Kaderin Kodu / Ünal Güner..

Taaa yaz başı almıştım ancak okumak şimdi nasip oldu, hem de eşinin kitabıyla eşzamanlı olarak :) Anlayacağınız bu aralar çift enerjisini çalıştırmak niyetiyle çiftlerin kitaplarını aynı zamanda okuyorum :)
Kitaba gelecek olursam da; ne zamandır hem kendisinin hem de Meltem Güner’in videolarından kafamda oturtmaya çalıştığım eril - dişil semboller ile bunların bedendeki ve dış dünyadaki yansımaları konusunda bana çok faydası olacağını düşündüğüm için almıştım. Nitekim de bu beklentimi fazlasıyla karşıladığını söyleyebilirim. Hem tablolar hem sınıflandırmalar hem de örnek uygulamalar noktasında eril ve dişili dengelemeye dair çok yardımcı oldu. Ancak benzer diğer kitaplarda olduğu gibi yine başa döne döne, tekrar elime elime alarak okumam gerektiği de aşikar. Meltem Hanım’ın Niyet Defteri kitabında çokça öğrendim ve hayata geçirme niyetini taşıdığım kelimelerimi iyi yönetme konusunda da Kaderin Kodu’nun, yapbozun parçalarını tamamlama misyonunu benim adıma gerçekleştirdiğini söylemem doğru olur. Mekân okumalarında da oldukça iyi noktaların yer aldığını da söyleyebilirim.
Bunun dışında benzer kaynaklarda çoğunlukla İngilizce olarak karşıma çıkan ateş-toprak-su-ağaç element döngüleri ile rahatsızlıkların bağlantısı, bu kapsamda elementlerin nasıl okunması gerektiğine dair yönergeler de her zaman ilgimi çekmişti. Ancak dediğim gibi bunları yerli bir kaynaktan kendi dilimde okumak, itiraf etmem gerekirse çok daha iyi oldu. İlgili konulara genel bir bakış açısı vermesi ana atlarıyla yol ve yöntemleri sunması faydalı oldu. Tabii, bağlantıları kurup oturmam için biraz üzerinde çalışmam gerektiği de açık. Özellikle dört elementin vücudumdaki dengesizliğini giderme açısından.
Bu paralelde beden okuması ve hayattı okuma bölümü ise beni en çok etkileyen ikinci bölüm oldu. Kısa kısa tüm beden bölümlerinin, hem şemalarla hem resimlerle desteklenmesi de oldukça pratikti. Kitabın beni en çok etkileyen birinci bölümü ise son bölümü oldu. Hazır ‘Theta Healing: Digging For Beliefs’ (nam-ı değer Theta’da kazma yöntemi) kitabını okurken, kazı olacak oldukça fazla malzemeyi elime bir güzel tutuşturduğunu söylesem yeridir :) Bu bağlamda kitabın; son bölüme kadar birçok bilgiyi madde madde bana sunduğunu, içselleştirmem için yol gösterdiğini ancak son bölüme geldiğimde, tabiri caizse, beni feci hırpaladığını söylemem doğru olur. Çünkü zihinsel / ruhsal durumun, beden sağlığına ve hayattaki tıkanıklıklara etkisini “acıtıcı” bir şekilde önüme koyması oldukça vurucu oldu, en azından kendi adıma. Sonuçta gerçekler denen bir durum var ve bunları bir şekilde iyileştirme yolunda olmak daha iyi.
Özetle kısa kısa da olsa ifade ettiğim konulara ilgi duyuyor, benzer olgulara dair okuma yapmayı seviyorsanız zaten hali hazırda konsepte de hakimsinizdir ve bu bağlamda da okumanızı öneririm. Dediğim gibi hepsinin yapbozun birer parçasını oluşturan kitaplar olduğunu düşünüyorum, bu anlamda da oldukça faydalanıyorum, ilgili eserlerden. O yüzden Kaderin Kodu da benim için öyle oldu :)

  • Geçmişte yaşadığın olayı değiştiremezsin, fakat yaşadığın olayla bağını ve olaya karşı bakış açını değiştirerek kendini dönüştürebilirsin. Geçmiş değişmemiş, aynı kalmıştır ama senin üzerindeki etkisi böylece değişmiş olur. Birçok fobinin ve travmanın iyileşme anahtarı buradadır. [s. 68]
  • Bedenine hoyrat davrandığında kendini bedenine  karşı borçlu hissedersin. Kadınları kategorize ettiğinde kadına, başkasının bedenine yargıyla yaklaştığında o bedene, etrafındakilere verdiğin değeri onların gücüne ve maddi durumuna göre belirlediğinde onlara, birine minnet veya medet duyduğunda kendi hayat planına karşı borçlusundur. [ss. 69-70] 
  • Uygulama: Kadınlara olan yaklaşımına ve onlarla oIan ilişkilerine nasıl bir katkı sağlayacağına bakıp iyileştirmek için bir plan yap. Kadınları yargıladığın herhangi bir konu saptadığında bu alanı terk etmelisin. Hatırla ki yaklaşımın, kendi bedeninle ve hayata yaklaşımınla aynı frekansta titreşir. I Çözümlerin ne olabilir? 1. Bir kız çocuğunun okumasına katkı sağlayabilirsin. 2. Bir kadının günlük iş akışını kolaylaştırabilirsin. 3. Yargıladığın veya daha önce dedikodusunu yaptığın bir kadına bir hediye alarak onu sevindirebilirsin. 4. Kadınlarla, hatta hayatına girmiş bütün kadınlarla barışabilirsin. Onlarla itişen taraflarından özgürleşip, uzlaşma yapabilirsin. [s. 70]
  • İşin ilginç yanı Türkçede "hayır" kelimesi yok, sadece "olur" kelimesi var. "Hayır" kelimesi dilimize sonradan girmiş. Yaşadığımız coğrafyada hissedilir düzeyde kuvvetli bir "hayır" diyememe sorunu var. Çünkü, bu toplumsal bir kod. [s. 143]
  • Geçmişi tekrarlamak zihnin için kolay yoldur. Kolayı ve bildiğini seçerek, geçmişe demir atmak geçmişe hapsolmaktır. Eskide kalma isteğinin kökündeyse madde, beden ve anneyle ilgili anlayamadığın ve çözemediğin konular vardır. Hareket etmeden, kımıldamadan, hayat ve annen seni beslesin istiyorsundur.  Çocukluğundaki tatları duyumsayarak ve yaşadıklarını yâd ederek geçmişte bağlantı kurmak istiyor böylece geçmişteki ortamları yeniden oluşturmak için hamleler yapıyorsundur ya da geçmişten sürekli şikayet ediyorsundur. Ayaklarının üzerinde durup, ihtiyaçlarını karşılayıp seçimlerini kendi özgür iradenle yapacak hale gelene kadar geçmişin güdümü devam eder. Eğer geçmişte yaşadığın korkular tekrarlanıyor veya korkunun üzerindeki etkisini bırakamıyorsan böbrek, mesane sorunları ve cinsel rahatsızlıklar yaşayabilirsin. Hayat içerisinde de olaylar korktuğun şekilde gelişir. Geçmişte yaşadığın bir üzüntüden sürekli bahsetmen solunum sistemi ve akciğerlerinde rahatsızlıklar oluşturur. [s. 152]
  • Zihinsel veyahut bedensel olarak aşırıya giden bir hareketliliğin varsa, özellikle hayat koşuşturmalarına kendini çok fazla kaptırıyorsan, kendine ayıracak hiç boş vakit bırakmıyor ve önceliğini dışarıya ya da başkalarına veriyorsan geleceğe yönelik yaşamaya başlarsın. Bugün ve yarın programlarla, işlerle doludur ve hâlâ yapmak istediklerin vardır ama zaman sana yetmiyordur; gelecekten, gün ödünç almaya başlamışsındır. Böyle durumlarda hayata ve yaşadığın ana köklenmen zayıflar. Başladığın işleri yetiştiremediğin için tamamlayamaz hale gelirsin. Bir sürü yarım kalmış konu ve iş birikir durur. Sen yine yeni işlere başlarsın. Gelecekte yaşamak geçmişin köklerinden beslenememek, babayla ilgili sorunlarla ilgilidir. Burada merkez nokta babadır. İster babaya çok düşkün ol ister babadan uzak veya şikayetçi ol esas konu babadır. Ona isyan, karşı gelme veya koyduğu kurallardan çıkmaktan korkmak bu alandaki sorunun şiddetini belirler. Şu andan uzaklaşıp hayatı geleceğe erteleyerek yaşadığında, geç kalmışlık hissiyle olanı hızlandırmaya çalışırsın. "He men, çabuk, haydi, zamanım yok, zaman yetmiyor ve işim çok,” gibi kelimeleri sıklıkla kullanırsın. Çünkü istediğin kendini yavaşlatmaktır. [s. 153]
  • Çünkü yaptığın seçimlerle, bazen kaçtığın, bazen aynısı olmaya çalıştığın modelleri kaynak alarak, görüp yaşadıklarını kopyalıyorsun. Oysa bu modellerin hiçbiri sen değilsin. Elbette ailenden gördüklerinle büyüdün, fakat kendi gelecek planını yapabilme hakkına sahipsin. Kolay olan eskiyi devam ettirmektir. Başta seni zorlayacak olsa da mutlu olacağın ve tekâmül edeceğin hal, özgünlüğündür. Özgünlüğün, yolunu aydınlatacaktır. [s. 161]
  • Hayatın denge prensibi gereği nerede aşırıya gidiyorsan, onun tersi istikametinde bir aşırılık oluşur. Saçtığın yerler varsa, bırakamadıkların da vardır. [s. 170]
  • Kendine sorun ettiğin olaylar ve konular, tekâmül yolculuğunda, yoluna koyduğun engellerin göstergesidir. [s. 171]
  • Çözüm odaklılar ise, ben ve biz için katkı sağlamaya odaklıdırlar. "Ben ve biz için ne yapabilirim?" diye sorarlar. Sorun odaklılar, "Sen benim dediğimi yaptığında ben daha iyi hissederim: der. Sorun odaklı olmaktan, çözüm odaklı olmaya geçtikçe hem kendin hem de içinde bulunduğun dünya için sorumlulukların başlar. İnsan kendi sorumluluğunu ne ölçüde alabiliyorsa çevresine karşı da o ölçüde sorumluluk hisseder. Bu nedenle kendini bilip okudukça sorumluluk alanı genişler. [s. 172]
  • Sorunların arasında boğulduğunda, cevaplarına ulaşamadığında ve kaybolduğunu düşündüğünde içindeki pusulayı aç ve kucaklanacağından emin ol. Işığa tapmayı bırakıp, karanlığa sapmaktan sakınarak, alış ya da verişin tarafı olmadan, ama her ikisinde de bulunarak olanı kabul ettiğinde kalbinin rehberliğinde huzura yerleşirsin. Işığa taptığın kadar karanlığa sapma potansiyelin var. Her ikisini de kucaklayabildiğinde dengedesin. Huzurda ve huzurunda olup aynaya yansıyanla buluştuğun an cennettesindir. [s. 172]

Comments

Popular Posts