsan değiştir onu tatlım. Diğer tüm karakterleri değiştirmeye çalışma. Ana karakteri değiştir ve... ...bir büyü gibi, bütün hikâye değişsin. Kendi cennetini işte böyle yaratabilirsin.
Meraklısına:
*Bu arada bir parantez açıp nereden izlebileceğimiz konusunda minik bir not düşmek isterim: yasal olarak sadece iTunes üzerinde yer alıyor. Türkçe alt yazı seçeneği ile oradan en rahat izleyebilirsiniz. Neden derseniz çünkü filmin ilk yarısı Türkçe olmasına rağmen ikinci yarı Amanca! Malum yerlerde ise ne yazık ki bulmanız biraz meşakkatli. Bulsanız da dediğim gibi ikinci yarısı alt yazısız olarak ancak seyredebilirsiniz ki bu da anlamayı imkansızlaştırıyor. Sonradan bulduğum birkaç torrentte ise alt yazıya dair uyumsuz senkronizasyon nedeniyle izlemesi zor bir deneyim var. Kısacası izleme kaynaklarına dair son durum budur, benden söylemesi. Zira hepsini üşenmeden tek tek denedim :-)
Comments
Post a Comment