Yüklerin En Değerlisi - Masal / Jean-Claude Grumberg..

BeWater kafenin kitap kulübü vesilesiyle varlığından haberdar olduğum bu küçük masalı, herkese önerdiğimi belirterek yazıma başlamak istiyorum.

Aslında birinci olarak 2. Dünya Savaşı’na dair yapımlardan uzak durmaya gayret ediyorum. Çünkü vakti zamanında izlediğimde (bir zamanlar sıkı bir sinefil idim ve vizyona giren girmeyen tüm filmleri izlerdim) özellikle 2. Dünya Savaşı’na dair olanlardan çok etkilendiğimi ve adeta belli bir süre kendime gelemediği ziyadesiyle fark ettiğimden beri arama olabildiğince bir mesafe koymaya gayret ediyorum. Bunu yapmaya başladığımdan beri de ilk ‘Asla Arkaya Bakma’ adlı filmin o dönemle ilgili olduğunu bilmeden izlemiş ve çok etkilenmeme rağmen inanılmaz beğenmiştim (o yüzden de tavsiye ederim). 

Bu mini kitabı da yine aynı şekilde 2. Dünya Savaşı ile ilgili olduğunu bilmeden elime aldım ve evet yine çok hüzünlenmeme ve etkilenmeme rağmen çok mu çok beğendim.

Beğenmemin en önemli nedeni, bu kadar acılı bir dönemin böylesi farklı ve ajite etmeyen bir dille bu kadar kısa bir masal formatında sunuluyor olması. Gerçekten o klasik masallardan birini okuyormuşçasına sayfaları çeviriyorsunuz ve aynı zamanda çok güzel bir kısa filmi ya da yetişkin animasyonu izliyormuşsunuz hissiyatına da giriyorsunuz. Muhtemel bunda, yazarın ayrıca senarist de olmasının etkisi büyük. Zira okurken tüm sahneleri kafanızda rahatlıkla ve çok güzel bir şekilde detaylandırarak resmedebiliyorsunuz.

Ne kitabın sonuna ne de konusuna dair hiçbir şey söylemek istemiyorum çünkü siz okuyana kadar o büyünün içinde saklı kalmasının en iyi olacağını düşünüyorum. Kaldı ki zaten en önemli anahtar kelimeyi de kullandım.

Demem o ki zaten ilgili döneme dair eserlere ilgi duyuyorsanız muhtemelen belki de okumuşsunuzdur, yok eğer okumadıysanız kesinlikle okumanızı öneririm. Benim gibi o dönemden etkilenmemek adına uzak durangillerden iseniz de bu seferlik sanırım kıstasımızı esnetebiliriz kanısındayım çünkü gerçekten etkileyici bir masal var karşımızda.

Son olarak; BeWater Kafe toplantısında kitabı, Jung psikolojisi ve arketipleri çerçevesinde ele almak hem sürpriz oldu, hem çok keyifli oldu. O yüzden kulüp vesilesiyle bu şekilde işlemek mutluluk vericiydi.

  • Yoksul oduncu adam hareketsiz kalmış, bir an tereddüt etmiş. Derken "küçük yük" olan "küçük paketi" yoksul oduncu kadına geri vermiş, çünkü artık çocuğun doğası  açığa çıkmış ve bu doğa tartışılmaz bir biçimde dişiymiş. [s. 23]
  • Ertesi gün elini nereye koyacak olsa, avcunun içinde hep küçük yükün kalbinin çarptığını hissediyormuş yoksul oduncu adam hiç tanımadığı bir hoşluğa gark olan kalbinin en gizli yerinde, küçük kalpsize artık o da küçük yüküm diyormuş. Savaşa rağmen, daha doğrusu savaş sayesinde, onlara yüklerin en değerlisini armağan eden bu savaş sayesinde dünya onlara yaşanması hafif ve emin bir yer gibi gelmiş. Evlerinin içini aydınlatmak için baharın onlara sunduğu birkaç çiçekle süslü bir demet mutluluğu üçü beraberce paylaşmışlar. [ss. 36-37]
  • Nereye gideceğini bilemediğinden dosdoğru yürüyormuş, güneşin hâlâ doğmaya devam ettiğini söyledikleri Doğu’ya doğru. [s. 55]

Comments