The Turtle Tamer of Istanbul / Elettra Stamboulis ve Gianluca Costantini..

Bugüne kadar kaç kez birçok kitap için niyet etmiş olsam da bir türlü tam anlamıyla grafik roman okumamıştım. Ne şahane ki kısmet Osman Hamdi için oldu. Bir tesadüf eseri (tabii ki :-) ) ona dair tüm kitapları listelemeye çalışırken karşıma çıktı. Ve yine çok enteresan ki hiç basılı hali olmayan yani sadece dijital kopyası bulunan bir kitap olarak. Ayrıca öyle bir kitap ki Türkçesi yok ve yazarı ile grafik tasarımcısı İtalyan olan bir kitap.

Tabi sadece, Osman Hamdi üzerine yazılmış olmasıyla direk benden 100 puan almadı; kapağındaki ona dair tasarıma da aşık oldum ve, bittabi yaratıcılarının İtalyan orjinli olması ekstra puan kazandırdı. :-)

Kitaba gelecek olursam, gerçekten çok orijinal olduğunu itiraf etmem gerek. Ve dediğim gibi daha önce grafik roman okumadığım için bu, grafik romanların belirgin bir niteliği mi bilmiyorum ancak, esas konudan ayrı olarak konunun anlatıcısının gündelik yaşamına dair tamamen bağlantısız ayrıntılara da yer verilmiş olması idi bu orijinalliği katan kendi adıma. Her ne kadar bazı bölümlerde bu konudan sapma derecesini yükselterek azda olsa rahatsız etmiş olsa da, genel anlamda hoşuma gitti diyebilirim. Diğer yandan Osman Hamdi deyince akla hemen onun oryantalist bir ressam olması (hem Türk resim sanatı hem dünya resim sanatı kapsamında) konusuna değinilir. Kitap kapsamında onun oryantalistliğine değinmeden önce oryantalizm kavramını açmak adına Edward Said’e değinilmiş olması durumuyla karşılaşıyoruz. Bu kavramla Said’in her daim eşleştirmesi noktasında doğru bir karar olduğu kanısındaysam da, genel çerçevede Osman Hamdi’nin oryantalizm anlayışı ile pek alakasını görmediğim için (bu tabii ki tamamen kendi yorumum) çokta hoşlanmadığımı hatta ucunun bambaşka yerlere gitmesi noktasında rahatsız ettiğini de eklemeliyim.

Kitabın çizimlerine gelecek olduğumda ise gerçekten hayranlık duydum ve özendim. Gerek aktarılan olaylar, gerek Osman Hamdi’nin tabloları için çizilmiş illüstrasyonları uzun uzun inceledim ve çok beğendim.

Bununla birlikte tamamen İstanbul’da gezen yabancı bir turist ağzından aktarılan ve nitekim yaratıcılarının da bu konseptteki bir İstanbul ziyaretinin sonrasında ortaya koyduğu bir eser olduğu için muhtemelen, kitaptaki birtakım bilgilerin (özellikle hangi tablonun orijinalininin nerede sergilendiği noktasında) çok da doğru bilgilerin yer almadığını da eklemeliyim. Bunun için bir double check yapma ihtiyacında olunduğunu hatırlatayım bu vesileyle ;)

Tabii ki sonuç itibari ile Hamdiciğimle ilgili yepyeni hem de grafiklerle bezenmiş bir kitabı okumak çok güzeldi. Ayrıca da itiraf etmem gerekir ki, tüm kitabın çıktısını alıp o hayranlık duyduğum her bir çizimini boy boyama arzusu duydum. O yüzden dilerim basılı bir versiyonu çıkar, ben bunu yerine getirmeden. Hoş getirmiş olsam da bir daha alıp bir daha boyarım diye düşünüyorum. :-)

“Osman dine karşı değildi. Hem de hiç. Muhtemelen, diğer insanlara olan sevgiyi en büyük değer olarak gören Sufi doktrininden güçlü bir şekilde etkilenmişti. Üstelik, kadınsı güzelliğin romantik vizyonuna sahipti...” [s. 178]

Osman was not against religion. Not at all. He was probably strongly influenced by Sufi doctrine, that consider the love for other fellowmen as the utmost value. And he moreover had this romantic vision of feminine beauty...” [p. 178] 

Comments