Kadın Savaşçılar / Irene Civico ve Sergio Parra..
Kitabı, iç çıktığında gördüğümden beri okumayı çok istiyor, çok da merak ediyordum. @kahvekadinkitap ’ın sevgili İdil’inin yeni yıl sürprizi sayesinde de nihayetinde okuyabildim. Ve çok da keyif aldım. Okuması, öğrenmesi, hatırlaması öyle keyifli yaşam öyküleri ile dolu ki.Kadın Savaşçılar / Irene Civico ve Sergio Parra.. kitabına dair yazımın ilk yayınlandığı yerin; artık bir üyesi olduğum 'Kahve Kadın Kitap' adlı pek sevgili site olduğunu belirtmek isterim. Bundan böyle belli yazılarımın ilk yayın yerine sizleri de beklerim..
Çoğunluğu bildiğim kadınlar olmakla birlikte, çok utanarak bilmediğim birçoklarının da olduğunu gördüm. [Ada Byron, Nellie Bly, Lottie Dod, Alice Guy, Clara Campoamor, Ángela Ruiz Robles, Irena Sendler, Nancy Weake, Rosa Parks, Hedy Lamarr, Jane Goodall (ismini bilmiyordum ancak şempanze olayını bilmeme rağmen onu oraya götüren geçmişi, arka planını ne yazık ki hiç bilmiyordum), Valentina Tereshkova]
Aynı şekilde, bildiğim kadınların bilmediğim pek çok özelliğini daha öğrendim. (Marie Curie’nin meğer Polonyalı olması, Audrey Hepburn’ün Belçikalı olması, çok zayıf olmasının asıl nedeni :( ve 2. Dünya Savaşı’nda yaşadıkları, Susan Sontag ile Annie Leibovitz’in ilişkisi)
Bu bağlamda da hem bildiklerim, hem bilmediklerim üzerinde yazan yaşamlarının (Simone de Beauvoir ile Jean-Paul Sartre’in aşkı gibi) yanı sıra yazıya dahil olmayan ayrıntılarını da çokça merak ettiklerim hakkında daha fazla öğrenmek adına birçoğunun anısına çevrilmiş filmler olup olmadığını da aratmadım değil :) Hepsini şimdiden, izlenecekler listeme ekledim bile ;)
Ayrıca aynı paralelde, hem bildiğim bazı detayları, hem de hiç bilmediklerini okurken; kitabın yazım tarzının içtenliği ve doğallığı ile gözlerimin de dolmadığını söylersem yalan olur. Gerçekten, öyle güçlü kadınların öyle güçlü anlarını okumak inanılmaz duygulandırdı ve hemcinsleri olmanın gururunu yaşattı. Helal olsun size kadınlar. İyi ki vardınız. Hep olacaksınız. Keşke size layık olabilecek kadar savaşçı olabilsem. İnşallah..
Özetle, her yaştan kadının bence okuması gereken, onların unutulmaması adına en azından adlarının bilinmesi adına vakit ayrılması gereken bir kitap..
Hüzünlendiren cümleler:
- İskenderiyeli Hypatia.. “..... bir gün, dersten çıkıp evine dönerken bilimsel düşüncelerini, inançlarına tehdit olarak gören bir grup Hıristiyan tarafından katledildi. Hypatia işte bu şekilde bir ‘bilim şehidi’ oldu. yazıları günümüze ulaşmamış olsa da :( cesareti ve bilgiye duyduğu açlığı hepimiz için örnek olmaya devam ediyor. [s. 15]
- Ada Byron.. “Ada’nın dönemine göre ne kadar ileride olduğunu göstermek adına, ABD Savunma Bakanlığı 1980 yılında Ada adında özel bir programlama dili yarattı. Ayrıca her Ekim ayının 15’inde, teknoloji dünyasında çok özel bir gün olan ve mühendislik alanındaki kadınların başarılarına saygı sunulan Ada Lovelace günü kutlanıyor.” [s. 23]
- Marie Curie.. “..... Curie’nin notları ve yazdığı bir yemek kitabı bile radyasyona maruz kalmıştı. Bugün hâlâ Curie’nin o eşyalarına dokunulamıyor; sanki bir peri masalından fırlamış, lanetlenmiş objeler gibiler.” [s. 31]
- Virginia Woolf.. “Mottosu: ‘Birinin hissettiklerini asla söylememesi devasa bir acıdır.” [s. 40]
- Frida Kahlo.. “47 yaşındayken Frida, bu dünyayı terk etmeye hazırdı. Dünyanın ona sunabileceği her şeyi zaten gördüğünü ve yaşadığını düşünüyordu. ..... Ömrünü hastalık ve sorunlarla baş ederek geçirmiş olmasına rağmen, hayatının her ânını dolu dolu ve gönlüne göre yaşamayı bilmiştir.” [s. 67]
- Simone Beauvoir.. “Simone’un etkisi o kadar büyüktü ki, öldüğünde ölüm haberini Fransız gazeteleri şöyle yazdı: ‘Kadın, her şeyi ona borçlusun!’” [s. 71]
- Rosa Parks.. “Rosa’nın küçük isyanı, ....., sonunda ırksal ayrımcılık yasalarını bitirecek devasa bir isyana dönüşerek insan hakları gösterilerinin kıvılcımı oldu. ..... Dearborn’daki Henry Ford Müzesi’ne giderseniz, Rosa’nın kalkmak istemediği koltuğu ve otobüsü bulabilirsiniz. ..... Bu kadar basit bir hareketin bizi özgürlük ve eşitliğe biraz daha yaklaştıran ve dünyayı daha güzel bir yer hâline getiren koca bir karmaşaya neden olabileceğini kim bilebilirdi ki.” [s. 83]
İlgili filmler:
- Simone de Beauvoir ile Jean-Paul Sartre’in aşkını konu alan ‘Les Amants Du Flore’ adlı, 2006 yapımı bir film varmış meğersem :)
- Irena Sendler’ın hayatını işleyen yine 2009 tarihli televizyon filmi ‘The Courageous Heart of Irena Sendler’ imiş, hemi de savaşçımızı Anna Paquin canlandırıyormuş. O da buradan ;)
- Nellie Bly’ın araştırmacı gazeteciliğini konu alan 2015 yapımı ‘10 Days in a Madhouse’ çekilmiş. Onun için de buraya :)
- Marie Curie’yi konu alan 2016 yapımı ‘Marie Curie: The Courage of Knowledge’ı ise buradan izleyebiliyoruz ;)
- Rose Park’ın hikayesi adına da The Rosa Parks Story (2002) çekilmiş. Hem de kendisini Angela Bassett oynamış ve imdb puanı 7.4.
- Hedy Lamarr hakkında ile daha gösterime girmemiş bir belgesel mevcutmuş: Bombshell: The Hedy Lamarr Story (2017).
- Aynı şekilde Jane Goodall için de pek çok geçmiş tarihlinin yanı sıra bir de yepyeni 2017 tarihli ‘Jane’ ismini taşıyan bir belgesel çekilmiş.
Meraklısına: O zaman hepsine 2009 tarihli o muhteşem Marie Carey şarkısı ‘Hero’ gelsin... içindeki kahramanı gerçekten yaşatan tüm kadınlara..
Meraklısına 3: Malala’nın öyküsünün başlangıcı olan BBC’nin internet sitesinde yayınlanan günlük şeklindeki blog yazılarını okumak isterseniz de ilgili adres: http://www.tanqeed.org/2012/11/reading-malalas-diary/
Comments
Post a Comment