Nazlı’nın Defteri / Edhem Eldem..

Kitabın ana başlığında isminin geçmemesine rağmen, bunun bir Osman Hamdi Bey kitabı olduğunu söyleyerek söze girmem doğru olur. Nazlı, Osman Hamdi Bey’in son çocuğuydu. Ve dolayısıyla yaşı itibari ile, Osman Hamdi’nin kendi olgunluk çağında yaşamış olduğu küçük kızı olarak hep yer aldı onun sosyal hayatında. 

Bu bağlamda pek çok şeyi paylaştığı Nazlı da, kendisine ait bir not defterinde biriktirdiği hatıratları ile, babasının yaşamına ve onun vakti zamanında çevresini oluşturan kişilere dair pek çok veriyi aktarmış oldu. Daha önceki Osman Hamdi Bey kitaplarına dair yazılarımda belirttiğim üzere, Osman Hamdi Bey’in dördüncü kuşaktan torunu olan bu kitabın yazarı tarih profesörü Edhem Eldem’in kaleme aldığı Nazlı’nın Defteri, o not defterinin bir nevi genişletilmiş versiyonu olarak yer alıyor. 

Öyle ki orada sadece küçük birer not, cümle veya sembol olarak yer alan ibarelerin, onların hayatında var olmamış olan bizler için çok bir şey ifade etmesi mümkün değil doğal olarak. İşte tam bu noktada Edhem Bey, o ibareleri inanılmaz detaylı bir şekilde bizlere anlamlandırma açısından aktarıyor. Bizler de Nazlı’nın kişisel defterine not alan o kişilerin hem kimler olduklarını, hem onların Osman Hamdi Bey ve ailesi ile olan ilişkisinin ne olduğunu öğreniyoruz. Tüm bunları öğrenirken de, hiç düşünemeyeceğimiz öyle çarpıcı tarihi bilgilere erişiyoruz ki, işte bu noktada kitap oldukça özgün bir çalışma olarak yer alıyor kanaatindeyim. 

Kendi adıma her ne kadar bir Osman Hamdi Bey hayranım olduğum için, bu kitapta ona dair pek çok değerli bilgiyi öğrenmiş olsam da, bunun dışında bir genel kültür bilgisi olarak birçok bilginin de sahibi olduğumu ifade etmeliyim, bu kitap vesilesiyle. O yüzden kendi adıma okumasının inanılmaz keyifli geçtiğinin altını çizmek isterim. İşaretlediğim tonlarca sayfa arasında cebime aktardığım yüzlerce notum oldu, kendi Osman Hamdi Bey defterime işlediğim :) 

Son olarak aktarmak arzusunda olduğum bir durum var ki kendi adıma gerçekten çok üzücü. O da vakti zamanında bu kitap yayınlandığında (ki kitabın yayınevi Koç Üniversitesi Kültür Yayınları olduğu için) Koç Üniversitesi bünyesinde, hem bu defterin hem de bu defterde aktarılan verilere dair objelerin yer aldığı bir serginin yapılmış olması. İnternet üzerinden fotoğraflarını gördüğümde kıskanmadan ve kendim gitmediğim için hayıflanmadan edemedim :) Dileğim o ki bir gün inşallah tekrar gerçekleşir ve bana da onu ziyaret etmek nasip olur. 

Özetle, tarihe meraklıysanız, hele ki benim gibi siz de Osman Hamdi Bey sevengillerin içinde yer alıyorsanız, mutlaka okumanızı önereceğiniz bir kitap olarak yer alıyor, Nazlı’nın Defteri. Bir diğer kendi kütüphanemde olamayan ve Boğaziçi Üniversitesi kütüphanesinden okuduğum bir diğer Osman Hamdi Bey kitabı olarak yer almış oldu kendi kişisel tarihimde :)


Conze’ye* yazarken sağlık sorunlarından sıklıkla bahsetmesi, ya da ailesinin hatırını sorması bunun tipik örnekleriyse de herhalde en ilginci, 1901 yılında Berlin’de sergilenmek üzere yollamış olduğu tabloyla ilgili söyledikleriydi. Söz konusu tablo, ‘Mihrab’ adıyla bilinen ama gerçek adı ‘Yaradılış’ olan büyük tuvaldi ve Hamdi'nin Conze'den ricası, tabloya ayrılacak yer konusuyla ilgilenmesiydi:

“Gene de tabloma son fırça darbelerini vermekteyim. 15-20 güne kadar Berlin'de sergilenmek üzere yollamayı düşünüyorum. Ona ayrılacak yer hususunda yüksek himayenizi rica edebilir miyim? Zira tablom için bu önemli bir meseledir. Işığa soldan sağa almak üzere yerleştirilmesi gerekir.” [s. 108]

* Alexander Christian Leopold Conze (1831-1914): ..... Conze'yle Osman Hamdi arasındaki ilişkilerin gelişmesinin başlıca nedeni, kendi arkeolojik kariyerinin en başlarında Conze'nin dönemin en önemli kazılarından biri olan Bergama kazısında görev almış olmasıydı. [s. 106]


Friedrich Sarre (1865-1945) ve Maria Humann-Sarre (1875-1970): ….. Sarre'nin Osman Hamdi'yle bir yakınlığı olduğu muhtelif belgelerden anlaşılmaktadır. Bunların en ilginci, Sarre'nin 29Temmuz 1904 tarihinde 1898de kurulmuş olan Deutsche Orient-Gesellschaft'in (Alman Doğu Derneği) kâtip vekili olarak kaleme aldığı mektubudur.

“Ekselansları

Derneğimize vermek lütfunda bulunduğunuz tablonuzun buraya sağ salim varmış olduğunu bildirmekten onur duyarım.

Bu kadar çok niteliği bir araya getiren bu sanat eserine sahip olmaktan gurur duyuyoruz ve Berlin sanat dünyasının Paris'te bu kadar hayranlık uyandırmış olan bu yeni parçaya büyük ilgi duyacağından eminiz.

Maalesef Berlin'de kapanmak üzere olan şu anki sergiye artık eser kabulü mümkün değildir.

Deutsche Orient-Gesselschaft adına size teşekkürlerimi sunarken İstanbul’da Crédit Lyonnais ye size tablonun fiyatı olan 10.000 Markı ödeme talimatı verilmiştir.”

Mektupta tablonun adı verilmese de söz konusu eserin Paris'te bu kadar hayranlık uyandıran bir tuval olarak nitelemesinden 1904 Paris Salonunda sergilenen ve bugün Berlin’de bulunan Ab-t Hayat Çeşmesi olduğu anlaşılmaktadır.

Fakat Sarre'yi Osman Hamdi ye yaklaştıran çok önemli bir şey daha, çok yakın dostu Carl Humannn kızıyla evlenmiş olmasıdır. [s. 156]

Comments

Popular Posts