The Beguiled..

Sanırım senenin başı ya da ortalarına doğru idi, ilk fragmanını izlediğimde. Dehşet beğenmiş ve tee senenin sonuna doğru gösterime gireceğini öğrendiğimde hayıflanmıştım. O yüzden geldiğini gördüğümde çok sevindim ve biraz geç kalmış olsam da bu hafta seyredebildim. Ancak gelin görün ki nerde o fragman nerde bu film oldum :(
Oysa ki tam benlik detaylar vardı. 18. yüz yıl kıyafetleri, South Caroline ve Rüzgar Gibi Geçti vari evler, dekorlar, e tabii Nicole yenge de oynuyor. Colin amcayla da romantizm dalgası hasıl olur; hafif de sürprizli gerilim kırıntıları falan olacak azıcık şoklar yaşayacaz diye hayal kurarken bu yapılır mıydı. Spoiler mipoyler boş verin, izlemeyin anacım. Çok sıkıcı, manasız, hiçbir anlamı olmayan, Colin’in sıfır altı oyunculuk sergilediği, Nicole’un kendi doğal zarifliğinden kaynaklı oynamasa bile olur tarzının hasıl olduğu çok fena bir filmdi. Türkçesini ‘Aldanmış’  diye çevirmişler ya tam anlamıyla aldatan bir film oldu, benim için. Fragmanıyla beni avladı. Zaten şu fragman işinde resmen efsaneler. Ve ben hep bile bile kanıyorum. En kötüsü de fragmanda o sanki, tabiri caizse bir ‘twist’ olacakmış havası var ya onun esamesi okunmuyor. Sonuç için benim adıma çok feci hayal kırıklığı oldu. Tek avuntum, o elbiseler ve porselen takımlarını seyri sefa eylemem oldu. kaçın, koşarak uzaklaşın derim.

Comments