Mihail / Panait lstrati..
Be Water kafenin sevgili Funda Sakalıoğlu Eryek moderatörlüğündeki biblioyoterapi atölyesinin Ağustos 2023 ayı kitabı olarak okuduğumuz Mihail’i, ‘Arkadaş’ adıyla da biliyor olabilirsiniz. Zira çokça kez çevirisi yayınlanmış ve birçoğunda da bu isimle yer almış. Ki bence de çok daha uyuyor Arkadaş başlığı, genel anlatıya. Çünkü Mihail karakterini merkeze alıyor ve iki kişinin arasında yoğunlaşıyor olsa da, üç erkek arkadaşın arasında geçiyor.
Ancak sadece onları ve aralarında yaşanları ve/veya ilişkileri anlatmakla kalmıyor. Çevrelerindeki diğer kişilerin de (tabii onlara etkisi bağlamında) yaşantılarından, karakterlerinden kesitler veriyor. Ve bence çok iyi yapıyor, zira yine kanımca, o köşeli parantez / dipnot kıvamındaki alt anlatılar, kitaptan keyif almama vesile onlar noktalar oluyor. Hatta onları anlatmak üzere giriş yaptığı bağlantı yerleri çok hoşuma gitti. Hem onları, hem de karakterlerin yakın gelecekte yaşayacaklarına dair mini notlarını araya alış şekilleri çok hoşuma gitti. Yazarın stilini, açıkçası o bağlamda çok iyi buldum. Akışı hiç bozmadan ve akışa da zenginlik katarak, öyle detaylarla süslemesi çok hoşuma gitti.
Yoksa konusu, 1800’lerin sonunda geçiyor ve tam da kitabın şu zaman dilimi için bir ‘modern klasik’ serisinde yer almasına sebep şekilde yer alıyor. Sürprizi kaçırcak noktaları yazmaktan imtina ediyorum, biliyorsunuz :), o yüzden pek bir şey demiyorum ancak şahsım adına çok keyif aldığım konular üzerinden ilerlemiyor. Ve fakat dönemi itibariyle düşündüğümde, esas dünya klasiklerinin ‘yeni çıkanlar’ rafında satıldığı bir dönemde, kitap ve sanat tutkunu -o yıllar çıkan miktar olarak- az sayıdaki kişinin, kendilerini, hayatı, toplumu vd. sorgulamaları üzerinden ilerleyen bir kurguya sahip olduğunu not düşebilirim. Dolayısıyla bu minvalde eserlerden, hele ki, dediğim gibi modern klasik kıvamındaki yazımlarından hoşlanıyorsanız, aklınızda olsun. Hoş zaten, Türkçe de bilen (kitapta da dilimize/kültürümüze ait ifadeleri bolca geçiren) yazarımız çok ünlü. Bilmemiş ve okumamış olmam benim cahilliğim. O yüzden kendisini biliyor ve okumuş olmanız da muhtemel. Bilip okumadıysanız da bu kitabı belki şimdi listenize almak istersiniz ;)
Meraklısına: Sevgili Funda Sakaoğlu hanımın toplantımızda kitaba ve yazarına ilişkin aktardığı bilgilerden sadece birkaçını aşağıda maddelemek isterim.
- Yazarın Balkanların Maksim Gorki’si olarak kabul edildiğini
- Kitapta da arkadaşlığın aşk için feda edilmesi, yazarım bir niteliği olarak yer alıyor. Ve bunu bireyselliğin ön planda olduğu bir toplum ve coğrafyada yapıyor, hiç uymayan bir şekilde.
- Kitabın muhtemelen otobiyografik bir eser olması.
- Bir tek kitabın arkadaş karakteri muhtemelen hayali bir karakter. Zira yaratıcı yazarlık 70’lerden sonra gelişmiş. O yüzden de başka düşüncelerine yazarın kendisi, ancak hayali bir karakterle aktarabiliyor durumu söz konusu.
- Kitabın kült bir eser olarak kabul edilmesinin bir nedeni de psikolojinin olmadığı bir dönemde ortaya koyduğu tespitler.
- Kitapta kadınların sesi hiç yok. Zira gerçek yaşamda da ilişkiler bağlamında yazarın başarısız olduğu görülüyor.
- Ana tema: dostluk
- Motifler: sanat, edebiyat, resim
- Sembol: simit tezgahı
- Simit tezgahı ile refere edilen yük ise; varoluşsal yük, kapitalizmin yükü, kendini bulmanın yükü, rejimin yükü şeklinde çoklu bir nitelik arz ediyor.
- Ancak, edebiyat tek başına yeterli değildir; başımızı döndürdüğü için, çoğu kez, gerçekten bilgi edinmemizi engeller. Kuş için kanat neyse, zihnimiz için de edebiyat odur; ama kuşun hiç şaşmadan uçabilmesi, kanatlarına değil, yanılmayan bakışlarına bağlıdır. Şiir, bir saatlik dingin ezgidir ve ben, yeryüzünün bütün güzelliklerini, sanatın bütün inceliklerini, sevilebilecek her şeyi şiirde bulurum. Ama ne yazık ki, türkü çağırdıktan sonra, yaşamak gerekir. Yaşamaksa, yaşamla boğuşmak demektir. [s. 55]
- "Yaşamı, alabildiğine karmaşık, sökülmüş, kocaman bir makine olarak düşünün. Sökülen parçaların her biri yetilerimizi, içgüdülerimizi, tutkularımızı, gerek sinimlerimizi canlandırır. Bu makineyi en verimli biçimde çalıştırabilmek için, en iyi biçimde kurmak gerekir ve bu iş, ustası daha doğmadığından, hala yapılamamaktadır; yaşam dediğimiz makine bütün bilgilerimizi yanlış çıkartır. Bilgi derken, bu makineyi toplumsal destekler ya da hatta toplu ma kulak asmadan sürdürülecek kişisel yaşam çerçevesine oturtup, işletmeye yarayacak şeyleri anlatmak istiyorum. [s. 56]
- Bu anlattığım mekanizma, dünyadır. Dingin haldeyken, şiir yaratır; ya iki kişiyle bir odada, ya bin kişiyle bir tiyatroda ya da yüz bin kişiyle bir spor alanında yapar bu işi; hemen hemen kusursuz bir birlik, bir uyum meydana getirir. Çünkü böyle anlarda yaşamayıp düş kurmaktadır. [s. 56]
- "Asıl hayran olunacak şey, iki paralık zeytini başyapıtlara saran bakkalın salaklığıdır. Anlıyorsunuz ya; bu adamcağız, Tanrı bilir nerden, külah yapmak üzere yüzlerce kilo kitap ve kağıt almış. Kitapların çoğu yabancı dilde olduğundan, hiç kimsenin aklına şöyle bir ayıklayıp işe yarayanları satmak gelmiyor, ama ben içlerinde en az yüz tane değerli, yırtılmamış kitap bulunduğundan eminim. Şimdiye dek, yirmiyi aşkın değerli kitap okudum." [s. 107]
Comments
Post a Comment