Saatleri Ayarlama Enstitüsü / Ahmet Hamdi Tanpınar..

Çok ama çok uzun zamandır okumak istediği bir Türk edebiyatı klasiğini daha bitirmiş olmanın dayanılmaz hafifliğiyle yazımı kaleme (yoksa klavyeye mi demeliyim ;) ) alıyorum :) Neyse şaka bir yana, öncelikle yine ifade etmem gerek ki, evet beni yeniden esefle kınayabilirsiniz ‘bu kitabı okumadın mııı’ diye. Evet utanarak itiraf etmeye devam ediyorum :( bunu da okumamıştım. Ancak yapacak bir şey yok, olan oldu ve anca şimdi okuyabildim, en azından ölmeden okumuş oldum ;)
Ee peki nasıl buldun diyorsanız (en azından benim gibi hâlen okumayanlar olarak :) ), naçizane fikrimce, çok mu çok orijinal buldum. Çok değişik, çok farklı bir konuya sahip buldum. Ve kurgusuyla, işlenişiyle, detaylarıyla da inanılmaz, şaşırtıcı derece farklı ve orijinal buldum. Ayrıca öyle detaylarda kahkahalarla güldüm ve inanılmaz keyif aldım ki, kendime bile inanamadım. Ör. Halanın geriye dönüş satırlarında çok mu çok eğlendim :)
Yalnız bir de şöyle bir durum oldu, onu da söyleyeyim eksik kalmayım :) Kitaba, öyküye giriş yapmakta çok zorlandım. Belki biraz fazla eski Türkçe ifadeler olmasındandır (ki bi yerden sonra alışıyorsunuz, rahatsız etmiyor; sadece pek alışık olmadığım için bu tip okumalara, muhtemelen ondandır); biraz da fazla miktarda ‘uzun ve değişik’ isme sahip karakter olmasındandır (kafamda oturtana kadar akla karayı seçtim :) ama tabii kafamın bu aralar hiiiç yerinde olmadığı da malum!) ve biraz da Tanpınar amcayı daha önce hiç okumadığım için tarzını bilmediğim-alışık olmadığımdandır diye düşünüyorum. Bu ve benzeri sebeplerden ötürü öykünün içine girmekte zorlandım vesselam. Ancak dalınca, alışınca çok keyifli bir hâl aldı.
Dediğim gibi çok güldüğüm, keyif aldığım yerleriyle; çok mu çok orijinal bulduğum öyküsü ve karakterleriyle sevdiğim bir Türk edebiyat klasiği oldu benim için. Sonunu daha farklı beklemem ve finale yakın mimari detayları fazlaca bulmam nedeniyle çok aşık olamadım ancak, hâlen benim gibi okumayanlar varsa mutlaka okumanızı öneririm ;)
Sevdiğim yerleri de tabii ki maddeleyerek alıntılamazsam olmaz ;)

  • Artık talihe karşı hiçbir mücadelede bulunmak hevesi kalmamıştı. (e-kitap: 256)
  • Hâl yoktur, mazi ve onun emrinde bir istikbal vardır. Biz farkında olmadan istikbalimizi inşa ederiz. (e-kitap: 323)
  • Belki burada bütün insanlıkla birleşiyorum. Hepimiz kendi masallarımızın kurbanıyız. (e-kitap: 424)
  • Sabır, insan oğlunun tek kalesidir... (e-kitap: 786)
  • Garip, sessizliği insanın içine yerleşen, bir rüya balığı gibi insanın içine yerleşen, bir rüya balığı gibi insanın içinde masmavi kımıldanan gece. (e-kitap: 797)
  • Alkol bütün hafiflik kapılarını açmıştı. Her kadehte, her yudumda beni boğacağını sandığım sıkıntılar, fecir vakti cami avlularındaki ağaçlardan kalkan karga sürüleri gibi üzerimden kalkıyor, bir daha dönmemek üzere çok uzaklara uçuyorlardı. (e-kitap: 824)
  • Darılmayınız ama sizin insan ve hayat tecrübeniz hiç yok. Siz harbe girmeden mağlûp olmuş bir orduya benziyorsunuz... Teknenin üstüne çıkacağınız yerde altında kalmışsınız. Hastalığım, yahut üzüntülerimin sebebi böylece teşhis edildikten sonra içmekten başka yapacak bir şey kalmıyordu. (e-kitap: 850-851)
  • “Nasılsınız? İyi misiniz?” suali karşısında tatlı bir tebessüm dişlerinin üstünde bir şekerleme gibi ezildi. (e-kitap: 905)
  • Saat bir vasıta, bir âlettir. Tabiî mühim bir âlettir. Terakkî saatin tekâmülüyle başlar. İnsanlar saatlerini ceplerinde gezdirdikleri, onu güneşten ayırdıkları zaman medeniyet en büyük adımını attı. Tabiattan koptu. Müstakil bir zamanı saymağa başladı. Fakat bu kadarı kâfi değil. Saat zam andır, bunu düşünmem iz lâzım! (e-kitap: 958)
  • Hayatımızın bir devrinden sonra başımıza gelen şeylere o kadar hazırlanmış oluyoruz ki, kederimizi kendi içimizde taşır gibi yaşıyoruz. Ekrem kütüphane dolusu kitapları okuyarak Nevzat Hanım’a âşık olmağa hazırlanmıştı. (e-kitap: 1247)
  • Hata denen şey yoktur ki zaten... İyi anlayın! Farz ediniz ki hakikaten bir yanlış yaptınız! Oradan yürürüz ve doğruya çıkarız. Hata denen şey, tashih etmek budalalığında bulunanlar için mevcuttur. Bizim için değil... Biz onun varlığını kabul ettiğimiz andan itibaren her türlü hatanın üstündeyiz. (e-kitap: 1323)
  • Siz, şifa kabul etmez bir gayrimemnunsunuz... (e-kitap: 1329)

Comments