Yanık Şeker / Avni Doshi..

[ENG is below]

  • @kentkabilesi online bibliyoterapi atölyesi Ocak 2025 kitabı.
  • Öncelikle kapağının tozpembe oluşu ve hint kınaları desenlerinin bulunuşu (tabii kendimin de buna uyup gayet sempatik bir kare ile kitabı fotoğraflam da) sizi yanıltmasın (ki şahsen kapağına net kandım); inanılmaz psikolojik çözümlemelere sahip hüzünlü mü hüzünlü, gri bir roman var karşımızda. 
  • Zaten bildiğiniz üzere son dönemde yabancı kitapların bizim dışımızdaki kapaklarını da paylaşıyorum. Ve bunun için de daha sempatik kapaklı versiyonunu başka dil için yapılmış görmedim açıkçası.
  • Temelde bellek (ve -doğal olarak- çok bariz bir şekilde koku duyusu) üzerinden ilerlese de eş bağımlılıktan sınırlara, duygu durumu regülasyonundan otantik benliğin ortaya konulabilmesine (ve çok daha fazlasına) değin muhtemelen kıyısından köşesinden bile olsa değinmediği psikolojik durum yok.
  • Bir de tüm bunları insan fizyolojisi ile bağlantılandırması cabası.
  • Ve bunları, öncelikli olarak ebeveynleri üzerinden kendini inşaat etmesi altında ortaya koyan bir karakteri sunarak ve tabii ki özelde anne arketipi üzerinden kurgusunu gerçekleştirerek yapıyor. 
  • Ve artık @kentkabilesi triloji atölyelerinden çok iyi öğrendiğimiz üzere, milyonlarca yıldır içimize nakşolmuş ana tanrıça arketipi etkisiyle zaten her şeyin gelip anneye bağlandığını biliyoruz. 
  • Nitekim kendi adıma da ailesiyle yaşayan ve bireyleşme yolculuğunda anne-kız ilişkilerinin şifası üzerine çokça kafa yorup çalışan biri olarak da kendi adıma pek çok çıkarımda bulunduğumu söylemeliyim.
  • Velhasıl çokça sahip olduğu tahlillerle okurunu düşündüren ve kendini tahlil etmesine vesile olan ‘iyi’ bir kitap var karşımızda. Öyle ki şimdiden analiz Zoom’u için öylesine sabırsızlandırıyor beni. 

Meraklısına: Sevgili Funda Hanım'ın notlarından bazıları şöyle..

  • Kitap daha isimde duygusal bir imgelem ile başlıyor; fiziksel bir deneyim yaşatsın diye.
  • Değişimin ateşli bir ilişkisi var. 
  • Ateş doğanın bir parçası. Onunla maddeye müdahale etmek mümkün. Hem yıkma-yok etme hem de yaratma gücüne sahip. Bu da ateşi kutsal kılıyor. Dolayısıyla ateşe duyulan hem bir saygı, hem bir korku var. 
  • Ateşin bedeni = ışık
  • Ateşin ruhu = sıcaklık
  • Tara=yıldız / ışık olmayan
  • Yanma, yıldız, ışık, ruh, sıcaklık -> bunların hepsi iki anne kız ilişkisinde de birleşmiş durumda.
  • Bu kitap, “bir son duygusu” isimli öykü kitabı ile döngüsel olarak benziyor.
  • Tara’nın yaşamak istediği yaşam, 90’lardadaki Hindistan‘ın yapısına da uymayan bir yaşam. Ebeveynlik üzerinden özellik ve sorumluluk arasındaki gerilimi kitap çok iyi veriyor. Çünkü çok özerk olursa iyi bir ebeveyn olamazsın ancak özerklik olmazsa da iyi bir ebeveynlik olmaz.
  • Kitap aynı zamanda Hindistan‘ın Siyasal durumunu toplumunda kadının yerini de bağırmadan görüyor.
  • Zira Amerikalı yazarı kaleminde Hindistan’a dair 
  • sınıf ve aidiyet teması aşağılayıcı oluyor.
  • Ancak o kültürle büyüyen biri anlatınca zaten tüm anlatılarda oldukça normal olarak geçiyor. 
  • Kitap Amerika’ya giden Hintli’nin yabancılaşmasını da çok iyi veriyor. 
  • Özgür irade ve yazgı konusu Hindistan‘ın önemli mevzularından. Kitap bunları da sorgulatıyor (genetik ve çevre etkisi bağlamında) ->
  • Bunlar da zaten affetmeye götüren varoluşsal sorunları sorgulatıyor. 
  • Hani her zaman uzantız olarak görüyoruz. Annenin kızı unutması, kısa varlığını sorgulatıyor. 
  • Sıkıntı ile büyüdüysek hep iyileşmeye dair bir umut oluyor. 
  • Anne-kız ilişkisinin toksiklik olanları feminist edebiyatın olmazsa olmazı.
  • Dolayısıyla bu alandaki büyük yazarlara bir saygı duruşu gibi bu mevzulardan bahsediliyor aynı zamanda kitapta. 
  • O toksiklik, birey olmasını sağlıyor. 
  • Ve öyle bir toksiklik olunca, iki taraf birbirinin numara yaptığını hep düşünüyor. 
  • Zira ikisinin birbirini düşman olarak gördüğünü görüyoruz. 
  • Babanın daha şefkatli olduğu durumlarda, bu durum anneye hep rahatsız eder.
  • Yaşanan rol karmaşası, anlatı tekniği ve üslupla veriliyor. (Sadece anne-kız ilişkisi değil, aynı zamanda kayınvalide-gelin ilişkisi bağlamında da). Dolayısıyla parçalı bir zaman ve iç monologlar ön plana çıkıyor. Aynı zamanda şiirsel bir anlatı da söz konusu. 
  • Öykü ilerledikçe belirsizlik ve açık uçluluk artıyor. Zira travma yoğunlaşınca öyle oluyor. 
  • Ki yazar, insan ilişkilerinin gri yönlerini ortaya koymaya çalışan bir yazar.
  • Kitaptaki tüm ilişkiler gri (Avrupa’nın tersi).
  • Bu bizi kimlik ve miras algısına götürüyor. 
  • Bunun metaforu da tatlı olan şekerin yanıp acıya dönüşmesi.
  • Annenin yaşattıkları + yaşattığına denk’e dönüşüyor. 
  • Sanatçılar, bu iletişimsizliği çok güzel kullanıyor. 
  • Ve fakat sanatçılar her şeyi çok karmaşık görürler. Oysa gerçekte basite indirgenmesi gerekir. 
  • Ki kızın sanatla anlama çabası, annesini anlama çabasına dönüşüyor. Ancak kadın onun sanatını görünce çıldırıyor. 
  • Kitap ebeveynlik mitini de sorgulatıyor. Sevgi ve nefretin içecek geçtiği bir dinamik zira. 
  • Anne benzerini arıyor, olmayınca öfkeleniyor. Böylece birbirlerinden çok farklı olmaları ilişkilerinin toksikliğini besliyor. 
  • Bellek ve unutuş en önemli tema oluyor. 
  • Sadece çok üzülünce değil çok mutlu olunca da ilgili anıyı değiştirebiliriz. -> Belleğin güvenilmezliği. 
  • Anne ve baba ilişkisinde de iki taraf birbirini beslemezse toksiklik olur. Aşktan ziyade şefkat temelli bir sevgi olması daha uygun. 
  • Terk ettiği dünyada uzak ve örtülü bir gerçeklik sunulmaya başlıyor, kitabın sonlarına doğru. -> Zira iyice hastalığa gömülünce. 
  • Reza evet var ama olanlar bu şekilde mi oldu bilmiyoruz. 
  • Hisse takılı kalınıyorsa -> hafıza bulanıklaştırıyor. (kaldı ki aslında özlenen şey o dönemdeki kendini özlemek)
  • İzleme önerisi: “ilk aşk” isimli film / Netflix
  • Kitap çok iyi bir bibliyoterapi kitabı. 


    [in ENG]

    Girl in White Cotton (Burnt Sugar) / Avni Doshi..

    • @kentkabilesi Online Bibliotherapy Workshop – January 2025 Book
    • First of all, don’t be misled by the soft pink cover and the presence of henna patterns (not to mention my own compliance with this aesthetic by photographing the book in an equally charming frame—which, I must admit, completely fooled me). What we have here is an incredibly deep, melancholic, and psychologically intricate novel, far from what the cover might suggest.
    • As you already know, I’ve recently been sharing the alternative covers of foreign books. And honestly, I haven’t come across a version in another language with a more approachable cover than this one.
    • While the book primarily revolves around memory (and naturally very distinctly, the sense of smell), it touches on a wide array of psychological themes—codependency, boundaries, emotional regulation, the emergence of the authentic self, and much more. It’s hard to find a psychological concept that isn’t at least indirectly addressed in some way.
    • On top of that, it beautifully connects all these themes to human physiology. And it does so by presenting a character who constructs their sense of self primarily through their parents—especially through the mother archetype, which serves as the foundation of the narrative.
    • By now, thanks to the @kentkabilesi trilogy workshops, we’ve learned all too well that, due to the deeply ingrained Great Mother archetype that has shaped us for millions of years, everything inevitably leads back to the mother.
    • As someone who still lives with their family and has spent a lot of time reflecting on and working through the healing of mother-daughter relationships on the path to individuation, I must say that this book has given me plenty of personal insights.
    • In short, this is a thought-provoking book, packed with psychological analyses that push the reader to engage in self-reflection. So much so that I’m already eagerly looking forward to our analysis Zoom session!

    Comments

    Popular Posts