Fantastic Beasts and Where to Find Them / J.K. Rowling..
Sonunda kitabı okudum efendim. Hayırlı uğurlu olsun :) Hoş naçizane fikrimi yazmak için post’a başladım ancak denmesi gereken de yok gibi bir şey aslında. Çünkü Rowling yenge, yine yapacağını yapmış kanımca. İçinde Harry olmasa bile, onun vasıtasıyla vakti zamanında öyle bir dünya yaratmış, bizi de içine çekmiş ki o dünyadan neyi çekip çıkarıp anlatsa ‘fantastik’ güzellikte bir öykü ile bizi çok mu çok mest ediyor. Anlayacağınız üzere, geçen gün asıl ansiklopedik kitabı [Fantastik Canavarlar Nelerdir, Nerede Bulunurlar? - Newt Scamander] olduğu gibi bunu da çok beğendim. Kitabın, aynı The Cursed Child gibi bir senaryo formatında yazılmış olması hiç mi hiç etkilemiyor (hatta, nasıl oluyorsa okumayı, okuma akışını kolaylaştırıyor, hızlandırıyor), olaylar sizi öyle bir içine çekiyor, heyecanlandırıyor ki müthiş.
Yine aynı The Cursed Child gibi bu kitaba da ön yargı ile yaklaşmıştım oysa ki. Belki de, kendime verdiğim elimdeki kitapları bitirmeden alım yok cezası :) nedeniyle bu kadar geç edinmiş olsam da, bilinç altımda ya istediğim gibi çıkması korkusuyla da edinimim ötelemiş olabilirim. Ancak kesinlikle tersi oldu ve ben çok sevdim. Hatta hemen bir başka macerasını daha okumak, Jacob’la Queenie’ye ne olduğunu, Tina’yla ne zaman buluşacaklarını, Grindelwald’ın nasıl kaçacağını (orası kesin :) ) bir an önce öğrenmek istedim. Yengem kanırtmasa da seneye yazsa bari, di mi ama :)
Yeniden kitaba dönecek olursam; tabii ki betimlemeler bir harika, o kadar zor fantastik büyü sahnelerini nasıl rahatça kafamızda canlandırabilmemize olanak tanıyacak kadar güzel yazabilmiş, bir kez daha hayret ettirdi. Ayrıca normalde kendisi ve Harry de dahil her şeyiyle İngiliz bir dünyanın ABD’de vuku bulan macerasında, o İngiliz İngilizcesi – Amerikan İngilizcesi mefhumu, kanımca inanılmaz güzel ve yaratıcı bir şekilde; ‘muggle’ ifadesinin ‘no-maj’ olarak adlandırmasıyla somutlaştırmasına tek kelimeyle bayıldım, hatta hayran oldum. Çok basit, çok kolay gibi duran bir detay ancak bence çok önemli, değerli ve zekice bir ayrıntı. Helal kız Rowling sana. Boşuna JKR olmadın ;) Helal senin kitaplara harcadığım liralara, poundlara, dolarlara :p (yazar burada, kitap bu sefer haftasında geldiği için amazon.uk’den shipping ücretini geri talep edemediği içinki hayıflanmasına atıfta bulunmak istiyor :) ).
Neyse efendim, tabii ki benim dememe gerek yok alın okuyun geç kalmayın benim gibi. Sadece yine benim gibi önyargı ile yaklaşıyorsanız ‘beğenmem diye’ diye yazayım da korkunuzu yenin diye söylüyorum. Hoş zaten Harry-sever’seniz kesin okumuş ya da okuyacaksınızdır; değilseniz de zararın neresinden dönülse kârdır diyor ve sizi acilen bu muhteşem fantastik sihirli dünyaya davet ediyorum. Öyle ki oldum olası kendimi, Harry döneminde yaşamış ve o sihri tatmış biri olarak çok şanslı hissediyorum.
Unutmadan bir de, Türkçesi çıktı mı bilmiyorum ancak okuyabilirseniz orijinalinden okuyun derim. Nedenini, geçen Harry’nin 20. yılı IG paylaşımımda, HP ile ilk tanışma anım çerçevesinde dile getirmiştim. Oradan alıntılayarak yazımı nihayete erdiriyorum ;)
Yine aynı The Cursed Child gibi bu kitaba da ön yargı ile yaklaşmıştım oysa ki. Belki de, kendime verdiğim elimdeki kitapları bitirmeden alım yok cezası :) nedeniyle bu kadar geç edinmiş olsam da, bilinç altımda ya istediğim gibi çıkması korkusuyla da edinimim ötelemiş olabilirim. Ancak kesinlikle tersi oldu ve ben çok sevdim. Hatta hemen bir başka macerasını daha okumak, Jacob’la Queenie’ye ne olduğunu, Tina’yla ne zaman buluşacaklarını, Grindelwald’ın nasıl kaçacağını (orası kesin :) ) bir an önce öğrenmek istedim. Yengem kanırtmasa da seneye yazsa bari, di mi ama :)
Yeniden kitaba dönecek olursam; tabii ki betimlemeler bir harika, o kadar zor fantastik büyü sahnelerini nasıl rahatça kafamızda canlandırabilmemize olanak tanıyacak kadar güzel yazabilmiş, bir kez daha hayret ettirdi. Ayrıca normalde kendisi ve Harry de dahil her şeyiyle İngiliz bir dünyanın ABD’de vuku bulan macerasında, o İngiliz İngilizcesi – Amerikan İngilizcesi mefhumu, kanımca inanılmaz güzel ve yaratıcı bir şekilde; ‘muggle’ ifadesinin ‘no-maj’ olarak adlandırmasıyla somutlaştırmasına tek kelimeyle bayıldım, hatta hayran oldum. Çok basit, çok kolay gibi duran bir detay ancak bence çok önemli, değerli ve zekice bir ayrıntı. Helal kız Rowling sana. Boşuna JKR olmadın ;) Helal senin kitaplara harcadığım liralara, poundlara, dolarlara :p (yazar burada, kitap bu sefer haftasında geldiği için amazon.uk’den shipping ücretini geri talep edemediği içinki hayıflanmasına atıfta bulunmak istiyor :) ).
Neyse efendim, tabii ki benim dememe gerek yok alın okuyun geç kalmayın benim gibi. Sadece yine benim gibi önyargı ile yaklaşıyorsanız ‘beğenmem diye’ diye yazayım da korkunuzu yenin diye söylüyorum. Hoş zaten Harry-sever’seniz kesin okumuş ya da okuyacaksınızdır; değilseniz de zararın neresinden dönülse kârdır diyor ve sizi acilen bu muhteşem fantastik sihirli dünyaya davet ediyorum. Öyle ki oldum olası kendimi, Harry döneminde yaşamış ve o sihri tatmış biri olarak çok şanslı hissediyorum.
Unutmadan bir de, Türkçesi çıktı mı bilmiyorum ancak okuyabilirseniz orijinalinden okuyun derim. Nedenini, geçen Harry’nin 20. yılı IG paylaşımımda, HP ile ilk tanışma anım çerçevesinde dile getirmiştim. Oradan alıntılayarak yazımı nihayete erdiriyorum ;)
“Geç olsun güç olmasın kontenjanından, bir günlük gecikmeyle Harry'ciğimizin, canımızın ciğerimizin 20. basım yılını kutlamazsam içimde kalırdı 📕⚡️🚂 Hoş benim için sihir✨, bu kitapla 16 yıl önce #2001 yılında, sanırım o yazın tam da bu günlerinde başladı. Zira @yapikrediyayinları dört yıl sonra Türkçe'deki ilk baskısını yapmıştı. O zamanlarda İngilizce kitap bulmak gömü bulmak kadar zor, benim dilin de ona yetmeyeceği düşüncesi hasıldı. Oysa sonradan gördüm ki zaten Harry için İngilizce'nin mükemmel olması bile yeterli değildi. Çünkü onun kendine has bir dili vardı ve onu ancak kendin, hayal gücünle alt edebilirdin 😉
Neyse efendim, benim için hikaye, o her yaz tatili için İstanbul'a yollandığım bir otobüs yolculuğunda başladı! Bindiğim gibi başladım ve inmeden az önce heyecan içinde sonlandırdım. İlk kez soluksuz, deli bir merakla, hiç uyku molası vermeden nasıl bi okuduysam, o yaz herkese onu anlattım durdum.
Ancak şunu da belirtmem gerekir ki, her ne kadar sonraki iki kitabı da o muhteşem çevirisiyle (kesinlikleeee daha iyisi olamazdı) Türkçe okumama rağmen ve o heyecanı yaşatıp beğenimi kazandırmasına rağmen, ne zaman ki 4. kitabı İngilizce okudum her şey bambaşkalaştı! Dediğim gibi İngilizcesi (hem İngiliz İngilizcesi, hem kendi özgün yaratıcı İngilizcesi anlamında) fazla gelse de, olayın İngilizce olmadığını idrak edip sözlüğü de fırlattıktan sonra ben olaya öyle bi daldım ki, o otobüsteki ilk kitap heyecanını bile 10a katladı! O yüzden de sonrakileri hep İngilizce'den devam ettim. Anlamadıklarıma da hiç takılmadım. Çünkü o bambaşka boyuta geçmiştim artık. Ve her şey çok büyülüydü ✨ Belki orijinal dilinden okuduğum ilk kitap olduğu içindir ancak en favorim de o zamandan beri hep #theGobletofFire ⚱️ #AteşKadehioldu. En baştan hepsini İngilizce okusaydım belki farklı olurdu ancak durum budur ;)
Çok uzattım korkarım 🙈☺️ Neyse 20. yılı (benim için de 16. yılı) hatırına kendi #HarryPotter hikayem de böyleydi efendim ♥️✌🏼⚡️ Haydin sihirle kalın.. ✨#HarryPotter20 ”
Comments
Post a Comment